TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kuzey Makedonya'nın Kalkandelen şehrindeki Uluslararası Maarif Okulu'nu ziyaret etti. Öğrenci ve öğretmenlerle bir araya gelen Kurtulmuş, okulun faaliyetlerine ilişkin yetkililerden bilgi aldı.Kalkandelen Uluslararası Maarif Okulu'nca düzenlenen "21 Aralık Türkçe Eğitim Bayramı" programına TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Mahmut Özdil, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çiçek, Kuzey Makedonya Ülke Temsilcisi Osman Demirgül, Bölge Daire Başkanı Kemal Bulut ve Makedonya Maarif Okullarının yöneticileri, öğretmenleri ve öğrencileri katıldı.Programın açılış konuşmasını yapan Mütevelli Heyeti Üyesi Özdil, Vakfın yaklaşık 8 yıl önce faaliyete başladığını hatırlatarak, Türkiye'nin eğitim alanındaki birikimini dost ve kardeş ülkelerle paylaşırken ilişkileri de zenginleştirmeyi hedeflediklerini belirtti. Türkiye Maarif Vakfının 55 ülkede 500'ü aşkın eğitim kurumunda 50 bini aşkın öğrencisi olduğuna dikkat çeken Özdil, bu başarının Türkiye Cumhuriyeti'nin makamlarının ve büyükelçiliklerinin büyük destekleriyle gerçekleştiğini vurguladı ve teşekkür etti.Kuzey Makedonya’nın Vakfın faaliyete başladığı ilk ülkelerden biri olduğunu ve şu anda iki ayrı kampüste bine yakın öğrenciyle faaliyetlerin sürdürüldüğünü ifade eden Özdil, TBMM Başkanının Maarif Okullarını ziyareti ve programa katılımının Vakıf mensuplarını onurlandırdığını belirtti.Programda konuşma yapan Kurtulmuş, öğrencilerle aynı çatı altında bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ve Maarif Okullarının Üsküp ve Kalkandelen dışındaki şehirlerde de açılması temennisini dile getirdi.Kurtulmuş, "Balkan coğrafyasıyla Türkiye arasındaki ilişkiler sadece farklı ülkelerin resmi ilişkilerinden ibaret değildir. Balkan ülkeleriyle Türkiye arasındaki ilişkinin ana ekseni, halklar arasındaki kardeşlik ve dostluk ilişkisidir. Hemen hemen Balkan coğrafyasının her köşesinde her farklı ırk ve kültür mensubu olan Balkan ülkeleriyle ilgili Türkiye'nin tarihten gelen kadim dostluk ve gönül köprüleri vardır." diye konuştu.İkili ilişkilerde zaman içerisinde çok büyük mesafeler kat edildiğini belirten Kurtulmuş, Türkiye'nin kültürel diplomasi kurumlarıyla hemen hemen Balkanların her yerinde Balkan halklarıyla ilişkileri kuvvetlendirecek çalışmalar ortaya koyduğunu ifade etti.Kuzey Makedonya başta olmak üzere Balkanlarda TİKA, Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü, Diyanet Vakfı, Vakıflar Genel Müdürlüğünce hayata geçirilen projelerle toplumsal kalkınmaya da destek olunduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Türkiye sadece komşu olmanın ötesinde, aynı ortak tarihi benimseyen, aynı ortak kültürün içinden gelen, bu coğrafyada asırlardır birlikte yaşadığımız dostlarımızın, kardeşlerimizin güçlenmesi için çok büyük imkanları seferber etti. Gönlümüz arzu eder ki bundan sonra da bu ilişkileri çok daha güçlü bir şekilde sürdürmek nasip olsun." değerlendirmesinde bulundu.Kurtulmuş, yeni dünya dengesinde yıldızı parlayacak ülkelerden birinin Türkiye olacağını vurguladı.Türkiye'nin güçlenmesi ve büyümesinin, Balkan, Orta Doğu ülkelerinin güçlenmesi, doğu-batı gerilimlerinin azaltılarak dünyanın barış ve esenliğe doğru yol alması anlamına geleceğini dile getiren Kurtulmuş, bu kapsamda beraber yol alınacağını söyledi.Geleceğin en önemli teminatlarından birinin ortak kültürel zenginlik olduğunu aktaran Kurtulmuş, Balkanlardaki "Osmanlı barış düzeninin" tarihi bir hikayeden ibaret olmadığını, Balkanlarda etnik yapılarıyla kültürel farklılıklarıyla insanların bir arada yaşadığını belirtti. "İnsan sadece diliyle konuşmaz, gönlüyle de konuşur"Kültürün her alanında yapılacak desteklerin, hizmetlerin önemli ve her türlü takdirin üzerinde olduğunu ifade eden Kurtulmuş, bunun en başında gelen unsurun "dil" olduğunu belirtti.Gönül diliyle konuşmayı başarmış, bunu davranışlara da yansıtmış bir millet olduklarını dile getiren Kurtulmuş, "İnşallah Türkçenin yaygınlaşması, yaygınlaştırılmasıyla bu muazzam kültürel birikimimiz, gönül dili olarak ortaya çıkan birikimimizle çok geniş kitleler tarafından benimsenecek, özümsenecek, anlaşılacak ve sonraki nesillere aktarılacaktır." dedi....
Akademik alanda aldığı dereceleri sosyal faaliyetlerde de elde eden Maarif Okulları öğrencileri, dünyanın dört bir yanında yeni başarılara imza atmaya devam ediyor. Irak’ın Erbil kentindeki Uluslararası Maarif Okulları öğrencisi Oras Hirori, ülke genelinde düzenlenen tenis turnuvasında birinci oldu. Ülke çapında turnuvalara katılan ve başarısından dolayı bir spor markasının da sponsor olduğu Hirori yaptığı açıklamada, “En sevdiğim tenisçi İsviçreli Roger Federer. Ben de gelecekte dünyadaki en iyi tenis oyuncusu olmayı hedefliyorum.” dedi. Oris Hirori’nin aynı zamanda tenis eğitmeni de olan babası Alan Hirori de tenis kariyerine 12-13 yaşında başladığını dile getirerek, “Ama bu yaş tenise başlamak için çok iyi değil. İyi bir oyuncu olmak için 4-5 yaşında başlamalısınız. Ben de oynamaya devam ettikten sonra koç olmaya karar verdim.” diye konuştu. Tenis alandaki başarısından dolayı Erbil’deki Uluslararası Maarif Okulunda burslu eğitim alan Hirori, "Maarif Okulu her zaman bize destek veriyor. Kampüs içindeki tenis kortunda her gün antrenman yapıyoruz.” ifadelerini kullanarak Maarif Okulları yöneticilerine teşekkür etti. Türkiye’deki tenis kamplarına da katılan Oras Hirori’nin ülke genelindeki turnuvalarda daha önce de dereceleri bulunuyor....
Uluslararası eğitim sahasında Türkiye adına 51 ülkede başarılı eğitim faaliyetleri yürüten ve dünyada Türkçe ve Türk Kültür ve Medeniyetini öğreten Türkiye Maarif Vakfının Kosova’daki Öğrencileri Paris'te düzenlenen ve dünya genelinde 400’ü aşkın öğrencinin katıldığı Uluslararası Stem Olimpiyatları'nda dünya ikinciliği, 3 altın, 2 gümüş, 1 bronz ve 1 onur madalyası aldı. Kuruluşunun yedinci yılında altı kıta, 51 ülke ve 447 eğitim kurumu ile ülke yönetimleri ve halklarının büyük beğenisini kazanarak ülkemiz adına uluslararası eğitimde büyük bir açılım yapan Türkiye Maarif Vakfına bağlı okullardan dünya başarıları gelmeye devam ediyor. Daha önce Pakistan, Afganistan, Moritanya, Senegal, Sudan, Irak Erbil gibi ülkelerdeki ulusal sınavlardan birinciler çıkarken, son olarak da Kosova Uluslararası Maarif Okulları öğrencileri Paris’te düzenlenen Uluslararası Stem Olimpiyatları'nda bilimde dünya ikinciliği, matematik ve kodlamada altın, gümüş ve bronz madalyalarla aldı. Kosova Uluslararası Maarif Okulları Priştine şubesinde okuyan öğrenciler, Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen Uluslararası Stem Olimpiyatları'nda dünya ikinciliği, 3 altın, 2 gümüş, 1 bronz ve 1 onur madalyası aldı. Türkiye Maarif Vakfından yapılan açıklamaya göre, Paris'te düzenlenen Stem Olimpiyatları'nın büyük finalinde Priştine şubesi öğrencisi Kushtrim Kajoshi bilim kategorisinde dünya ikincisi oldu. KOSOVA’DA MAARİF’İN ALTIN MADALYA HEYECANI Kosova Uluslararası Maarif Okulları, Stem Olimpiyatları'nda en çok madalya ve ödül kazanan okullar arasında yer alıyor. Buna göre kodlama kategorisinde Ron Shllaku altın madalya, bilim kategorisinde Emir Lezi altın madalya, Erta Tejeci gümüş madalya, Fatbardh Mulaku bronz madalya, matematik kategorisinde Ron Shllaku altın madalya, Kushtrim Kajoshi gümüş madalya ve Omar Gashi onur madalyası alması Kosova’da ve Maarif Okullarının bulunduğu Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Bosna, Romanya gibi Balkan ülkelerdeki Maarif ve eğitim camiasında da büyük yankı uyandırdı. Ülkelerine altın madalyalarla dönen Maarif öğrencileri, Kosova Havaalanında coşkuyla karşılandı ve Kosova medyası Maarif öğrencilerinin başarısına büyük yer verdi. Türkiye Maarif Vakfı Kosova Ülke Temsilcisi Oğuz Hamza Yılmaz, öğrencilerdeki yüksek potansiyele dikkat çekerek, “Bizim işimiz onlara kapı açmak. Öğrencilerimiz, öğretmenlerinin, okul yöneticilerinin değerli destekleri dahilinde bu büyük başarıya imza atarak hepimizi gururlandırmıştır. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.” dedi. BİLİM VE TÜRKÇE’NİN ADRESİ MAARİF OKULLARI Kosova Maarif Okulları, bu yıl ayrıca Uluslararası Stem Olimpiyatları, Hippo İngilizce Dil Olimpiyatı, First Robotic Competetion, Kanguru Matematik Olimpiyatları gibi yarışmalarda önemli başarılar kazanarak, ulusal ve uluslararası arenada Kosova ve Maarif Okullarının adını gündeme taşıdı. Stem Olimpiyatları'nın finali ise, 18-23 Temmuz'da Fransa'nın başkenti Paris'te dünyanın dört bir yanından 400'ü aşkın öğrencinin katılımıyla gerçekleştirildi. Asya, Afrika, Balkanlar, Kuzey ve Güney Amerika ile Avustralya’da okulları bulunan Türkiye Maarif Vakfı, Yurtdışı Türklerin yoğun olarak yaşadığı Avrupa ve Batı ülkelerinde de Türk çocuklarının ana dilleri Türkçe, ülkelerindeki akademik başarıları ve Türkiye ile kültürel aidiyetlerine katkı için de 13 ülkede 22 Eğitim Merkezi ile faaliyet gösteriyor. ...
Türkiye’nin eğitim alanında dünyaya açılan penceresi Türkiye Maarif Vakfı, dünyada gerçekleştirdiği eğitim faaliyetleri ve elde ettiği başarılarla adından söz ettiriyor. Tarihi ve kültürel ortak mirası paylaştığımız Orta Asya ülkelerinden Kırgız Cumhuriyetinde 2021’de eğitim faaliyetlerine başlayan Maarif Okulları, kısa sürede önemli mesafeler katederek ülke genelindeki sınavlarda önemli başarılar kazandı. Ülkede lise mezunlarının yükseköğretim kurumlarına başvuru ve kabul süreçlerini gerçekleştirebilmeleri için yapılan ORT Sınavı’nda Maarif öğrencilerinden Seyitova Adelya Elmirbekovna ORT temel testinden 250 tam puan üzerinden 234 puanla “Altın Sertifika” almaya hak kazandı. Elmirbekovna, 2022-2023 eğitim öğretim döneminde devlet genelinde yapılan sıralamada Bişkek’te üçüncü, ülke genelinde ise dördüncü oldu. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Seyitova, “Başarımda Maarif’ Okullarının payı büyük. İlk baştan itibaren bize en iyi öğretmenleri tahsis ettiler. Onlar bizi eğitti ve sınavlara hazırladı. Okulda aldığım derslerin haricinde başka bir kursa gitmeye ihtiyaç duymadım. Öğretmenlerimiz çok iyi. Hepsini çok seviyorum. Bizimle özel olarak ilgileniyorlar. Özellikle yabancı dil dersleri çok güzel.” ifadelerini kullandı. Sınıfta oluşan atmosfere de değinen Seyitova, “Sınıfımızda hepimiz arkadaşız. Birbirimizi seviyoruz, destekliyoruz. Okulda ortam çok güzel. Okulda üç öğün lezzetli yemekler veriliyor. Sabah 8’den akşam 5’e kadar okuyoruz. Ben burayı çok seviyorum. Burası benim evim gibi.” dedi. Altın Sertifika, Kırgızistan’da ORT’nin temel test sonuçlarına göre devlet genelinde en yüksek puan alan ilk 50 öğrenciye Kırgız Cumhuriyeti Devlet Başkanı tarafından veriliyor. “Altın Sertifika” alan öğrencilere, Kırgız Cumhuriyetindeki istediği yükseköğretim kurumuna ve istediği bölüme değerlendirmeye tabi tutulmadan burslu bir şekilde okuma hakkı tanınıyor. ...
Türkiye’nin yurt dışında dünyaya açılan penceresi Türkiye Maarif Vakfı, dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdiği faaliyetlerle iyi insan yetiştirme misyonunun gereğini başarıyla yerşne getiriyor. İcra ettiği sosyal faaliyetlerle de farkındalık oluşturmaya devam ediyor. 15 Temmuz 2016’da yapılan hain darbe girişiminin 7. yıl dönümünde Vakfın genel merkezinde 15 Temmuz Bağlamında Sivil Toplumun Önemi paneli gerçekleştirildi. Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Başkan Vekili Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Yönetim Kurulu üyeleri ve Vakıf çalışanlarının izlediği, Siyaset Bilimci Dr. Murat Yılmaz’ın moderatörlüğünü yaptığı panele Yenişafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu ve 15 Temmuz gazileri Emine Aydınbelge ile Fikri Erol konuşmacı olarak katıldı.Panelin açılış konuşmasını yapan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Türkiye’nin büyük bir yıkım, işgal ve iç savaşın eşiğinden döndüğünü belirterek, “Daha ilk saatlerde sosyal medyada başlayan yayınlar kalbi bu topraklar için atan vatanseverler ve hamiyet sahipleri için endişe verici bir durumdu. 12 Eylül, 28 Şubat, 2007 e-muhtıra ve son olarak 15 temmuzu gördük. Cuntacı gelenek bitmiyordu, ama o gün kahramanlık gösterenler bu defa liderlik ederek milletin ve sivil toplumun iradesine sahip çıktılar.” ifadelerini kullandı. “Her zafer elbette zayiat bırakır”15 Temmuz’un Türkiye’deki darbe geleneğini bitiren bir olay olduğuna vurgu yapan Akgün, “Kimse eline silahı alarak ‘ülkede yönetimi ele geçireceğim’ diyemez. O gece millet, silahlara ‘dur’ diyerek demokrasisine, liderine ve kaderine sahip çıkmıştır. O gece hayatını kaybeden 251 şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum.” dedi. Türkiye Maarif Vakfının 15 Temmuz’dan 1 ay önce kurulduğunun altını çizen Prof. Dr. Akgün, “15 Temmuz’dan sonra en çok mücadelemizi bu hain yapının yurt dışı ayağına karşı yürüttük. Dışişleri Bakanlığımızla birlikte bu mücadeleyi sürdürdük. Geçtiğimiz 7 sene içerisinde bu okullar ya kapatıldı, ya millileştirildi, ya 3. şahıslara devredildi ya da Türkiye Maarif Vakfı bünyesine alındı. Bugün 51 ülkede 440 okuluyla dünyanın farklı milletlerinden oluşan 52 bin öğrenciye eğitim veriyoruz. Artık Türk okulları deyince FETÖ okulları değil Maarif Okulları biliniyor. Türkiye Maarif Vakfı, bugün Türkiye menşeili küresel bir eğitim kurumu haline gelmiştir.” diye konuştu. “Dış vesayet gelmiş olsaydı durumumuz Ukrayna benzeri bir duruma dönüşmüş olurdu”Prof. Dr. Birol Akgün’ün yaptığı açılış konuşmasının ardından başlayan panelin moderatörlüğünü yapan Dr. Murat Yılmaz, başarılı ve seçilmiş siyasetçilerin gayretleri ve liderliği ile halkımızın gayretleri sayesinde silahla siyasete yön verme geleneğine son verildiğine değinerek “Türkiye 15 Temmuz öncesinde mücadeleye başlamıştı ve sonrasında da devam etti. Darbeler geleneğini sona erdirecek sivilleşme çabalarının daha önce konuşulan birçok noktası 15 Temmuz’dan sonra hayata geçirildi. Bu gecenin eğitim vesilesi ve sivil toplum yoluyla gelecek nesillere aktarılması lazım. Burada eğitim bakanlığına ve YÖK’e büyük görev düşüyor.” ifadelerini kullandı. Darbelerin tesir edici ve bozucu bir yönü olduğunun da altını çizen Yılmaz “FETÖ’cü darbeciler Genelkurmay’ın kütüphanesinden önceki darbelerle ilgili kitapları almışlar. Millet o gece sadece bir darbeyi engellemedi. O örgütü, örgütün arkasındaki yabancı istihbari örgütleri engelleri ve önlerine set çekti. Bu darbe sadece içeride bir vesayet getirmiyor, dışarıdan da getiriyor. Eğer dış vesayet gelmiş olsaydı durumumuz Ukrayna benzeri bir duruma dönüşmüş olurdu.” dedi.“FETÖ, her kötülüğünü eğitimi aracı kılarak yapıyor”Yenişafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu, “Maarif çatısı altında 15 Temmuz’u konuşmak son derece kıymetli. FETÖ, gerçek yüzünü göstermeye başladığı andan itibaren görmeye başladığım şey şu: Bu örgütün temeli eğitim ile başlıyor. Bu sebeple uluslararası bir eğitim markası haline gelen Maarif çatısı altında bu konuyu konuşmak son derece önemli. FETÖ, her kötülüğünü eğitimi aracı kılarak yapıyor. Bu mücadelede ilerleme sağlayabilmek için eğitim alanını çok iyi bilmek zorundayız. Bu var olan bir geçmişin ve yapının üzerine bu örgüt faaliyetlerini yaptığını görüyoruz. 1800’lerin başında Osmanlı coğrafyasına gelen Amerikan misyoner yapısının neredeyse kopyasıdır FETÖ. 1800’lerin başında Osmanlı’ya gelerek eğitim yoluyla gayrimüslim tebayı eğiterek bu tebaayı ayrılıkçı hareketlere yönlendiren bir yapı vardı. FETÖ ile bu yapı arasında ciddi bir benzerlik görüyoruz. Bunlarla mücadele etmek için eğitim alanını çok iyi kullanmalıyız. Bu alanda Maarif Vakfının yaptığı çalışmalar ve üstlendiği misyon nedeniyle sizlere çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu.“15 Temmuz ruhu demek Çanakkale ruhu demektir”15 Temmuz gazilerinden Emine Aydınbelge, “Akşam haberi aldığımda eşimle beraber Kolej’den Kızılay’a geldik. Sonra Genelkurmay başkanını çıkaramasınlar diye Genelkurmay’a gittik. İstiklal Marşı okuduk. Ama hiç umurlarında olmadı ve insanlara kurşun sıkmaya başladılar. Meclisimizi bombaladılar ve beni en çok üzen ve şaşırtan durum buydu.” derken, Fikri Erol da “Türkiye Maarif Vakfı başkanı yöneticileri ve personeline misafirperverliği için teşekkür ediyoruz. Anadolu insanı belki alim değildir. Çeşitli gerekçelerle okumamıştır okutulmamıştır. Ama Anadolu insanının mayasında arif olma özelliği var. Biz istiyoruz ki Anadolu insanı hem alim hem arif olsun. Arif dediğimiz insanlar, 15 Temmuz gecesinden sonra okumaya ve devlet kadrolarında yer almaya başladılar. Önceden Anadolu çocuğu devlet kurumunda yoktu. Dolayısıyla vesayet odakları tek kutuptu. Şimdi arif Anadolu insanı devlet kurumlarına yer almaya başlayınca rahatsız olmaya başladılar. 60 ve 80 darbelerinde tepki göstermemize engel olan odaklar, bu sefer iradesine sahip çıkan milleti görünce bunu hazmedemediler. 15 Temmuz ruhu demek Çanakkale ruhu demektir. Türkiye’nin sadece Türkiye’den ibaret olmadığının şuurunda olmak demektir.” ifadelerini kullandı.Hediye takdiminin ardından panel sona erdi. ...
İlmini ve irfanını insanlığın barış ve huzuru için kullanacak iyi insanlar yetiştirme amacıyla 2016’da başladığı yolculuğunda emin adımlarla ilerleyen Türkiye Maarif Vakfı, geliştirdiği uluslararası IM (Uluslararası Maarif) Programı ve Türkçenin uluslararası alanda öğretimine ilişkin hazırladığı eğitim materyalleriyle önemli çalışmalara imza atıyor. Bu kapsamda hazırlanan, dünyanın dört bir yanındaki eğitim kurumlarında Türkçe öğretiminde kullanılmak üzere geliştirilen ve “Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Programı”nı esas alan müfredat temelli yardımcı okuma kitap setlerini öğrencileriyle buluşturuyor. Türkçe ve Yabancı Dil Öğretimi Daire Başkanlığı tarafından, program temelli ve özgün olarak hazırlanan Yardımcı Okuma Kitap Setleri; K12 düzeyinde olma özelliğiyle alanında bir ilki daha gerçekleştiriyor. Okul öncesinde dokuz, ilkokulda on altı, ortaokulda yirmi ve lise kademesinde on olmak üzere toplam elli beş kitaptan oluşan yardımcı okuma kitap setleri, öğrencilere Türkçeyi eğlenerek öğrenebilecekleri bir zemin hazırlıyor. Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Programı’nın kazanımları doğrultusunda söz varlığı ve iletişimsel işlevler esas alınarak hazırlanan kitaplar, uzman görüşü alınarak oluşturulan hikâye yazım kılavuzlarından hareketle ve editör onayından geçerek yayınlandı. Karakter seçimleri; kitapların dil ve anlatım özellikleri, iletişim ve pedagojik unsurları, biçimsel özellikleri, içerikleri ve kitaplarda kullanılan görsel unsurlar, Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Programı’ndaki okuma becerisi kazanımlarıyla ilişkilendirilerek ele alındı. Yardımcı Okuma Kitap Setleri, dil öğretimi ile kültürel etkileşimi sağlamayı da hedefliyor. Bu setler dünyanın farklı coğrafyalarında eğitim gören K12 düzeyindeki öğrencilere dokunarak Türkçenin ve Türk kültür hazinesinin öğrencilere eğlenceli bir şekilde sunumuna katkı sağlamaya devam edecek....
Türkiye Maarif Vakfı tarafından düzenli olarak gerçekleştirilen Maarif Söyleşileri’nde medeniyetimizin en önemli köşe taşlarından Yunus Emre konuşuldu. Yunus Emre hakkında değerli çalışmalara imza atan Dr. Mustafa Tatcı’nın konuk olduğu söyleşiye Türkiye Maarif Vakfı Başkan Vekili ve Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Türkben, daire başkanları ve çalışanlar katıldı.“Arifler aşk ve irfan kanatlarıyla uçarlar” Türk tarihinde pek çok şahsiyetin kimliğimizi inşa etmede önemli etkileri olduğunun altını çizen Mustafa Tatcı, “Doğu Türklerinin sahasında en önemli şahsiyet Ahmet Yesevi hazretleridir. 1166’da, 125 yaşında vefat etmiş. Batı’da da Yunus Emre’dir. 1321’de vefat etmiş. Türkler, 10. asırda Karahanlılar döneminde İslam’ı kabul etti. Bugün Çin sınırlarında olan bölgelere İslam orduları gelip gitti. Tarihte o döneme kadar ufak tefek kavgalar da var. Türklerin İslam’ı kabulünde mutasavvıfların önemli katkısı bulunuyor. Bu insanlar Hz. Ahmet Yesevi’ye zemin hazırladılar. Peki Yesevi kimdir? Bu sorunun cevabını en net şekilde kitap yani Kur’an-ı Kerim ve sünnet yani Hz. Peygamber’in yaşadıklarıdır. Uzantıları ise aşk ve irfandır. Arifler iki kanatla uçarlar; aşk ve irfan.” ifadelerini kullandı. “Bugün Kazan’da, Anadolu’da İslam yaşanıyorsa bunu Ahmet Yesevi’ye borçluyuz” O dönemde Ahmet Yesevi hazretlerinin bulunduğu coğrafyanın sonsuz bir sahra olduğuna dikkat çeken Tatcı, “Gökle yer adeta birleşmiş gibi. İnsanların birbirleriyle irtibatlı olmadığı bir alan. Yüzlerce yıl öncesini düşünün, vasıta yok. Binek olarak at ve deve bulunuyor. Dolayısıyla insanların birbirleriyle irtibatı söz konusu değil. Böyle bir ortamda Yesevi hazretleri annesiz ve babasız büyümüş, ablası onu okusun diye Buhara’ya ve Semerkand’a göndermiş. Yusuf Hemedani hazretlerinin yanına gidiyor. Arapça ve Farsça ağırlıklı bir dilde eğitim alıyor. O bölgedeki insanların Arapça ve Farsça’yı anlamasının imkânı yok. Ahmet Yesevi hazretleri bu bölgede adeta devrim yaparak ilk defa Kur’an ve sünnet bilgisini Yesi’de Türkçe vazediyor. Buradan bakarsak, Hz. Yesevi’nin ilk özelliği doğru İslam’ı, ikinci özelliği ise Türkçe İslam’ı anlatması.” dedi. Ahmet Yesevi’nin aksiyoner İslam’ı da temsil ettiğini vurgulayan Dr. Tatcı, bu sayede bugün Kazan’da İslam’ın bayrağı dalgalanıyorsa, Anadolu’da İslam’ı yaşayabiliyorsak bunu Yesevi hazretlerine borçlu olduğumuza temas etti. “Yunus Emre önceki gelenlerin sonuncusu sonraki gelenlerin ilkidir” Batı’da ise İslam’ın yayılmasının en önemli aktörlerinden birinin Yunus Emre olduğunu dile getiren Mustafa Tatcı, Yunus Emre’yi “Bu bizden önde gelenler, manayı pinhan kılanlar, Ben anadan doğmuş gibi geldim ki uryan eyleyem.” dizesinden hareketle önceki gelenlerin sonuncusu, sonradan gelenlerin ilkincisi olarak tanımladı. Ahmet Yesevi, Maruf-u Kerhi, İbrahim Ethem, Rabia-i Adeviyye gibi isimlerin Yunus Emre’ye zemin hazırladıklarını aktaran Tatcı, Hz. Yunus’un da kendinden sonra gelenlere yol gösterici olduğuna dikkat çekti.“Bugün Yunus bize açılmıyor” Yunus Emre’nin manayı gizleyenlerden değil, açanlardan olduğuna söyleyen Dr. Tatcı; “Milli Kütüphaneye gittim Yunus’u araştırdım, 700 küsur yıllık dönemden 2000 Yunus yetişmiş. Ancak maalesef biz 2001. Yunus’u yetiştirememişiz. Yunus gözleriyle gören, kulağıyla duyan, ağzıyla konuşan insanlara ihtiyaç var. Dolayısıyla Yunus açılmıyor bize.” ifadelerini kullandı. “Yunus, dilimizi Allah’ın, Kur’an’ın ve Rasulullah Efendimiz’in rengine boyayan kişidir” İslam dünyasında herkesin Hz. Peygamber’in kılık kıyafetine odaklandığına değinen Tatcı, sözlerini şöyle tamamladı: “Ancak derununda ne vardı kimse ilgilenmiyor. Yunus Emre bizim şeriat, tarikat, hakikat ve marifet dilimizdir. ‘Suretten gel sıfata, onda mana bulasın…’ diyor Yunus Emre. Bu suret aleminde şahıslara, yüzlere takılırsak manadan mahrum kalacağımızı söylüyor. Hadis-i kutsi’de şöyle buyruluyor: ‘Ben bana nafile ile yaklaşan kişinin gören gözü, işiten kulağı yürüyen ayağı olurum.’ Yunus, dilimizi Allah’ın, Kur’an’ın ve Rasulullah Efendimiz’in rengine boyayan kişidir. Yunus’un kullandığı kelimeler artık sıradan değil. Çok basit gelen kavramların arkasında yedi mertebe geçmiş Yunus var.” Soru cevap bölümüyle söyleşi sona erdi. ...