Temmuz 14, 2023
Türkiye’nin yurt dışında dünyaya açılan penceresi Türkiye Maarif Vakfı, dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdiği faaliyetlerle iyi insan yetiştirme misyonunun gereğini başarıyla yerşne getiriyor. İcra ettiği sosyal faaliyetlerle de farkındalık oluşturmaya devam ediyor. 15 Temmuz 2016’da yapılan hain darbe girişiminin 7. yıl dönümünde Vakfın genel merkezinde 15 Temmuz Bağlamında Sivil Toplumun Önemi paneli gerçekleştirildi. Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Başkan Vekili Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Yönetim Kurulu üyeleri ve Vakıf çalışanlarının izlediği, Siyaset Bilimci Dr. Murat Yılmaz’ın moderatörlüğünü yaptığı panele Yenişafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu ve 15 Temmuz gazileri Emine Aydınbelge ile Fikri Erol konuşmacı olarak katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Türkiye’nin büyük bir yıkım, işgal ve iç savaşın eşiğinden döndüğünü belirterek, “Daha ilk saatlerde sosyal medyada başlayan yayınlar kalbi bu topraklar için atan vatanseverler ve hamiyet sahipleri için endişe verici bir durumdu. 12 Eylül, 28 Şubat, 2007 e-muhtıra ve son olarak 15 temmuzu gördük. Cuntacı gelenek bitmiyordu, ama o gün kahramanlık gösterenler bu defa liderlik ederek milletin ve sivil toplumun iradesine sahip çıktılar.” ifadelerini kullandı.
“Her zafer elbette zayiat bırakır”
15 Temmuz’un Türkiye’deki darbe geleneğini bitiren bir olay olduğuna vurgu yapan Akgün, “Kimse eline silahı alarak ‘ülkede yönetimi ele geçireceğim’ diyemez. O gece millet, silahlara ‘dur’ diyerek demokrasisine, liderine ve kaderine sahip çıkmıştır. O gece hayatını kaybeden 251 şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum.” dedi. Türkiye Maarif Vakfının 15 Temmuz’dan 1 ay önce kurulduğunun altını çizen Prof. Dr. Akgün, “15 Temmuz’dan sonra en çok mücadelemizi bu hain yapının yurt dışı ayağına karşı yürüttük. Dışişleri Bakanlığımızla birlikte bu mücadeleyi sürdürdük. Geçtiğimiz 7 sene içerisinde bu okullar ya kapatıldı, ya millileştirildi, ya 3. şahıslara devredildi ya da Türkiye Maarif Vakfı bünyesine alındı. Bugün 51 ülkede 440 okuluyla dünyanın farklı milletlerinden oluşan 52 bin öğrenciye eğitim veriyoruz. Artık Türk okulları deyince FETÖ okulları değil Maarif Okulları biliniyor. Türkiye Maarif Vakfı, bugün Türkiye menşeili küresel bir eğitim kurumu haline gelmiştir.” diye konuştu.
“Dış vesayet gelmiş olsaydı durumumuz Ukrayna benzeri bir duruma dönüşmüş olurdu”
Prof. Dr. Birol Akgün’ün yaptığı açılış konuşmasının ardından başlayan panelin moderatörlüğünü yapan Dr. Murat Yılmaz, başarılı ve seçilmiş siyasetçilerin gayretleri ve liderliği ile halkımızın gayretleri sayesinde silahla siyasete yön verme geleneğine son verildiğine değinerek “Türkiye 15 Temmuz öncesinde mücadeleye başlamıştı ve sonrasında da devam etti. Darbeler geleneğini sona erdirecek sivilleşme çabalarının daha önce konuşulan birçok noktası 15 Temmuz’dan sonra hayata geçirildi. Bu gecenin eğitim vesilesi ve sivil toplum yoluyla gelecek nesillere aktarılması lazım. Burada eğitim bakanlığına ve YÖK’e büyük görev düşüyor.” ifadelerini kullandı.
Darbelerin tesir edici ve bozucu bir yönü olduğunun da altını çizen Yılmaz “FETÖ’cü darbeciler Genelkurmay’ın kütüphanesinden önceki darbelerle ilgili kitapları almışlar. Millet o gece sadece bir darbeyi engellemedi. O örgütü, örgütün arkasındaki yabancı istihbari örgütleri engelleri ve önlerine set çekti. Bu darbe sadece içeride bir vesayet getirmiyor, dışarıdan da getiriyor. Eğer dış vesayet gelmiş olsaydı durumumuz Ukrayna benzeri bir duruma dönüşmüş olurdu.” dedi.
“FETÖ, her kötülüğünü eğitimi aracı kılarak yapıyor”
Yenişafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu, “Maarif çatısı altında 15 Temmuz’u konuşmak son derece kıymetli. FETÖ, gerçek yüzünü göstermeye başladığı andan itibaren görmeye başladığım şey şu: Bu örgütün temeli eğitim ile başlıyor. Bu sebeple uluslararası bir eğitim markası haline gelen Maarif çatısı altında bu konuyu konuşmak son derece önemli. FETÖ, her kötülüğünü eğitimi aracı kılarak yapıyor. Bu mücadelede ilerleme sağlayabilmek için eğitim alanını çok iyi bilmek zorundayız. Bu var olan bir geçmişin ve yapının üzerine bu örgüt faaliyetlerini yaptığını görüyoruz. 1800’lerin başında Osmanlı coğrafyasına gelen Amerikan misyoner yapısının neredeyse kopyasıdır FETÖ. 1800’lerin başında Osmanlı’ya gelerek eğitim yoluyla gayrimüslim tebayı eğiterek bu tebaayı ayrılıkçı hareketlere yönlendiren bir yapı vardı. FETÖ ile bu yapı arasında ciddi bir benzerlik görüyoruz. Bunlarla mücadele etmek için eğitim alanını çok iyi kullanmalıyız. Bu alanda Maarif Vakfının yaptığı çalışmalar ve üstlendiği misyon nedeniyle sizlere çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
“15 Temmuz ruhu demek Çanakkale ruhu demektir”
15 Temmuz gazilerinden Emine Aydınbelge, “Akşam haberi aldığımda eşimle beraber Kolej’den Kızılay’a geldik. Sonra Genelkurmay başkanını çıkaramasınlar diye Genelkurmay’a gittik. İstiklal Marşı okuduk. Ama hiç umurlarında olmadı ve insanlara kurşun sıkmaya başladılar. Meclisimizi bombaladılar ve beni en çok üzen ve şaşırtan durum buydu.” derken, Fikri Erol da “Türkiye Maarif Vakfı başkanı yöneticileri ve personeline misafirperverliği için teşekkür ediyoruz. Anadolu insanı belki alim değildir. Çeşitli gerekçelerle okumamıştır okutulmamıştır. Ama Anadolu insanının mayasında arif olma özelliği var. Biz istiyoruz ki Anadolu insanı hem alim hem arif olsun. Arif dediğimiz insanlar, 15 Temmuz gecesinden sonra okumaya ve devlet kadrolarında yer almaya başladılar. Önceden Anadolu çocuğu devlet kurumunda yoktu. Dolayısıyla vesayet odakları tek kutuptu. Şimdi arif Anadolu insanı devlet kurumlarına yer almaya başlayınca rahatsız olmaya başladılar. 60 ve 80 darbelerinde tepki göstermemize engel olan odaklar, bu sefer iradesine sahip çıkan milleti görünce bunu hazmedemediler. 15 Temmuz ruhu demek Çanakkale ruhu demektir. Türkiye’nin sadece Türkiye’den ibaret olmadığının şuurunda olmak demektir.” ifadelerini kullandı.
Hediye takdiminin ardından panel sona erdi.