Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan temasları kapsamından Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi'ni ziyaret etti.Burada konuşan Erdoğan, ata yurdu Kırgız Cumhuriyeti'nde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.Türkiye-Kırgızistan işbirliğinin sürekliliğinin en önemli güvencesinin, eğitim öğretim alanındaki projeler olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:"Türkiye olarak Kırgız gençlerinin daha aydınlık bir gelecek kurmalarına destek olmak amacıyla eğitim öğretim sahasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede Kırgızistan'ın bağımsızlığının hemen ardından 1992 yılında imzaladığımız Eğitim Anlaşması kapsamında ortak okulumuz Türk Kırgız Anadolu Lisesi ve Anadolu Kız Meslek Lisesini eğitime açtık. 1995 yılında ise Manas Üniversitemizin temellerini attık. 2022 yılında Türkiye Maarif Vakfı okulumuzun açılması ile Kırgızistan'da eğitime verdiğimiz desteği bir kez daha teyit ettik. Gelinen aşamada ortak liselerimizde 400, Bişkek Türk okulumuzda 1200, TÖMER Türkçe kurslarımızda 3 bin 100 öğrencimiz var. Kısa süre önce açılmasına rağmen Türkiye Maarif okulumuzda 1500 öğrenciye ulaştık. Manas Üniversitesinde ise yaklaşık 7 bin genç kardeşimiz yükseköğrenim görüyor. Yani farklı seviyelerde toplamda 13 bini aşkın öğrenciye doğrudan destek sağlıyoruz."Erdoğan, bugüne kadar Türkiye bursları vasıtasıyla binlerce Kırgız öğrenciye Türkiye'de eğitim fırsatı sunduklarını vurgulayarak, "Tüm bu gayretlerimizle Kırgız kardeşlerimizin beşeri, akademik ve kültürel sermayesinin güçlenmesine ciddi katkıda bulunduk. İnsana yaptığımız yatırımların asla boşa gitmediğini ve gitmeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz." değerlendirmesinde bulundu....
Asya’dan Afrika’ya, Balkanlardan Ortadoğu’ya, Amerika’dan Avustralya’ya 6 kıtada 51 ülkede iyi insan yetiştirmek üzere dünyanın iyiliği için faaliyetlerini sürdüren Türkiye Maarif Vakfı, “Okulun Geleceği: Pandemi Sonrası Eğitimin İhtiyaçları” temasıyla İstanbul Eğitim Zirvesi’nin ikincisini düzenledi. Zirve’nin açılış konuşmasını Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün yaptı. Prof. Dr. Akgün’ün konuşmasının tam metni şöyle: “Saygıdeğer Bakanım, Dost ve Kardeş ülkelerimizin çok değerli bakanları, Değerli Milletvekillerimiz, Belediye Başkanlarımız Vakfımızın kıymetli Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu Üyeleri, İstanbul Eğitim Zirvesi’nin kıymetli katılımcıları Vakıf mensuplarımız, Basın ve medya dünyamızın güzide temsilcileri Bizleri dünyanın dört bir yanından canlı yayında takip eden hanımefendiler, beyefendiler. İstanbul Eğitim Zirvesine hepiniz hoş geldiniz. İkincisini düzenlediğimiz İstanbul Eğitim Zirvesi’nin uluslararası eğitim alanına önemli katkılar sunmasını temenni ediyor; Zirveyi teşrif eden sayın Bakanlarımıza, diplomatik misyon temsilcilerine, akademisyenlere, öğrencilere, eğitime gönül vermiş her katılımcıya şükranlarımı sunuyorum. Konuşmama başlarken, 29 Ekim 1923’te ilan ettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin 99. yılını kutluyor, Cumhuriyetimizin banisi olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını saygıyla anıyorum. Cumhuriyet olarak 100. yılımıza girerken, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu, ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonu doğrultusunda ülkemizin 2023, 2053, 2071 hedeflerine güçlü ve kararlı ilerleyişinde Türkiye Maarif Vakfı olarak üzerimize düşen rolün idrakiyle uluslararası eğitimde bir ‘marka’ olmanın gururunu yaşadığımızı ifade etmek isterim. Türkiye Maarif Vakfı, Türkiye’nin uluslararası eğitim alanında dünyaya açılan penceresidir. Vakfımız, TBMM tarafından kabul edilen özel bir kanunla, 2016’da kurulmuştur. Vakfın amacı Türkiye adına yurtdışında örgün ve yaygın eğitim faaliyetleri vererek, Türkiye ile ilgili ülke halkları arasında sosyal ve kültürel alanda insani bağları geliştirmektir. TMV’nin bunun dışında gizli bir siyasi, ideolojik veya dini bir ajandası yoktur. Vakfımızın misyonu ve faaliyetleri esasen BM’nin kuruluş tüzüğünde ifade edilen tüm dünyada kalıcı barışı korumak ve BM 2030 Vizyon Belgesinde deklare edilen ‘Sürdürülebilir Kalkınma İçin Kaliteli Eğitim’ hedefleriyle ve OECD’nin ‘Eğitim 2030’ belgesinde belirtilen hedeflerle örtüşmektedir. Bu anlamda Türkiye Maarif Vakfı, eğitim yoluyla daha adil ve yaşanabilir ve bir dünyanın kurulmasına hizmet etmektedir. Halihazırda 51 ülkede 440 eğitim kurumumuz bulunmaktadır. Bunların 418’i K-12 seviyesindeki okullardan oluşmaktadır. Ayrıca Arnavutluk’ta bir üniversitemiz ve 12 farklı ülkede 21 farklı Etüt Merkezlerimiz de bulunmaktadır. Vakfımız uluslararası alanda faaliyet gösteren diğer tüm eğitim kurumları, eğitim otoriteleri ve akademisyenlerle de eğitimde iş birliği yapmaktadır. Bu bağlamda şu an dünyanın 105 ülkeyle yakın temas halindeyiz. 55 ülkede ofislerimiz vardır. 51 ülkede ise yetkin öğretmenleri ve idarecileriyle altı kıtaya yayılmış eğitim kurumlarımızla 50 bini aşkın öğrenciye kaliteli ve nitelikli eğitim hizmeti vermekteyiz. Bulunduğumuz ve temasta olduğumuz her ülkede Türkiye Maarif Vakfı olarak eğitim bakanlıklarıyla da yakın iş birliği içerisinde çalışmaya özen gösteriyoruz. Her ülkenin eğitim politikasına ve müfredatına saygılı olduğumuzu, ülkelerin kendine özgü eğitim ihtiyaçlarını dikkate aldığımızı açıkça ifade etmeliyim. Davetimizi kırmayıp bugün teşrifleriyle bizleri onurlandıran sayın Eğitim Bakanlarımız da bu konuda bana hak verecektir. Okullarımızda uyguladığımız müfredat ilgili ülkedeki eğitim bakanlığının onayıyla kullanılmaktadır. Maarif Okullarında çoğunlukla bulunduğumuz ülkenin yerel müfredatı esas alınmakta ve kullanılmaktadır. Bunun dışında ilgili hükümetlerin izniyle uluslararası eğitim programları da okullarımızda uygulanabilmektedir. Bu kapsamda kuruluşumuzun 6. yılını geride bırakırken 51 ülkede edindiğimiz eğitim tecrübesi ve çalışmalar ile Türkiye’nin eğitim tecrübesinin bir araya gelmesi sonucunda vakfımıza özgün bir uluslararası eğitim programı oluşturduğumuzun müjdesini vermek isterim. International Maarif Programme olarak isimlendirdiğimiz ve IM olarak kısalttığımız programımızın kısa süre içerisinde sadece Maarif Okullarında değil uluslararası eğitim alanındaki her kuruma ilham kaynağı olacağını düşünüyorum. Vakfımızın eğitim stratejisinde hangi müfredat olursa olsun, öğrencilerimize 5 temel sütunda (five pillars) çağdaş eğitim verdiğimizin altını çizmek isterim. Bunlar; modern fen bilimleri, sosyal bilimler, bilişim teknolojileri, yabancı dil eğitimi ve yerel kültür ve değerlerdir. Özellikle dil becerilerinin geliştirilmesi amacıyla; bulunduğumuz ülkelerin resmi dilinin okullarımızda yüksek standartlarla öğretilmesine çok önem veriyoruz. Bunun yanında Türkçe öğretimi konusunda okullarımızda öğrencilerimizin okuma, yazma, dinleme ve konuşma becerilerini bütünsel olarak kazanmaları için farklı seviyelerde hazırladığımız ders kitapları ve materyalleri ile güçlü bir dil öğretim modeli ortaya koyuyoruz. Okullarımızda Türkçe ve ülkenin resmi dilinin yanı sıra dünya genelinde yaygın kullanılan yabancı dillerin öğretimini de önemsiyoruz. Dolayısıyla Maarif Okullarından bir öğrenci en az üç dille mezun olabilmektedir. Şunu da belirtmek isterim ki, Türkçe’nin uluslararası standartlarda öğretimi alanında yaptığımız çalışmalardan dolayı Türk Dil Kurumumuz tarafından bu yıl Türk Diline Hizmet Ödülü’ne layık görülmekten büyük onur duyduk. Tüm çalışma arkadaşlarıma bu ödülden dolayı teşekkür ediyorum. Değerli katılımcılar; Türkiye Maarif Vakfı olarak her ülkede standartlaşmış, tek tip bir eğitim modeli sunmuyoruz. Az önce bahsettiğim 5 ana bileşen nitelikli ve kaliteli eğitimimizin temellerini oluşturmaktadır. Bununla birlikte, bölgelere veya ülkelere göre değişen esnek modüller de oluşturmaktayız. Her ülkenin tarihi, kültürü, dili ve tecrübesini değerli görüyor, bu çeşitliliği zenginlik olarak müfredatımıza kazandırmak istiyoruz. Bu sebeple dünyanın farklı coğrafyalarına erişen bir uluslararası eğitim ağı olarak bir taraftan uluslararası eğitimde yaşanan tartışmaları, yenilikleri ve gelişmeleri yakından takip ederken, diğer taraftan her ülkenin kendine özgü eğitim içeriklerini de anlamaya, öğrenmeye gayret ediyoruz. Vakıf olarak oluşturduğumuz bu güçlü eğitim ağının etkileşimini güçlendirmek ve dünyanın tecrübesini bir araya getirmek için de iki yıldır İstanbul Eğitim Zirvesini düzenliyoruz. Geçtiğimiz yıl Eğitimde Yeni Eğilimler ve Dönüşüm teması ile ilkini gerçekleştirdiğimiz İstanbul Eğitim Zirvesinde bu yıl, birbirinden değerli konuşmacılarımızla birlikte Pandemi Sonrası Eğitimin İhtiyaçlarına odaklanacağız. Aralık 2019’da başlayan ve çok kısa zamanda tüm dünyaya yayılarak yüzyılın en büyük pandemisine dönüşen Koronavirüs salgını, başta dünya sağlık sisteminin işleyişi olmak üzere siyaset, ekonomi, güvenlik ve eğitim alanlarında küresel yönetişim süreçlerini ciddi zaaflara uğratmıştır. Pandemi dönemi toplumsal hayatımızı da çok yönlü ve radikal biçimde etkilemiştir. Salgının yayılmasında önlem olarak okulların kapatılması gündeme alındığı için de eğitim alanı pandemi döneminin en tartışmalı alanlarından birisi oldu. Siyasetçiler, kanaat önderleri, medya ve aileler; toplum sağlığının korunması ve pandemiyle mücadelenin başarısı için gerekli olan sıkı izolasyon tedbirleri ile yeni neslin geleceğe güçlü biçimde hazırlanması için kesintisiz eğitimin sürdürülmesi arasındaki ikilemle yüzleştiler. Dünyanın dört bir yanında COVID-19 virüsü ile mücadele için okullarda yüz yüze eğitime ara verilmiş, salgının bulaşma hızı ve etkisi azaltılmaya çalışılmıştır. Bu durumdan yaklaşık 1.6 milyar öğrenci etkilemiştir. Kıymetli konuklarımız; Türkiye olarak herkesi hazırlıksız yakalayan bu sağlık krizinde, etkili tedbir ve mücadele yöntemleri uygulayan, uluslararası dayanışma ve iş birliğini ısrarla sürdüren önemli bir aktör olarak uluslararası kamuoyunun takdirini kazanmış olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Türkiye bu dönemde ortaya koyduğu eğitim politikaları ve uzaktan eğitim araçları ile öğrenciler ve aileler için farklı alternatifler sağlamayı başarmıştır. Ancak okulların uzun süreli kapanması alternatif imkanlar ne kadar güçlü olursa olsun ülkemizde de zorlukların yaşanmasına, bilhassa veliler nezdinde sorunların yaşanmasına neden olmuştur. İlerleyen tüm eğitim teknolojileri araçlarına rağmen içerik geliştirmede tüm dünya büyük zorluklar yaşamıştır. Ortaya çıkarılan içeriklere eşit koşullarda erişim meselesi ise bugün pandeminin eğitime etkileri konusunda üzerinde en çok düşünmemiz gereken konulardandır. İnternet ve teknolojik araç imkânı olanlar ile olmayanlar arasında eğitim farkı oluştu. COVID neslinin eğitimindeki bu kayıpların telafisi kolay olmayacak; bu neslin toplumsal refahı üzerinde hayat boyu devam edecek edecektir. UNESCO’ya göre dünyada salgından etkilenen nesillerin yaşam boyu yaklaşık yaklaşık 17 trilyon Dolar seviyesinde bir gelir kaybı yaşama riski söz konusudur. Böyle bir kayıp dünyanın gayrisafi hasılasının yüzde 14’ünü oluşturmaktadır. Bu nedenle son yıllarda artan nesiller arası adalet taleplerini de bu gözle okumak gerekir. Tüm bu riskleri de göz önünde bulundurarak Türkiye Maarif Vakfı kuruluşundan itibaren eğitim öğretim sistemleri alt yapısına önemli yatırımlar yapmış, uzaktan eğitim ve LMS programları konusunda ciddi bir kapasite ve tecrübe sahibi olmuştur. Bu sebeple Vakfımız Koronavirüs Salgınının yol açtığı krizi oldukça profesyonel bir şekilde yönetebilmiştir. Salgın döneminde faaliyet gösterdiğimiz ülkelerin alt yapısı ile uyumlu şekilde 13 farklı uygulama ve 500 sanal sınıfla bütün eğitim kurumlarımızda çok farklı ve zengin yöntemlerle öğrencilerimize uzaktan eğitim hizmeti sunmayı başarmış bulunmaktayız. Salgın sürecinin ardından öğrencilerimizin muhtemel bir öğrenme kaybı yaşayıp yaşamadıklarını kontrol etmek için de okullarımızda akademik ve sosyal taramalar yapılmakta ve öğrenme eksiklikleri söz konusu olduğunda gerekli destek öğrencilerimize sağlanmaktadır. Bu süreci sağlıklı şekilde yürütmemizde emeği geçen başta Maarif öğretmenlerimiz olmak üzere tüm Maarif çalışanlarımıza gönülden teşekkür ederim. Değerli katılımcılar; Pandemi sürecinde hep birlikte tecrübe ettiğimiz açık bir durum vardı: Okullara kısa dönemli alternatifler geliştirilebilir, uzaktan eğitim yapılabilir ama Ivan Illich’in kavramı ile ‘Okulsuz Toplum’ mevcut koşullarda düşünülemez. Hatta denilebilir ki okulun kıymeti pandemi döneminde çok daha iyi anlaşılmıştır. Pandemi sonrası okula dönüş konusunda ise iki konu ön plana çıkmaktadır. Birincisi; okuldan uzun süre ayrı kalan öğrencileri yeniden okul ortamına ısındırmak ve geleneksel eğitim iklimine yeniden uyum sağlamalarına yardım etmek. Pek çok ülkede bu konuda yapılan araştırmalar öğrencilerde pandemi döneminde kazanılan online bağımlılık ve eve kapanma alışkanlığının kolay aşılamadığını gösteriyor. Burada özellikle eğitim endüstrisinin öğrencilerin yaşı ve gelişim düzeylerini dikkate almaksızın ‘teknoloji temelli’ eğitimi amaç haline getirirken; buna karşın klasik okul sisteminin gösterdiği statükocu duruş, öğretim süreçlerinde idareci, öğretmen ve öğrenciler arasında yeni tartışmalar da yaratmaktadır. Eski ve yeni arasındaki bu tartışmaları belki geçiş döneminin paradigmatik krizi olarak okumak da mümkündür. Her halükârda eğitim yöneticileri ve siyasiler açısından hassasiyetle yönetilmesi gereken bir süreçle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Bugün sınıf esasına dayalı 19. yüzyılda oluşmuş yüz yüze eğitim ile dijital dünyanın gerçeklerine uygun eğitim yöntemleri ve pedagojisi birbirinden çok farklıdır. Okullarda artık smart board sistemleri; dijital eğitim materyalleri öğretmen-öğrenciler arasında 7/24 iletişime dayalı öğrenme süreçleriyle eğitim yapılmaktadır. Yeni nesil daha iki yaşındayken teknoloji ile tanışmaktadır. İstediği bilgilere her an ulaşmaktadır. Dolayısıyla öğrenciler sınıfta ders öğrenmeyi sıkıcı bulmaktadır. Dijital neslin dikkati çok kısa ve dağınıktır. Dolayısıyla bizler için pandemi sonrası dünyada hız kazanan endüstri 4.0 ve toplum 5.0 gerçekliği ile yüzleşmek ve çocuklarımızı yarınlara daha iyi hazırlamalıyız. Pandemi sonrası okula dönüş konusunda ikinci konu ise; pandeminin bıraktığı psiko-sosyal etkilerdir. Zirvemizde de farklı oturumlarda ele alacağımız bu konu, öğrenci, öğretmen ve aileler boyutuyla hassas şekilde değerlendirilmelidir. Çünkü pandeminin sosyal ve duygusal gelişime etkilerinin çok uzun süreceği konusunda farklı araştırmalar vardır. Çocuklarımızın duygusal dayanıklılığını sağlamak ve belirsizliklerle mücadele gücünü artırmak için eğitimciler olarak daha fazla çaba göstermemiz gerekecek. Sevgili misafirler; İstanbul Eğitim Zirvesi tüm bu sorunların tartışıldığı önemli platformlardan biridir. Uluslararası eğitimin temel sorunlarının ve yeni yaklaşımlarının tartışıldığı geleneksel bir uluslararası platform olmasını arzu ediyoruz. Çok zor zamanlarda, kompleks sorunlarla yüzleştiğimiz bir geçiş döneminde, özgün çözümler bulmak ve yeni nesillerin geleceği için kolektif bir tartışma ortamı oluşturmanın gereğine samimiyetle inanıyoruz. Küresel bir eğitim markası olan Türkiye Maarif Vakfı olarak gelişmenin, ilerlemenin ve sorunları çözebilmenin yolunun uluslararası işbirliği ve karşılıklı müzakerelerden geçtiğini biliyoruz. Onun için Türkiye merkezli bir eğitim kurumu olarak küresel düşünüp yerel hareket etme felsefesini benimsiyoruz. Bu Zirvede, Sayın Bakanlarımızın katılacağı üst düzey oturumda, pandemi döneminde yüz yüze eğitimlerin durdurulması sonrasında adeta öğrencilere hasret kalan okulların geleceğini, pandemi sonrasındaki yeni beklentilerle birlikte eğitimin ihtiyaçlarını ele alacağız. Bu sürecin ana aktörlerden olan öğretmenlerimizin gözünden, okula yeniden dönüş sürecinde yaşananları Öğretmen Panelinde konuşacağız. Bunlar dışında dört farklı panelde ise okula yeniden dönüşün akademik tahlilini; Pandeminin en çok etkilediği çocuklarımızın ve gençlerimizin, yani COVID Neslinin geleceğini; farklılaştırılmış eğitim modellerini eğitimde alternatif arayışlarını detaylı bir şekilde ele alacağız. Bu duygu ve düşüncelerle İkinci İstanbul Eğitim Zirvesine katılan, destek sunan bütün Bakanlarımıza, akademisyenlerimize, öğretmenlerimize şükranlarımı sunuyorum. Bizlere her zaman destek olan Sayın Cumhurbaşkanımıza, Milli Eğitim ve Dış İşleri bakanlığımıza ve sponsor kuruluşlarımıza da hassaten çok teşekkür ediyorum. Son olarak bir teşekkürü de bu Zirvenin düzenlenmesinde emeği geçen Mütevelli Heyeti ve Yönetim Kurulu üyelerimiz ile vakfımızın her düzeydeki yöneticilerine ve gizli kahramanları olan tüm çalışanlarımıza borç biliyorum. Zirvenin başarılı geçmesini diliyor ve hepinize saygılarımı sunuyorum.”...
Türkiye Maarif Vakfı tarafından düzenlenen 2. İstanbul Eğitim Zirvesi, “Okulun Geleceği, Pandemi Sonrası Eğitimin İhtiyaçları” temasıyla devam ediyor. Açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen panele, Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün’ün moderatörlüğünde Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Osman Sezgin, Kamerun Orta Bakanı Pauline Nalova Lyonga, Zambiya Eğitim Bakanı Douglas Syakalima, Mali Eğitim Bakanı Sidibe Ousmane Dedeou ve Özbekistan Cumhuriyeti Halk Eğitim Bakanı Baxtiyor Saidov Odilovich katıldı. Pauline Nalova Lyonga yaptığı konuşmada insanların uzaktan öğretmenin kolay olduğunu düşündüklerini aktararak, “Ama bu doğru değildi. Öğretmenler bunun çok yeni bir deneyim olduğunu ve aslında nasıl yapılacağı konusunda eğitilmeleri gerektiğini anladılar.” ifadelerini kullandı. Lyonga bugün okulun her yerde olduğunu hatta evimizin bile okul olabileceğini vurgulayarak, “Pandemi bizi deneyimlerimizi paylaşmaya mecbur bıraktı. Beğenelim ya da beğenmeyelim, pandemiden sonra artık deneyimlerimizi paylaşmak zorundayız.” dedi. Douglas Syaklima COVID-19’un ortaya çıkmasıyla birlikte öğretmenlerin ve öğrencilerin internet tabanlı konferanslar, çevrimiçi öğrenme materyalleri ile dijital becerileri geliştirdiğini gördüklerini belirterek “Bununla birlikte ülkeler, derslerden daha fazlasını bir araya getiren uzaktan eğitim platformları geliştirdi. Amncak ne yazık ki, her haneye ulaşması için tasarlanan çevrimiçi çalışmalar, yalnızca varlıklı ve eğitimli ailelerin çocuklarının uzaktan eğitim fırsatlarından yararlanmalarına neden oldu.” cümlesiyle online eğitimin handikaplarından bahsetti. Baxtiyor Saidov Odilovich ise, “Eğitim alanındaki tecrübemizi uluslararası düzeyde paylaşmamız gerekiyor. Eğitim olmadan, eğitime verilen değeri pekiştirmeden kendi seviyemizi ilerletemeyiz.” diyerek eğitimde tecrübe paylaşımının öneminin altını çizdi. Prof. Dr. Osman Sezgin de teknik ve mesleki eğitime, yaşam boyu öğrenme merkezlerine ve okul öncesi döneme önem verdiklerini aktararak “Tekrar bir krizle karşılaşırsak okullarımız sadece niceliksel başarıya odaklanmakla kalmayacak. Tüm bu krizler; insanî, akılcı ve karşılıksız sevgi ve gönül alemine dayalı bir yöntem ve felsefe uygulanırsa krizler için fırsata dönüşür.” dedi. Panel Prof. Dr. Sezgin’in katılımcı bakanlara hediye takdimi ile sona erdi. ...
Kurulduğu günden bu yana gerçekleştirdiği çalışmalarla dünyanın 5. büyük eğitim kurumu olan ve 6 kıtadaki 51 ülkede “iyi insan yetiştirmek” üzere eğitim öğretim faaliyetleri gerçekleştiren Türkiye Maarif Vakfının düzenlediği 2. İstanbul Eğitim Zirvesi başladı. Zirvenin onur konuğu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı açılış konuşmasına “Kıymetli Bakanlar, saygıdeğer misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle muhabbetle selamlıyorum. Eğitim Zirvemizin ikincisi münasebetiyle sizleri Türkiye’de ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Kültürlerin, medeniyetlerin ve kıtaların kavşak noktası, şehirlerin incisi İstanbul’umuza hepiniz hoş geldiniz…” ifadeleriyle başladı. İnsanlığın son iki buçuk yılda ekonomi başta olmak üzere çeşitli alanlarda bir sınamayla karşı karşıya olduğunu söyleyen Erdoğan, “Velilerimiz, öğretmenlerimiz ve eğitimin diğer paydaşlarının ortak kanaati salgın günlerinin eğitim sisteminde ciddi bir tahribata yol açtığıdır. Okuma alışkanlıklarından ders dinleme becerilerine, ekran bağımlılığından ikili münasebetlere uzanan geniş bir yelpazede çocuklarımız daha önce hiç alışık olmadıkları sorunlarla mücadele ediyor.” dedi. Hangi kademede olursa olsun öğrencilerin eğitim öğretim hayatlarını sağlıklı, başarılı ve verimli bir şekilde sürdürmelerine önem verdiklerini aktaran Erdoğan, “Bu anlayışla, eğitim alt yapımızın iyileştirilmesinden öğretmen kadromuzun güçlendirilmesine, yeni metotların ortaya konulmasından öğrenci yeteneklerinin geliştirilmesine kadar birçok alanda çalışmalar yürütüyoruz.” cümleleriyle Türkiye için eğitim öğretimin ne kadar değerli olduğunun altını çizdi. “Amacımız; ülkemizi kalkındıracak, dünyada söz sahibi kılacak, donanımlı, okuyan, araştıran, sorgulayan, katma değer üreten, başarılı, ahlâklı ve erdemli gençlere sahip olmaktır.” cümleleriyle Türkiye’nin eğitim alanındaki amacını vurgulayan Erdoğan, Türkiye olarak bunun adına TEKNOFEST kuşağı dediklerine vurgu yaptı. Türkiye’nin geleceğini emanet ettiği bu kuşağın sadece akademik açıdan değil manevi olarak da en mücehhez şekilde yetişmesi için devletin tüm imkânlarını seferber ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizde bunu yaparken dost ve kardeş ülkeleri de ihmal etmiyor, eğitim alanındaki birikimimizi paylaşmaya hassasiyet gösteriyoruz.” dedi. “Maarif Vakfımız milletimizin değerlerini ve evrensel ilkeleri sınırlarımız dışında başarıyla temsil ederek hayati bir rol üstleniyor. Dünyanın 6 farklı kıtasında ülkemizin Maarif bayrağını dalgalandıran, hayırlı, donanımlı ve başarılı öğrencilerin yetişmesi için samimiyetle çaba harcayan Vakfımızla iftihar ediyoruz.” diyerek Türkiye Maarif Vakfının ülkemizi uluslararası alanda başarıyla temsil ettiğine değinen Erdoğan, 2. İstanbul Eğitim Zirvesi’nin gerek Vakfımızın çalışmalarının verimliliğinin artırılmasına gerekse salgının eğitim sisteminde sebep olduğu zararların giderilmesine anlamlı katkılar yapacağına inandığını söyledi. Erdoğan Zirve’nin başarılı geçmesini dileyerek sözlerini tamamladı. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Osman Sezgin: “Önemli olan insanlarımızı krizlere karşı ne kadar dayanıklı yetiştirdiğimizdir.” Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Osman Sezgin, konuşmasına katılımcıları selamlayarak başladı. Dünyada pek çok tabi afetler olabileceğini, olağanüstü haller gerçekleşebileceğini söyleyen Sezgin, “Her zaman katastroflarla karşı karşıya kalabiliriz. Önemli olan insanlarımızı bunlara karşı ne kadar dayanıklı yetiştirdiğimizdir” dedi. Eğitimin amaçlarından birinin de krizleri fırsata çevirmek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sezgin, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığının pandemi döneminde krizleri fırsata çevirdiğine atıfta bulunarak, ancak ne olursa olsun, her ne yapılırsa yapılsın hiçbir çalışmanın öğretmen ve öğrenci münasebetinde yüz yüze eğitimin tadını vermediğine değindi. “Maarif Vakfımızın çalışmalarını referans alarak eğitim politikamızın felsefesini şöyle özetleyebiliriz: Hayırlı bir evlat, iyi bir vatandaş ve iyi bir insan yetiştirmek.” diyen Prof. Sezgin, dünyanın iyi bir insan yetiştirme felsefesini dikkate alırsa savaşların, kıtlıkların ve mücadelelerin sona ereceğini vurguladı. Sezgin sözlerini şöyle tamamladı: “Tarihinde hiç sömürgesi olmayan, insanlık adına alnında hiçbir leke olmayan bir milletin evladı olarak hepinize hoş geldiniz diyorum.” Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün: Prof. Dr. Osman Sezgin’in ardından konuşan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, katılımcıları selamladıktan sonra “İkincisini düzenlediğimiz İstanbul Eğitim Zirvesi’nin hayırlı olmasını diliyor, her bir katılımcıya şükranlarımı sunuyorum.” dedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023’te 100. yılına gireceğini ve Türkiye Maarif Vakfının Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu Türkiye Yüzyılı vizyonuna uygun bir şekilde çalışmalarını yürüttüğünü söyledi. “Vakfımız TBMM tarafından 2016’da özel bir kanunla kurulmuştur. Türkiye adına örgün ve yaygın faaliyetleri sürdürmektedir. Bunun haricinde herhangi bir gizli ajandası yoktur. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri ve OECD’nin 2030 Eğitim Vizyonu Hedefleri’yle örtüşmektedir. Türkiye Maarif Vakfı Dünya barışına hizmet etmektedir.” ifadelerini kullanan Akgün, Vakfın eğitim alanında faaliyet gösteren diğer tüm kurum, kuruluş ve akademisyenlerle iş birliği yaptığının altını çizdi. 6 kıtaya yayılmış eğitim kurumları ve 50 bini aşkın öğrenciyle çalışmalarına devam eden Türkiye Maarif Vakfının, her ülkenin Milli Eğitim Bakanlığıyla koordineli bir şekilde çalıştığını ve müfredatın dışında bir faaliyet yapmadığını belirtti. Vakfın uyguladığı müfredatın ilgili ülkelerin eğitim bakanlıklarının onaylı müfredatı olduğuna değinen Akgün, “Bunun dışında bir uluslararası eğitim program geliştirmek üzere de çalışıyoruz. Önümüzdeki yıllarda tamamlanarak Türkiye adına insanlığa bir hizmet olarak sunulacak.” ifadelerini kullandı. Türkiye Maarif Vakfının Yabancı Dil Olarak Türkçe Eğitimi çalışmalarının Türk Dil Kurumunca Türk Diline Hizmet Ödülü’ne layık görüldüğünü vurgulayan Akgün, ödülün alınmasında emeği geçen bütün çalışanlara teşekkür etti. Türkiye Maarif Vakfının eğitim teknolojilerine yaptığı yatırımların faydasını gördüğünü söyleyen Prof. Dr. Birol Akgün, Pandemi döneminde Maarif Vakfının mottosunun “Dünyanın her yerinde kesintisiz eğitim vermek.” olduğunu hatırlattı. İstanbul Eğitim Zirvesi’ni uluslararası eğitimin sorunlarının tartışıldığı bir platforma dönüştürmeyi hedeflediklerini belirten Akgün sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye Maarif Vakfının olarak gelişmenin, sorunları çözebilmenin uluslararası iş birliği ile gerçekleşeceğine inanıyoruz. Çalışmalarımızda bize hiçbir zaman desteklerini esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımıza, Milli Eğitim Bakanımıza, Dışişleri Bakanımıza ve ilgili tüm personele teşekkür ediyor, Zirve’nin başarılı geçmesini diliyorum.” 2. İstanbul Eğitim Zirvesi’nin ilk gününde; “Okulun Geleceği: Pandemi Sonrası Eğitimin İhtiyaçları” başlıklı üst düzey oturumu ve Okula Yeniden Dönüş panelleriyle devam edecek....
Türkiye Maarif Vakfı tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen İstanbul Eğitim Zirvesi’nde COVID-19 sürecinin sonrasında Okula Yeniden Dönüş konusu değerlendirildi. Moderatörlüğünü Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin’in yaptığı ilk panelde California Üniversitesinden bilişsel bilim profesörü Lera Boroditsky, Michigan Eyalet Üniversitesinden öğretmen eğitimi ve fen eğitimi profesörü David Stroupe, emekli öğretim üyesi yazar ve profesör Sadettin Ökten, North Carolina Üniversitesinden eğitim psikolojisi ve matematik eğitimi profesörü Dionne Cross Francis ve Uluslararası Malezya İslam Üniversitesinden eğitim bilimleri profesörü Dawood Abdulmalek Yahya Al-Hidabi konuştu. Pandeminin öğretme biçimimizi kökten değiştirmek için bize yeterince fırsat sunduğunu vurgulayan Lera Borodistky, bu durumun yeni öğretim yöntemleri geliştirme ve sınıfa dahil olma konusunda inanılmaz fırsatlar oluşturan bir kriz olduğunu aktardı. Boroditsky, dil eğitimi ile ilgili olarak da “Dile göre yaşlandıkça öğrenmek zorlaşıyor. Ancak, bir zaman makineniz yoksa, şimdi başlamaktan daha iyi bir çözüm yok.” ifadelerini kullandı. Okullarda STEM öğreniminin bireysel bir çabadan uzaklaştırarak değişim oluşturmak için kolektif bir çabaya doğru taşımanın önemli olabileceğini söyleyen David Stroupe, “Öğrenciler öğretmenin onları önemsediğini ve değer verdiğini düşünmezlerse öğrenilen bilgiler anlamsız hale gelir.” dedi. Pandemi sonrasında sistematik olarak ele alınması gereken önemli konunun öğrencilerin sosyal ve duygusal ihtiyaçları olduğunun altını çizen Dionne Cross Francis, “Öğrencinin ruh sağlığının bozulmasının nedenlerinden biri de öğretmenlerin desteklenmemesi ve öğrencilerin sosyal-duygusal gelişimini geliştirmemek. Öğretmenlerin sosyo-duygusal gelişimini de desteklememiz gerekiyor. Öğretmen kendi tükenmişliğini ve sorunlarını çocuklara yansıtmamalı.” diyerek salgın sonrası dönemde öğretmenler ve öğrenciler için neler yapılması gerektiğinin altını çizdi. Dawood Abdulmalek Yahya Al-Hidabi, bazı kuruluşların dünyaya yardım etmek istediklerini dillendirmelerine rağmen yalnızca belirli gruplara yardım ettiklerini vurgulayarak pandeminin bencilliği ve insan hakları eksikliğini ortaya çıkardığını, tüm dünyanın birlikte çalışması ve açık kaynaklar inşa etmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Sadettin Ökten ise medeniyetimizde muallim talebe ilişkilerini 3 isim üzerinden anlattığı konuşmasında maddi ve manevi bütünlük de dahil olmak üzere bilgi ve ahlâkın varlığın özü ve kaynağı olduğuna; insanın eylemlerinin düşünce ve duyguyu içerdiği kadar var olduğuna, bu eylemlerin de insan bilgisinin sınırları kadar var olabildiğine değindi. Bilme duygusunun ancak sistemli bilgi ve ahlâkla akıl ve kalp bilgisi içerebileceğine atıfta bulunan Ökten; Celalettin Ökten, Mahir İz ve Nurettin Topçu’ya göre ilim öğretmek ve ahlâkî olarak örnek olmanın, öğretmenlere emanet edilen kutsal bir görev olduğuna temas ederek, “Bu görev bilinci ile onlar; bilgiyi genç, temiz ve masum akıllara, kalplere saf ve nezih bir şekilde ulaştırma sorumluluğu ve duyarlılığına sahip oldular.” dedi. “Okula Yeniden Dönüş” Öğretmen Paneli’nde de Irak Uluslararası Maarif Okulları Eğitim Koordinatörü Vafa Sharabati’nin moderatörlüğünde; Tanzanya Uluslararası Maarif Okullarından Bilişim Teknolojileri öğretmeni Christopher Ayo, Pakistan Uluslararası Maarif Okullarından Eğitim Koordinatörü Uzma Shabih ve Bosna Hersek Uluslararası Maarif Okullarından Sosyal Bilimler ğretmeni Vladimir Lasica konuştu. 2. İstanbul Eğitim Zirvesi yarın yapılacak 3 panelle devam edecek. Saat 9’da başlayacak ilk panelde “COVID Neslinin Geleceği” konuşulacak. Saat 11.30’daki ikinci panelin konusu ise “Farklılaştırılmış Eğitim”. Saat 125’te başlayacak son panelde ise “Eğitimde Alternatif Arayışlar” tartışılacak. Saat 17’de yapılacak Kapanış ve değerlendirme konuşmalarının ardından 18’deki ödül programıyla Zirve sona erecek....
Kurulduğu günden bu yana faaliyetlerini “dünyanın iyiliği için” sürdüren Türkiye Maarif Vakfı, gerçekleştirdiği iş birlikleriyle de öğrencilerine Türkiye’de yeni alanlar açmaya devam ediyor. Bu çerçevede Vakıf’la Eskişehir Osmangazi Üniversitesi arasında iş birliği protokolü imzalandı. Protokol imza töreni Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Çolak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ramazan Erdağ ve Prof. Dr. Kürşat Bora Çarman ile Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün’ün katılımları ile gerçekleşti. Protokol kapsamında eğitim faaliyetlerinin mümkün olduğu ölçüde karşılıklı olarak desteklenmesi, Türkçe eğitiminin ve Türk kültürünün yaygınlaştırılması, dil eğitimlerine ilişkin karşılıklı tecrübe ve bilgi birikimlerinin paylaşılması, akademik araştırmaların teşvik edilmesi, eğitim programlarının oluşturulması ve zenginleştirilmesi, ortak araştırma-geliştirme çalışmalarının düzenlenmesi, müfredat ve materyal temini, uzaktan eğitim sistemleri altyapısının kurulumuna destek verilmesi, uluslararası öğrenci programlarını ve öğrenci hareketliliğini güçlendirecek programların tertip edilmesi, Türkiye Maarif Vakfının faaliyet yürüttüğü ülkelerde öğrencilerin Türkiye’de yükseköğretime yönlendirilmesi, Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı’na destek verilmesi, Vakfın faaliyet yürüttüğü ülkelerde Eskişehir Osmangazi Üniversitesinin uluslararası iş birliği projeleri gerçekleştirmesinin kolaylaştırılması, Üniversitenin Türkiye Maarif Vakfının yurt içi ve yurt dışındaki personeli için organize ettiği hizmet içi eğitim çalışmalarına akademik destek sağlaması ve ülkemizin kültürel özgünlüklerinin korunması için yapılacak çalışmaların desteklenmesi amaçlanıyor. İmzalanan protokol; kuruluşundan günümüze kadar nitelikli ve donanımlı öğrenciler yetiştiren, ülkenin eğitim çalışmalarına önemli katkılarda bulunan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ile eğitim alanında çok boyutlu özgün çözümler geliştiren, dünya genelinde büyük bir eğitim hamlesi başlatmak amacıyla çalışmalar yürüten ve dünyanın 5 büyük eğitim kurumundan biri olan Türkiye Maarif Vakfının, uluslararası öğrencilerin amaca uygun bir şekilde ülkemizdeki üniversitelere yönlendirilmesine, Türkçe’nin ve Türk kültürünün yaygınlaşmasına, akademik çalışmaların desteklenmesine, nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesine ve Türkiye’de yükseköğretim sisteminin uluslararasılaşmasına büyük katkı sağlayacak. ...
Dünyanın 6 kıtasında, 51 ülkedeki 440 eğitim kurumunda 50 bine yakın öğrencisiyle Türkiye'nin eğitimde dünyaya açılan uluslararası eğitim kurumu olan Türkiye Maarif Vakfınca, 4-5 Kasım'da İstanbul'da düzenlenecek zirvede, eğitime ilişkin ortaya çıkacak fırsatlar konuşulacak, analizler yapılacak, gelecek perspektifleriyle, kuramsal yaklaşımlar ve uygulamalar tartışılacak. Bu yıl ikincisi yapılacak zirve, eğitim konusunda uluslararası etkinlik ve çalışmalarıyla öne çıkan kurum ve aktörlerin buluşma noktası olacak. Anadolu Ajansının "Global İletişim Ortağı" olduğu zirvenin, eğitim dünyasında yaşanan gelişmelerin farklı ülke tecrübeleri ışığında aktarıldığı ve bunlara ilişkin çözüm önerilerinin sunulduğu uluslararası bir platform olması hedefleniyor. COVID-19 salgını sonrası eğitimde ne gibi gelişmelerin yaşanacağının değerlendirileceği zirvede, “Okulun geleceği: Pandemi sonrası eğitimin ihtiyaçları”, “Okula yeniden dönüş”, “COVID neslinin geleceği", "Farklılaştırılmış eğitim" ve "Eğitimde alternatif arayışlar" başlıkları etrafında eğitimin geleceği tartışılacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in davetli olduğu 2. İstanbul Eğitim Zirvesi'nin açılışı, 4 Kasım Cuma günü saat 09.30'da Üsküdar Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezinde başlayıp iki gün sürecek. Zirvenin “Okulun geleceği: pandemi sonrası eğitimin ihtiyaçları” başlıklı üst düzey oturumunda, Kamerun Orta Öğretim Bakanı Pauline Nalova Lyonga, Mali Eğitim Bakanı Sidibe Ousmane Dedeou, Zambiya Eğitim Bakanı Douglas Syakalima, Kırgız Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakanı Mambetakunov Ulanbek Esenbekovich, Özbekistan Cumhuriyeti Halk Eğitim Bakanı Baxtiyor Saidov Odilovich, Kanada Ontario Eyaleti Eğitim Bakanı Stephen Lecce ve Malavi Cumhuriyeti Eğitim Bakanı Agnes Nyalonje konuşacak. OECD, UNESCO, Harvard Üniversitesi, Indiana Üniversitesi ve Cambridge Üniversitesi gibi kurumlardan akademisyen ve uzmanların katılacağı Zirve’de, eğitim alanında küresel ölçekte operasyonlar yürüten iş insanları, dünyaca tanınmış eğitim kurumlarının yöneticileri ve müfredat uzmanları eğitimin geleceğini ve eğitimdeki yeni eğilimlerle dönüşümleri masaya yatıracak. Zirve süresince fuaye ve sergi alanında Eğitimde İyi Örnekler ve fotoğraf sergisi yer alacak. Oturumların Türkçe, Fransızca ve Arapça simultane çevirilerinin de yapılacağı Zirve, "https://www.istanbuleducationsummit.com" web sayfasından da canlı yayınlanacak. Zirvenin ilki, geçen yıl "Eğitimde yeni eğilimler ve dönüşüm" temasıyla çevrim içi düzenlenmişti....