Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan temasları kapsamından Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi'ni ziyaret etti.Burada konuşan Erdoğan, ata yurdu Kırgız Cumhuriyeti'nde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.Türkiye-Kırgızistan işbirliğinin sürekliliğinin en önemli güvencesinin, eğitim öğretim alanındaki projeler olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:"Türkiye olarak Kırgız gençlerinin daha aydınlık bir gelecek kurmalarına destek olmak amacıyla eğitim öğretim sahasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede Kırgızistan'ın bağımsızlığının hemen ardından 1992 yılında imzaladığımız Eğitim Anlaşması kapsamında ortak okulumuz Türk Kırgız Anadolu Lisesi ve Anadolu Kız Meslek Lisesini eğitime açtık. 1995 yılında ise Manas Üniversitemizin temellerini attık. 2022 yılında Türkiye Maarif Vakfı okulumuzun açılması ile Kırgızistan'da eğitime verdiğimiz desteği bir kez daha teyit ettik. Gelinen aşamada ortak liselerimizde 400, Bişkek Türk okulumuzda 1200, TÖMER Türkçe kurslarımızda 3 bin 100 öğrencimiz var. Kısa süre önce açılmasına rağmen Türkiye Maarif okulumuzda 1500 öğrenciye ulaştık. Manas Üniversitesinde ise yaklaşık 7 bin genç kardeşimiz yükseköğrenim görüyor. Yani farklı seviyelerde toplamda 13 bini aşkın öğrenciye doğrudan destek sağlıyoruz."Erdoğan, bugüne kadar Türkiye bursları vasıtasıyla binlerce Kırgız öğrenciye Türkiye'de eğitim fırsatı sunduklarını vurgulayarak, "Tüm bu gayretlerimizle Kırgız kardeşlerimizin beşeri, akademik ve kültürel sermayesinin güçlenmesine ciddi katkıda bulunduk. İnsana yaptığımız yatırımların asla boşa gitmediğini ve gitmeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz." değerlendirmesinde bulundu....
15 Temmuz darbe girişiminin 6. yıl dönümünde Türkiye Maarif Vakfı Genel Merkezinde 15 Temmuz paneli düzenlendi. Moderatörlüğünü araştırmacı yazar İhsan Aktaş’ın üstlendiği panelin konukları Avukat Hüseyin Aydın ve gazeteci yazar Nedim Şener’di. Panelin açılış konuşmasını yapan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Vakfın yurt dışındaki FETÖ okullarını devralmasının dışında kendi eğitim kurumlarını da açarak uluslararası eğitimin parçası haline geldiğini söyledi. Akgün; “15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra dünyada birçok ülke FETÖ okullarına yönelik farklı stratejiler geliştirdi. Bazı ülkeler FETÖ iltisaklı okulları devletleştirdi, bazıları kapattı, bazıları da 3. kişilere devretti, bazı ülkeler ise bu okulların Türkiye Maarif Vakfına devrini gerçekleştirdi. Batı dışında kalan ülkelerin yaklaşık olarak dörtte üçünde FETÖ iltisaklı okullara müdahalede bulunuldu.” ifadelerini kullandı. Türkiye Maarif Vakfının, 15 Temmuz’un hemen ardından yurt dışındaki FETÖ iltisaklı okulların devri ile ilgili birçok dosyayı önünde bulduğunu vurgulayan Prof. Dr. Akgün, 6 yıllık süreçte FETÖ iltisaklı okulları devralarak örgüte darbe vurmaya devam ettiklerinin altını çizdi. Prof. Dr. Birol Akgün, konuşmacılara katılımlarından dolayı teşekkür etti. Akgün’ün konuşmasının ardından paneli başlatan İhsan Aktaş, FETÖ’nün gerçek yüzünü Hrant Dink cinayetinde gösterdiğini, 15 Temmuz darbe girişimiyle de artık tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde terör örgütü olduklarını ispatladıklarını aktardı. Yargının 15 Temmuz’dan hemen sonra risk alarak mücadele ettiğini dile getiren Aktaş darbeye gösterilen refleksin yavaş yavaş azaldığını işaret etti. “FETÖ mensupları manipülasyon yapmada oldukça usta” Aktaş’ın söz verdiği gazeteci yazar Nedim Şener, Türkiye Maarif Vakfının FETÖ ile mücadelede etkin ve aktif rol oynayan bir kurum olduğunu, bu nedenle teşekkür ettiğini söyledi. FETÖ ile mücadele henüz bitmemiş olan, üstelik daha sıkı sürdürülmesi gereken bir husus olduğunun altını çizen Şener, “FETÖ, yalan ve iftira üzerine kurulu bir örgüt olması nedeniyle son derece tehlikeli bir yapıya sahip. Türkiye Maarif Vakfı olarak sahada sizler bu durumu daha iyi tecrübe ediyorsunuz. Bundan beş yıl önce söylenemeyecek, yapılamayacak olaylar artık gündeme geldi. FETÖ’cülere mağduriyet kılıfı uyduramayan siyasetçiler, Kanun Hükmünde Kararnameler ve terörle mücadele kanunu üzerinden dünyada PR çalışması yapıyorlar.” dedi. Mücadelenin iç cephesi olduğuna da değinen Şener, “İçeriden bazı isimler üzerinden yargıya mesaj vermeye çalışıyorlar. Demokrasi kılıfıyla terör örgütlerinin savunuculuğunu yapıyorlar. Askeri öğrenciler üzerinden kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. FETÖ’nün yaptığı da budur. Mesela Stockholm’de önemsiz bir dernek kurarak küçük küçük damlalarla bir deniz oluşturacaklarını biliyorlar. Biz maalesef bunu yapamıyoruz.” cümleleriyle gelinen noktada örgütle mücadeledeki problemli alanları ortaya koydu. Örgüt mensuplarının manipülasyon yapmada usta olduklarını dile getiren Nedim Şener, “En az onlar kadar uyanık olmalıyız. Darbe girişiminden bugüne kendi kendime soruyorum, FETÖ ile ilgili bir şey yapmadıysam o günü boş geçirmiş sayıyorum. Üzerinde güneşin batmadığı bir terör örgütünden bahsediyoruz. Her gün özellikle Türkiye ile uğraşıyorlar. Aynı yalanı günlerce tekrarlıyorlar. Her kılığa giriyorlar ve algı çalışmaları yapıyorlar.” diyerek FETÖ’nün Türkiye ile mücadelesini manipülatif eylemler ve söylemler üzerinden sürdürdüğüne temas etti. FETÖ ile mücadelede en önemli vazifenin din adamlarına ve Diyanet İşleri Başkanlığına düştüğünün altını çizen Şener, sözlerini şöyle tamamladı: “FETÖ ile mücadele konusunda neler yapmalıyız, diye düşünmemiz lazım. FETÖ ve benzeri örgütler varlıklarını uluslararası destekle ve içeride bazı siyasi yapılanmaların omuz vermesiyle sürdürüyor. Dolayısıyla kendisini bu topraklara ait hisseden herkese FETÖ ile mücadelede önemli görevler düşüyor.” “FETÖ’yle mücadelenin uzun vadeli çözümü eğitim” Nedim Şener’in sonrasında konuşan Avukat Hüseyin Aydın da FETÖ meselesinin, uzun yıllar tıpkı devletin bir kısım kurumlarının olmadığı gibi yargının da kadrajında olmadığını vurguladı. Yargının bu yapıyı suç örgütü olarak görmesinin yakın zamana tekabül ettiğini anlatan Aydın, “Neden gerekli refleksi gösteremedi? Bunu anlamak için öncelikle örgütü ve hangi yıllarda devlet içerisinde örgütlendiğini anlamak lazım. 60 darbesinden sonra siyasetçilerin etkinliği sınırlandı. Yargı bürokrasisi devleti yöneten esas unsurlardı. Örgüt de bu strateji üzerinden kurguladı kendini. Bu stratejinin diğer önemli ayağı TSK’ydı. Orada da 1980’lerde örgütlenmeye başladılar. 1986’da askeri lisedeki yapılanmaları deşifre oldu.” diyerek, FETÖ’nün devlet içerisine sızmasının 50 yıllık hikayesinin olduğunu söyledi. 15 Temmuz’dan önce FETÖ ile mücadelenin Tayyip Erdoğan’la örgüt arasında olduğunun zannedildiğini vurgulayan Aydın, “FETÖ ile mücadelede yargıyla birlikte başka yöntemler bulmak zorundayız. Bu ülkenin gençleri bilerek devlete düşman haline getiriliyor. Bilerek ya da bilmeyerek başka devletin hizmetçisine dönüşüyorlar. Buna engel olmamız gerekiyor. İnsanlar nasıl mankurtlaştırılıyor, diye baktığımızda ‘yanılmaz’ bir liderlik konseptiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu konsepti yıkmadan örgütü bitirmek mümkün değil.” ifadeleriyle mücadelenin siyasi, hukuki ve sosyolojik sacayakları olduğuna atıfta bulundu. 15 Temmuz’dan geriye dönüşü, kanser hastalığına 6. evrede yakalanmış ve artık kurtulması mümkün görünmeyen birinin kurtulmasına benzeten Aydın, “Ama bu bünye benzer bir hastalığı artık kaldırmaz. 16 Temmuz’da millet devletini kurtardı. Millet devletten artık böyle bir olayla karşı karşıya kalmaması için adımlar atmasını bekler. 16 Temmuz sabahında bürokrasi ele geçirilse bile millet karşısında durulduğu takdirde başarılı olunamayacağı net şekilde görüldü. Eğer 15 Temmuz’da elde edemedikleri başarıyı siyasetle elde ederlerse bu mücadelenin bir anlamı kalmaz.” dedi. Örgütle mücadelenin uzun vadeli yolunun eğitim olduğuna dikkati çeken Aydın, FETÖ’nün fırsatı tekrar ele geçirmesinin ülkenin sonu olacağını, mücadele adına konsensüs oluştuğunu ve bu konuda daha hassas olunması gerektiğini söyleyerek sözlerini tamamladı. Soru cevap bölümünün ardından panel sona erdi. ...
2017’den bu yana Kosova’nın Priştine ve Prizren şehirlerinde eğitim öğretim faaliyetlerini sürdüren Türkiye Maarif Vakfı ile YEE arasında iş birliği anlaşması imzalandı. Türkiye’nin kamu diplomasisi alanında çalışmalarını sürdüren kurumlarının birlikte hareket etmesiyle; insan kaynağının verimli kullanılması, sahadaki çalışmaların daha kaliteli hale gelmesini ve faaliyetlerden daha hızlı sonuç alınması hedefleniyor. Kosova’daki Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri Koordinatörü Mehmet Ülker, konuyla ilgili değerlendirmesinde, bu iş birliği anlaşmasının her iki kurumun enerji ve imkanlarını daha sistematik biçimde birleştirme fırsatı sunduğunu söyledi. Türkiye Maarif Vakfı Kosova Temsilcisi Oğuz Hamza Yılmaz da anlaşmanın önemine işaret ederek şunları kaydetti: “2016’da evrensel bir eğitim markası olma iddiasıyla yola çıkan Türkiye Maarif Vakfı, bugün dünyanın birçok noktasında eğitim faaliyetlerini başarıyla sürdürüyor. Bu müstesna başarının Kosova ayağında bizlerle olan öğretmen ve öğrencilerimiz, imza altına alınan iş birliği anlaşmasıyla Yunus Emre Enstitüsünün sunduğu olanaklardan daha etkin bir şekilde faydalanma imkânı bulacak.” İmza töreni sonrasında Kosovalı Türk ses sanatçısı Ebru Jılta, Türkçe ve Arnavutça şarkılardan oluşan gitar eşliğinde solo performans sergiledi....
Dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdiği faaliyetlerle, eğitim alanında Türkiye’nin dünyaya açılan penceresi olan Türkiye Maarif Vakfının 12. Ülke Temsilcileri İstişare Toplantısı başladı. Genel Merkez binasında 3 gün boyunca devam edecek olan programın açılış konuşmasını, Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün yaptı. Sözlerine Türkiye Maarif Vakfının misyonuna vurgu yaparak başlayan Akgün, “Misyonumuzu her fırsatta dile getirmekteki maksadımız, yolumuzu, görevimizi, amacımızı, kimliğimizi tekrar ve tekrar hatırlamak ve hatırlatmaktır. Rehberlerimizin Anadolu irfan geleneğinin öncüleri olan Hoca Ahmet Yesevi, Mevlâna Celaleddin-i Rûmî, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Sarı Saltuk ve Hacı Bayram-ı Veli gibi gönül dostları olduğunu unutmamalıyız.” ifadelerini kullandı. Türkiye Maarif Vakfının kuruluşundaki en önemli saikleri 5 maddede sıralayan Prof. Dr. Akgün, Vakfın Türkiye’nin “yeniden büyük devlet olma” iddiasıyla, uluslararası sistemin yapısında meydana gelen değişim ve dönüşüme bağlı olarak geleneksel diplomasinin kamu diplomasisiyle desteklenme gereksiniminin bir sonucu olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Birol Akgün, Türkiye Maarif Vakfının Türkiye’nin geniş küresel vizyonunun önemli sac ayaklarından birisi olan “Türkiye’nin eğitimde uluslararasılaşma politikasına” katkı sunduğunu dile getirdi. Akgün ayrıca Vakfın; FETÖ, PKK, DEAŞ gibi Türkiye’nin ve insanlığın başına bela olan ve gelecek nesilleri zehirleyen terör örgütlerine ve küresel ölçekte ise ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamofobi, Türkofobi, ayrımcılık, şiddet ve kültürel değerlerdeki yozlaşmalara karşı “eğitim yoluyla mücadele etmek” için kurulduğuna atıfta bulunarak Türkiye’nin dünya barışına katkı sunma girişimlerini desteklemek amacına hizmet ettiğini aktardı. “Vakfın en önemli özelliği kendini sürekli yenileme, tazeleme ve geliştirme” Birol Akgün, Türkiye Maarif Vakfının en önemli özelliğinin kendini sürekli yenileme, tazeleme ve geliştirme kabiliyeti olduğuna işaret etti ve “Yeni bir ülkede faaliyetlere başlarken, yeni görevlendirmeler yaparken, yeni stratejik hedefler belirlerken hep bu kabiliyetimizden istifade ettik.” dedi. Vakfın 2020-2023 dönemini kapsayan İkinci Stratejik Planı’nın kalite odaklılık temelinde hazırlandığına değinen Prof. Dr. Akgün; kurum kültürü ve kalitenin geliştirilmesi stratejisiyle uluslararası standartlara sahip yetkin ve güvenilir bir kurum olmayı amaçladıklarını söyledi. Finansal yeterliliğin sağlanması stratejisine özellikle temas eden Akgün, finansal yeterliliğin önemine şu cümlelerle temas etti: “Okul gelir-gider dengesinin sağlanması, fayda-maliyet analizlerinin yapılması, norm kadro çalışmalarına riayet edilmesi, doğru fiyat politikası ile eğitim ücretlerinin gözden geçirilmesi konularında dikkatli olmanızı bekliyoruz. Yine finansal yeterlilik çalışmaları çerçevesinde, ülke temsilcilerimizin kendi gelirlerinin en az %5’ini kaynak geliştirerek sağlamalarını beklediğimizi de hatırlatmak istiyorum.” “Temsilcilerin ve eğitimcilerin eğitim alanındaki gelişimleri büyük önem taşıyor” İnsan kaynağının güçlendirilmesi stratejisine de özellikle değinen Akgün, söz konusu stratejinin ulusal ve uluslararası standartlarda nitelikli istihdamı sağlamaya yönelik süreçleri içerdiğini vurgulayarak; Vakfın ana misyonunun eğitim faaliyeti olduğunu, temsilcilerin ve eğitimcilerin bu alanda kendilerini geliştirmeleri ve eğitimin ortak dilini kullanmalarının büyük önem taşıdığını vurguladı. Prof. Dr. Akgün, Türkiye Maarif Vakfının Anadolu, İstanbul, Atatürk ve Sakarya gibi açık öğretim ve uzaktan eğitim fakülteleri olan üniversitelerin rektörlükleriyle Vakıf personelinin ve hatta ülkelerdeki yerel personelin uzaktan eğitim yoluyla lisansüstü eğitim programlarından istifade edebilmesi için görüşmeler gerçekleştirdiğinin altını çizdi ve “Yurtdışında görev yaparken eşzamanlı olarak uzaktan eğitim imkanıyla lisansüstü eğitim de yapabileceksiniz. Ayrıca, yine bu üniversitelerimizle gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, daha önce Marmara Üniversitesi’yle yapmış olduğumuz iş birliği sonucu açılmasında ciddi katkımız olan ‘Uluslararası ve karşılaştırmalı eğitim YL programı’ gibi, yine ihtiyaç gördüğümüz alanlarda online/uzaktan lisansüstü eğitim programları da açtırabileceğiz. Bu girişimlerimiz aynı zamanda Eğitimde uluslararası bir marka olunması stratejimizi de desteklemektedir. Şimdiden hayırlı olsun.” ifadeleriyle Türkiye Maarif Vakfının personelinin gelişimi için yaptığı çalışmaları dile getirdi. “Dünyanın her yerinde işleyen dinamik bir kurum haline geldik” Prof. Dr. Akgün, son olarak Türkiye Maarif Vakfının TBMM tarafından kabul edilen 6721 sayılı kanunla kendisine tevdi edilen yetki ve sorunlulukları kurulduğu ilk günden bugüne aksatmadan, sürekli artan bir ivmeyle yerine getirdiğine işaret etti ve Türkiye’yi uluslararası örgün ve yaygın eğitim alanında temsil etmenin bilinciyle ve gururuyla, dünyanın her yerinde işleyen dinamik bir kurum haline geldiklerini söyledi. Akgün, “Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere devletimizin her kademesinden destek gördük. Vakfımızın en üst karar alma, yürütme ve denetleme organlarından Genel Merkezdeki birimlerine, yurtdışındaki ülke temsilciliklerinden okullarımızdaki öğretmenlerimize kadar, Türk ve yerel 8 bini aşkın çalışanıyla Türkiye’nin uluslararası eğitimdeki yüz akı olduk. Bu başarı hepimizin başarısıdır. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” diyerek konuşmasını tamamladı. Türkiye Maarif Vakfının 12. Ülke Temsilcileri Toplantısı; yapılacak sunumlar, değerlendirmeler ve yuvarlak masa toplantılarıyla 7 Temmuz Perşembe gününe kadar devam edecek....
Güney Asya ülkelerinden Afganistan’da konuşulan yabancı diller arasında Türkçe, önemli bir yerde duruyor. Afganistan ve Türkiye dostluğunun gün geçtikçe perçinlenmesiyle Türkçenin yabancı dil olarak öğrenimi daha da yaygınlaşıyor. Afganistan’da 27 eğitim kurumunda 6200 öğrenciyle eğitim öğretim faaliyetlerini sürdüren Afgan-Türk Maarif Okulları, normal eğitimin yanında Türkçe eğitimine de önem vererek, çeşitli etkinlik ve kulüp faaliyetleriyle Türkçe öğreniminin yaygınlaşmasını sağlıyor. Bu kapsamda Afgan-Türk Maarif Okullarında çalışan yaklaşık 50 öğretmen ve asistan için Türkçe hizmet içi eğitim çalıştayı düzenlendi. Vakfın Ülke Temsilcisi Salih Sağır ile Türkiye Maarif Vakfı Türkçe ve Yabancı Diller Daire Başkanı Prof. Dr. İbrahim Gültekin’in katılımıyla gerçekleşen programda, Türkçenin yurtdışında öğretimi ve öğrenimi ile ilgili mevcut uygulamalar, sorunlar ve çözüm önerileri üzerinde duruldu. Prof. Dr. İbrahim Gültekin, Türkçenin sevilen bir dil olarak tüm dünyada hızlı bir şekilde ilerlediğini belirterek; gelişimin teknik, sosyal, dil ve sanat alanında birlikte olacağını kaydetti. ...
Türkiye Maarif Vakfının Kosova’nın Priştine şehrinde faaliyetlerini sürdüren okullarında, ortaokul ve lise öğrencileri bilim şenliği düzenledi. Biyolojiden fiziğe, kimyadan matematiğe, sanattan spora çeşitli bilim dallarında sunulan projeler, ziyaretçiler tarafından ilgiyle karşılandı. Priştine Yunus Emre Enstitüsü de bilim fuarında okçuluk ve ebru sanatı etkinlikleri ile yer aldı. Priştine Okul Müdürü Zafer Çınar konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Eğitim çalışmalarında bizleri destekleyen velilerimizin ilgisi mükemmel, birbirinden ilgi çekici, birçok bilimsel deney ve projenin yer aldığı harika bir bilim fuarı düzenliyoruz. Bilim fuarını önümüzdeki aylarda Priştine kent merkezinde halka açık olarak gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı. Türkiye Maarif Vakfı okulları Kosova’da Priştine ve Prizren olmak üzere iki ayrı şehirde eğitim faaliyetlerini uluslararası standartlarda sürdürmeye devam ediyor. ...
Batı Avrupa ülkelerinden Belçika’da 2020’den bu yana faaliyetlerini sürdüren Türkiye Maarif Vakfı, 2021-2022 eğitim öğretim yılı döneminin kapanışı için program düzenledi. Anvers Başkonsolosu Batu Kesmen, Vakfın Gent kentindeki ofisinde yapılan programda öğrencilere başarı sertifikalarını verdi. Kesmen, Türkiye Maarif Vakfının Belçika’nın Flaman bölgesinde son dönemde artan Türkçe ve Türk kültürü ihtiyacını karşılamaya yönelik faaliyetlerde bulunduğunu söyledi. Türkiye Maarif Vakfının, özellikle Gent gibi Türk nüfusunun yoğun bulunduğu bir bölgede kuruluşundan itibaren çalışmalarını kararlılıkla devam ettirdiğini ifade eden Kesmen, büyük başarılara imza atıldığını vurguladı. Vakfın Belçika Temsilcisi Zeynep Bilgin Eraslan da yaptığı açıklamada, üç yıla yakın süredir başkent Brüksel ve Gent’te ofislerinin bulunduğunu söyledi. Gent’te iki yıldır faaliyet gösterdiklerini belirten Eraslan, ilk defa mezuniyet töreni düzenlediklerini dile getirdi. Bundan sonraki yıllarda yaz dönemini de değerlendirmek istediklerini ifade eden Eraslan, Brüksel’de bu yaz okul açacaklarını belirtti. Eraslan, şunları aktardı: “Asıl amacımız çocukların akademik başarılarına katkı sunmak. Eğitim merkezlerimizdeki uzman kadromuzla takviye dersler veriyoruz. Okullarda da öğretmenlik yapan profesyonel bir ekiple çalışıyoruz. Çocuğun eksiğini görüp müdahale ediyorlar. Zaten çocukların başarılarını çok kısa sürede görüyoruz, sonuçları alıyoruz.” Zeynep Bilgin Eraslan, ayrıca Belçika’nın farklı şehirlerinde de faaliyet göstermeyi hedeflediklerini kaydetti. Türkiye Maarif Vakfı, yaşları 6 ila 18 olan çocukların dil gelişimlerini de destekliyor. Vakfın eğitim merkezinde başta Türkçe olmak üzere, İngilizce, Flamanca ve Fransızca dersler veriliyor. ...