Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan temasları kapsamından Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi'ni ziyaret etti.Burada konuşan Erdoğan, ata yurdu Kırgız Cumhuriyeti'nde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.Türkiye-Kırgızistan işbirliğinin sürekliliğinin en önemli güvencesinin, eğitim öğretim alanındaki projeler olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:"Türkiye olarak Kırgız gençlerinin daha aydınlık bir gelecek kurmalarına destek olmak amacıyla eğitim öğretim sahasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede Kırgızistan'ın bağımsızlığının hemen ardından 1992 yılında imzaladığımız Eğitim Anlaşması kapsamında ortak okulumuz Türk Kırgız Anadolu Lisesi ve Anadolu Kız Meslek Lisesini eğitime açtık. 1995 yılında ise Manas Üniversitemizin temellerini attık. 2022 yılında Türkiye Maarif Vakfı okulumuzun açılması ile Kırgızistan'da eğitime verdiğimiz desteği bir kez daha teyit ettik. Gelinen aşamada ortak liselerimizde 400, Bişkek Türk okulumuzda 1200, TÖMER Türkçe kurslarımızda 3 bin 100 öğrencimiz var. Kısa süre önce açılmasına rağmen Türkiye Maarif okulumuzda 1500 öğrenciye ulaştık. Manas Üniversitesinde ise yaklaşık 7 bin genç kardeşimiz yükseköğrenim görüyor. Yani farklı seviyelerde toplamda 13 bini aşkın öğrenciye doğrudan destek sağlıyoruz."Erdoğan, bugüne kadar Türkiye bursları vasıtasıyla binlerce Kırgız öğrenciye Türkiye'de eğitim fırsatı sunduklarını vurgulayarak, "Tüm bu gayretlerimizle Kırgız kardeşlerimizin beşeri, akademik ve kültürel sermayesinin güçlenmesine ciddi katkıda bulunduk. İnsana yaptığımız yatırımların asla boşa gitmediğini ve gitmeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz." değerlendirmesinde bulundu....
“AKIL, NAKİL, SEZGİ BİRLİKTELİĞİ EĞİTİMİN TEMELİDİR” Türkiye Maarif Vakfı’nın “Eğitime Değer” sloganını merkeze alarak düzenlediği “6. Ülke Direktörleri İstişare Toplantısı” kapsamında gerçekleştirilen Maarif Söyleşilerinin konuğu Prof. Dr. İsmail Kara hocamızdı. Prof. İsmail Kara tüm ülke direktörlerimiz ve Merkez çalışanlarımızın hazır bulunduğu toplantıda “Maarif Kavramı Çerçevesinde Türk Eğitim Düşüncesi” konulu bir sunum gerçekleştirdi. “Maarif bizim için en önemli mesele midir veya neden önemli meseledir” sorularını sorarak konuşmasına başlayan İsmail Hoca; Türkiye’nin Osmanlı’dan beri eğitim meseleleriyle meşgul olduğunu ve uzun yıllar daha bu mesele ile meşgul olacağını söyledi. Eğitim ve maarif telakkilerinde sorunlar olduğunu, eğitim almanın, diploma sahibi olmanın her zaman maarif sahibi olmak anlamına gelmediğini, 1981 yılında aynı hastane odasında yattıkları üç yıllık ilk okul mezunu PTT müvezzii Vanlı Hüseyin amca ile ilgili bir hatırası üzerinden anlattı. Prof. İsmail Kara; “Hüseyin amca benden daha az kitap okumuştu, sahip olduğum diplomalar da onda yoktu, ama hem ülke meseleleri hakkında hem de maddi manevi aşk hakkında birikim ve derinliği benden çok fazlaydı. Ben soruyorum o cevap veriyordu. İlginç ve çok tutarlı yorumlar yapıyor, bilgiler veriyordu. Tahsili olmayan tecrübe sahibi bu Anadolu insanın yorum açısından tahsil yapan bir kimseden daha üst bir seviyede olmasının sebebi neydi?” dedi. Eski dönem eğitim kurumları ile yeni dönem eğitim kurumlarının bir karşılaştırmasını yapan İsmail hoca, esas sorunun yeni eğitim tasavvurunun eski eğitim tasavvurunu içinde barındırmaması olduğunu ifade etti. “Cumhuriyetin ilk yıllarında ve daha öncesinde şehrin merkezinde cami/mabet, onun etrafında da medrese, mektep ve tekke bulunurdu. Ve eğitim bu kurumlar tarafından bir bütün olarak verilirdi. Cami sadece yaygın değil, örgün bir eğitim merkeziydi. Medrese, mektep, tekke de bu bütünün küçük bir parçasıydı. Bu kurumlardan herkes payına düşeni alırdı. Bu sistemde modern eğitim sisteminde bulunmayan bir kademelendirme sistemi vardı ve bu sistem sayesinde tüm toplum eğitim ve kültür sahibi oluyordu. 1924 sonrasının eğitim sisteminde bir kademelendirme sistemi tümüyle unutulmuş” diyen Prof. Kara; modern eğitim sisteminin bir diğer temel sorununun mevcut sistemde bir kademelendirmenin bulunmayışı olduğunu ve pek çok sorunun da buradan kaynaklandığını ifade etti. Eski sistemde bulunan kategorilerin mimarisinden müfredat ve uygulamaya kadar bir karakterinin, bir anlamının ve bu anlamın pedagojik ve toplumsal bir karşılığının bulunduğunu; örneğin cami, hem mimarisi hem de eğitim içeriği ile dışa açık olduğu halde medreseler de hem mimarisi ile hem de müfredatı ile içeriye açık bir özellik arz ettiğini söyleyen İsmail Kara hoca, modern eğitim sistemindeki tek tipliliğin toplumda uzlaşma ve çok kültürlülük bilincini zayıflattığına vurgu yaptı. Konuşmasında 1924 öncesi eğitim sistemleri hakkında da bilgi veren Kara; Hicri 2. Asırda İslami ilimlerin teşekkül ettiğini ancak buna rağmen İslami ilimler ve İslami olmayan ilimler ayırımın bulunmadığını, tabii ilimlerin, felsefenin, kelamın bu ilimlerin bir parçası olduğunu, 11. ve 12. asırlarda bu ilimlerin birbirinden uzaklaşıp birbirine karşı duruma geldiğini, Nizamiye Medreseleri ile bu ayrımın derinleştiğini, Osmanlı Devletinin oluşumu ile birlikte birbirinden ayrılan bu ilim dallarının üst bir dil ile, her ilim dalı kendi istiklalini koruyarak nasıl bir araya getirileceğinin çalışmasının başladığını ve sonrasında yeni bir sistemin ortaya çıktığını, bu sistemin genel çerçevesinin Davut el-Kayseri tarafından çizildiğini, kendi adıyla anılan medreselerde uygulamaya konulduğunu; bu sistemde, akıl, nakil ve sezginin birlikte ele alındığını ve 1924 yılına kadar da bu çerçevede yürüdüğünü, 1924 sonrasında, nakil ve sezginin eğitim sisteminden dışlandığını, eğitimdeki temel bir sorunun da modern eğitim sisteminde nakil ve sezginin bulunmayışı olduğunu söyledi. “Türkiye eğitimde arayışlarını kaybetmiştir. Tarihi tecrübelerin günümüzdeki yeri ne olacaktır?” diyen Prof. İsmail Kara; “Bu tecrübe bir fırsat ve kapı olarak değerlendirilebilir mi? Yeni Davut el-Kayseriler yetiştirmeye gerek yok ama onun tecrübesinden yola çıkarak, ‘akıl, nakil ve sezginin birlikte var olabileceği bir eğitim sistemi kurabilir miyiz?’ sorusu günümüz Türkiye’sinin en aktüel sorusudur.” dedi. ...
Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü’ne bağlı Basın Hayatı dergisinin 51. sayısı kapak konusu Türkiye Maarif Vakfı oldu. Basın İlan Kurumu tarafından 3 aylık periyotta basılan ve yurt genelinde dağıtılan Basın Hayatı Dergisi’nde Türkiye Maarif Vakfı kapak konusu olarak ele alındı. Altan Aydın’ın kaleme aldığı kapak konusunda Türkiye Maarif Vakfı’nın dünyada yürüttüğü faaliyetleri "Türkiye'nin Dünya'ya açılan kapısı: Türkiye Maarif Vakfı" başlığı ile yer verdi. Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Yakup Karaca Basın Hayatı Dergisinin önsözünde, Türkiye’nin dünyaya çevrilen yüzü olarak, Anadolu coğrafyasının kültür, bilgi ve eğitim birikimi ile tecrübesini dünyanın çeşitli ülkelerinde ve farklı noktalarında yaşayan insanlarla paylaşmada adeta bir köprü görevi üstlenen ve ülkemizi doğru bir şekilde dünya devletlerine tanıtmada önemli görev üstlenen Türkiye Maarif Vakfı’nı yeni yılın ilk sayısında kapak konusu yaptıklarını belirtti. Vakıf Başkanımız Prof. Dr. Birol Akgün ile yaptığı röportaj ve infografiklerin bulunduğu makalenin girişinde Türkiye Maarif Vakfı ile ilgili şu ifadelere yer veridi: “Kamu diplomasisinde eğitim ve medya, toplumların ve devletlerin birbirini daha yakından tanımalarına yardımcı olmakta ve ülkemizi dünya siyasetinde etkin bir güç konumuna getirmektedir. Özellikle Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olan “Türkiye Maarif Vakfı” Anadolu coğrafyasının kültür, bilgi ve eğitim tecrübesini dünyanın çeşitli ülkelerinde ve farklı noktalarında yaşayan insanlarla paylaşmakta adeta bir köprü görevi üstlenmektedir.” Yazının devamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. https://www.bik.gov.tr/basin-hayati-51/ ...
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile iltisaklı okullarının yönetiminin Türkiye Maarif Vakfına devrine ilişkin Afganistan İslam Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Eğitim Bakanlarınca imzalanan anlaşmaya istinaden, Celalabad kentindeki iki okul Afganistan Eğitim Bakanlığı yetkililerince Türkiye Maarif Vakfına başlatılan devir işlemleri tamamlandı. Afganistan Eğitim Bakanlığı Müşaviri Necibullah Kamuran, okulun devir teslim töreninde, Afganistan ile Türkiye eğitim bakanlıkları arasında yapılan anlaşma gereği ve Bakanlar Kurulunun onayı sonucu Afganistan'daki FETÖ okullarının 7'sini Türkiye Maarif Vakfına devrettiklerini ve geri kalan okulları da devredeceklerini söyledi. Anlaşmanın iki ülkenin yararına olduğunu ifade eden Kamuran, devralınan okulların kalitesinin artırıldığını ve yeni alınacakların da artırılacağını belirtti. Türkiye Maarif Vakfı ülke direktörü Şakir Voyvot ise Celalabat Momin Erkek Lisesinin Türkiye Maarif Vakfına devredilmesiyle 7 okulun devir işlemi tamamlanmış olduğunu belirterek, okulların kendilerine devrinden sonra bölge halkı tarafından çok büyük bir teveccühle karşılandığını ifade etti. Voyvot, “Afganistan’ın kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına her bölgesinde Türkiye Maarif Vakfı olarak Afganistan eğitim sistemine katkı sağlamak için çalışıyoruz. Afganistan İslam Cumhuriyeti yetkilileri ile sıkı bir iş birliği içerisindeyiz. Kalan okulların devrinin de en kısa süre içerisinde tamamlanmasını niyaz ediyoruz.” diye konuştu. Konuşmanın ardından okulların yeni personeli dualar eşliğinde görevine başladı. Anlaşma 2018'de imzalanmıştı Bu kapsamda, Afganistan'ın Herat, Mezar-ı Şerif, Nangarhar ve Cüzcan vilayetlerindeki 7 okulun devri tamamlandı. İlerleyen günlerde Kabil ve Kandahar'da bulunan 5 okulun daha TMV'ye devredilmesi planlanıyor. İki ülkenin eğitim bakanlarınca 26 Şubat 2018'de FETÖ okullarının devriyle ilgili anlaşma imzalanmıştı. ...
Türkiye Maarif Vakfı Genel Merkezinde 5 gün boyunca devam edecek olan “6. Ülke Direktörleri İstişare Toplantısı” yapıldı. Dünyanın dört bir yanından gelen Ülke Direktörlerimizle gerçekleştirilen İstişare Toplantılarımızın 6.sı bugün itibariyle Vakıf Genel Merkezimizde başladı. Türkiye Maarif Vakfının vizyon ve misyonunu anlatan yeni tanıtım filmi gösteriminin yapıldığı toplantı, TİKA Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Birol Çetin, Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, Vakıf Mütevelli Heyet ve Yönetim Kurulu Üyelerinin katılımıyla gerçekleşti. Önemli bir misyonla kurulan Türkiye Maarif Vakfı’nın ortak hafızayı oluşturmak ve ortak aklın ışığında faaliyetlerine yön vermek amacıyla her üç ayda bir istişare toplantıları düzenlendiğini hatırlatan Vakıf Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, yaptığı açılış konuşmasında şöyle konuştu: “Kültürel diplomasi misyonumuzu icra ederken bizim örneklerimiz ve rehberlerimiz “Anadolu İrfan geleneğinin” öncüleri olan Hoca Ahmet Yesevi, Mevlâna Celaleddin-i Rûmî, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram-ı Veli ve diğer gönül dostlarıdır. Vakfımızın ambleminde de temsil edilen Anadolu Kilimi motifi bizim için esasen bu sevgiye ve dayanışmaya dayalı kuşatıcı medeniyet anlayışımızın sembolleşmiş şeklini ifade etmektedir. Dünyanın farklı bölgelerinde görev yapan vakıf mensuplarımızın attığı her adımda, üstlendiği her görevde bu sevgi medeniyetimizin temsilcisi olarak hareket etme sorumluluğu vardır. Maarif Ereni olmak bir ciddi iddiadır ve “İnsan olana dava gerektir” anlayışıyla hareket etmeliyiz. Geleneğimize dayalı uhuvvet yani “sevgi, saygı ve fedakârlık” bizim temel düsturumuz olmalıdır. Bu anlamda, Türkiye Maarif Vakfı bin yıldır Anadolu’da farklı kültürleri bir arada yaşatan tecrübemizi, birikimimizi, inancımızı, irfanımızı ve bilgeliğimizi tüm dünyaya taşıyarak Türkiye’nin itibarı ve dünyanın iyiliği için çalışmaktadır.” Maarif Vakfı’nın misyonu ve faaliyetleri esasen Birleşmiş Milletler’in kuruluş tüzüğünde ifade edilen tüm dünyada kalıcı barışını korumak ve 2030 Vizyon belgesinde deklare edilen “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Kaliteli Eğitim” hedefleriyle de son derece uyumlu olduğuna dikkat çeken Akgün, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Okul çağına gelen her çocuğun kaliteli ve nitelikli eğitim fırsatına kavuşması ancak bu imkanların oluşturulmasına bağlıdır. Türkiye Maarif Vakfı olarak okul açtığımız pek çok ülkede eğitim kadromuz ve temin ettiğimiz ders araç ve gereçleriyle kaliteli ve nitelikli eğitim hizmeti sunmakta, iyi insanlar yetiştirerek milletimiz ve diğer milletler arasındaki dostluk bağlarını güçlendirerek dünya barışına da hizmet etmekteyiz. Dünyanın bu sese ve nefese ihtiyacı olduğunun bilincindeyiz. DEAŞ, FETÖ ve PKK gibi ülkemizin ve insanlığın başına bela olan, ruhları karartan ve gelecek nesilleri zehirleyen terör örgütlerine karşı en iyi mücadele, eğitim yoluyla toplumlarımızdaki iyi insanların sayısını artırmaktır.” “HER KONUDA DESTEK VERMEYE HAZIRIZ” Ardından TİKA Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Birol Çetin, TİKA olarak 26 senedir faaliyet yürüttüklerini belirterek, şu anda 59 ülkede 61 tane ofisleri olduğunu söyledi. TİKA olarak yıllık ortalama 2 bine yakın proje gerçekleştirdiklerini ifade eden Çetin şöyle devam etti: “Bu projelerin büyük bir kısmı eğitim. Bunun yanında temel alt yapı ile sağlık projelerimiz var. Ama eğitim çok önemli, TİKA olarak geri kalmış ülkelerde yaptığımız modern okullarımız var. Öncesinde gerçekten çok kötü şartları olan okullarda her gün hasta olan öğrenciler gördük. Kapatılması gereken ve çok kötü koşulları olan okullar gördük. Biz TİKA olarak elimizden geldiğince bu okulların alt yapısına destek veriyoruz. Sahada ofisimizin olduğu ülkelerde Türkiye Maarif Vakfına her konuda destek vermeye hazırız. Birçok ülkede Maarif Vakfı faaliyetlerini destekliyoruz. Bizim de önemsediğimiz eğitim alanında çok iyi çalışmalar yürütülüyor.” şeklinde konuştu. “KALBİ ÜLKEMİZ İÇİN ATAN İNSANLAR İÇİN…” Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek ise yaptığı konuşmasında, “medeniyetimizin, kültürümüzün kalbi İstanbul’da, İstanbul’un eğitim, kültür ve sağlık anlamındaki başkenti olarak kabul edilebilecek Üsküdar’ın böylesine bir toplantıya ev sahipliği yapmasından büyük bir memnuniyet duymaktayız” dedi. Türkiye Maarif Vakfı’nın dünyada yaptıklarını gördüklerinde Türkiye’nin sadece Türkiye’den ibaret olmadığını bir kez daha gördüklerini ifade eden Demiryürek, “780 bin kilometre kare vatan toprağımız var. Ama bunun dışında bizim gönül coğrafyamız ve umut coğrafyamız var. Dünyanın farklı ülkelerinde Türkiye’yi umut olarak gören kendisine alternatif vatan olarak gören ve Türkiye’yi gerektiğinde sığınılabilecek vatan olarak gören milyonlarca insan var. Dünyada bizim dışımızda kalbi ülkemiz için atan milyonlarca insan var. Türkiye Maarif Vakfı’nın misyonunun da bu çerçevede olduğunu görüyoruz.” diye konuştu. ...
Türkiye Maarif Vakfı ile Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) arasında, ulusal ve uluslararası projeler ile sosyal ve kültürel çalışmalar gerçekleştirilmesi, eğitim ve ticari çalışmalara destek olunması, tecrübe ve bilgi paylaşımında bulunulması amacıyla iş birliği protokolü imzalandı. MUSİAD genel merkezinde gerçekleştirilen toplantıda Türkiye Maarif Vakfı ile MÜSİAD’ın birbirlerinin faaliyetlerini mümkün olduğu ölçüde desteklemesi, her iki kurumun ortaklaşa yurt içi ve yurt dışında her türlü bilimsel, akademik, sosyal ve kültürel çalışmalara imza atması, ulusal ve uluslararası projeler ve dostluklar geliştirilmesi amacıyla faaliyet gerçekleştirilmesi gibi konulara ilişkin iş birliği anlaşmasına gidildi. İş birliği protokolü Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün ve MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan’ın katılımı ile imzalandı. Programda konuşma yapan Başkan Akgün, Türkiye Maarif Vakfı ile MÜSİAD arasında imzalanan iş birliği protokolünün nitelikli eğitimin, entelektüel birikimin, sosyal, kültürel ve ticari çalışmaların gelişmesine katkıda bulunacağını ifade etti. 52 ülkede temsilcisi bulunan Türkiye Maarif Vakfı'nın, 95 ülkede eğitim faaliyetleri için resmi temas sağladığını aktaran Akgün: "34 ülkede anaokulundan üniversiteye dek 267 okulda 28 bini aşkın öğrenciyle eğitim-öğretim faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bugün kökleri Anadolu'nun Ahilik bilinci ile derinleşen, eğitime ve insan gücüne daha fazla yatırım yapılması için çalışan MÜSİAD ile imzaladığımız iş birliği protokolünün, iki kurumun dünya çapında yürüttüğü faaliyetlere olumlu katkı sağlayacağını ümit ediyor ve bu açıdan son derece önemsiyoruz." yorumunu yaptı. MÜSİAD Başkanı Kaan ise, Anadolu mayasıyla yetişen gençlerin, daha iyi bir dünyaya öncülük edebileceğini kaydederek, "Atalarımızdan miras aldığımız kadim kültürü tüm dünyaya yaymak amacıyla MÜSİAD olarak yılmadan ve inançla çalışacağız" ifadesini kullandı. Gençleri, kıymetli birer maden gibi işleyeceklerini ve parıldamalarını sağlayacaklarını belirten Kaan, "Donanımlı ve başarılı vatandaşlar olarak, ülkemizi tüm dünyada parlatacak olan da gençlerimizdir. MÜSİAD olarak, kurulduğumuz günden bu yana, her fırsatta eğitimin önemini vurguladık. Bugün dünyaca tanınan, önemli başarılara imza atan mühendislerimiz, doktorlarımız, bilim insanlarımız var. Biliyoruz ki bu ülkenin mayası, nicelerini yetiştirecek güce sahip. Biz her adımımızı, bu inançla atıyoruz. Türkiye'mize, gençlerimize, pırıl pırıl çocuklarımıza çok güveniyoruz." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye Maarif Vakfı gibi Türkiye'nin dünyadaki prestijinin artmasında ve Türk dili ve kültürünün yurt dışında yayılmasında büyük rol oynayan güzide bir kuruluşla yaptıkları anlaşmadan dolayı duyduğu mutluluğu dile getiren Kaan, MÜSİAD'ın 93 ülke 223 noktadaki teşkilat ağıyla her zaman desteğe hazır olduğunu vurguladı....
Türkiye Maarif Vakfı Filistin'de okul açmak üzere temaslarda bulundu Türkiye Maarif Vakfı, işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramalllah kentinde anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde eğitim kurumları açmak için harekete geçti Filistin Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Maarif Vakfı arasında eğitim ve öğretim iş birliği mutabakatı imzalandı. İki ülke arasındaki eğitim ve öğretim iş birliğinin geliştirilmesi amaçlanan mutabakat, Filistin Eğitim Bakanı Dr. Sabri Saydam ile Türkiye Maarif Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Büyükelçi Dr. Hasan Yavuz tarafından imzalandı. Ramallah'taki bakanlık binasında düzenlenen imza töreninde Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosluğu Konsolos Muavini Ece Bağcıbaşı Çakır, Türkiye Maarif Vakfı Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Koordinatörü Ramazan Turgut ile Filistin Eğitim Bakanlığı yetkilileri hazır bulundu. Mutabakat gereğince Türkiye Maarif Vakfı'nın kısa süre içinde Filistin'deki teknik, hukuki ve sosyal altyapı çalışmalarını tamamlamasının ardından ilk olarak anaokulu ile eğitime başlamasının hedeflendiği belirtildi. Filistinli Bakan Saydam, imza töreni öncesi yaptığı açıklamada, eğitim ve öğretim dahil olmak üzere Türkiye ile Filistin arasındaki köklü iş birliğine vurgu yaptı. "Türkiye ile her türlü iş birliğine hazırız" Türkiye Maarif Vakfı ile imzalanan iş birliği mutabakatı sayesinde Filistin ve Türkiye arasındaki eğitim alanındaki iş birliğinin daha da artacağına inandığını belirten Saydam, "Türkiye geçmişten günümüze birçok alanda Filistin'e destek oluyor. Maarif Vakfı ile imzalayacağımız bu mutabakat sayesinde eğitim alanındaki ilişkilerimiz yeni bir boyuta ulaşacak" dedi. İsrail işgalinin Filistin üzerindeki baskıyı her geçen gün artırdığının ve Türkiye'nin bu zorlu süreçte Filistin'in hep yanında olduğunun altını çizen Saydam, "Türkiye ile yaptığımız her türlü iş birliğinden memnuniyet duyuyoruz ve her türlü iş birliğine hazırız." diye konuştu. Filistin'de ilk Maarif okulu Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz, Filistin Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Maarif Vakfı arasında imzalanan iş birliği mutabakatının Türkiye için çok önemli ve anlamlı olduğunu dile getirerek şunları kaydetti: "Türkiye Maarif Vakfı olarak burada açmayı hedeflediğimiz okul Türk ve Filistin devleti ile milletinin ortak geleceğini temsil eden kaliteli bir eğitim yuvası olacaktır." Filistin'de anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise düzeylerinde eğitim verecek okulların açılmasını hedeflediklerini, bu okulların Filistin ile Türkiye arasındaki iş birliğini daha ileriye taşıyacağını ifade eden Yavuz, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle: 'Sizin çocuklarınız bizim çocuklarımızdır’. Biz kendi çocuklarımıza nasıl bir eğitim veriyorsak sizin çocuklarınıza da aynı eğitim imkanlarını vereceğiz" diye konuştu. Türkiye'den gelen heyet imza törenin ardından bakanlıktan ayrılarak Türkiye Maarif Vakfı'nın açmayı planladığı okul için Filistin yönetiminin tahsis etmeyi önerdiği binada incelemelerde bulundu. ...