Farklı ülkelerden Türkiye’ye gelerek yükseköğrenimlerini tamamlayan Maarif öğrencilerinin mezuniyet töreni, birçok önde gelen haber ajansının gündeminde yer aldı. Bu tören, eğitimin yalnızca bireysel başarılarla sınırlı olmadığını; kültürlerarası diyaloğun, küresel barışın ve ortak değerlerin de taşıyıcısı olduğunu göstererek basının yoğun ilgisini çekti. Törene Anadolu Ajansı, Demirören Haber Ajansı, TRT Haber, TRT World, TRT Kurdi, 24 TV, Bengütürk TV ve Ülke TV muhabir ve ekipleri ve Yeni Şafak Gazetesi muhabiri olmak üzere 17 gazeteci katıldı. Program, 3 basılı gazetede, 8 TV kanalında, 32 internet sitesinde haber oldu. TRT AVAZ ve TRT 2 kanallarında mezuniyet törenine ilişkin haber ve program içeriklerine yer verildi. TRT Afrika ise farklı dillerde gerçekleştirdiği paylaşımlarla, özellikle hedef kitlelerinden mezunlarımıza dair özel bir dosya hazırladı.Ajanslar, Türkiye Maarif Vakfının 55 ülkede ulaştığı 70 bin öğrenciyle uluslararası ölçekteki etkisini, törendeki konuşmalar ve rakamlarla birlikte detaylı biçimde aktardı. Mezuniyetin, sıradan bir kutlamadan öte, evrensel değerlere ve dayanışmaya vurgu yapan bir içerikle tasarlanmış olması basının ilgisini artırdı. Anadolu Ajansı, TMV’nin eğitim modelini "dayatmacılıktan uzak, yerel ihtiyaçlara duyarlı ve evrensel değerlere açık" olarak tanımladı. Özdil’in, “Sizler yalnızca başarılı öğrenciler değil, aynı zamanda ortak değerlerimizi taşıyan güvenilir gönül köprülerimizsiniz” şeklindeki sözleri, mezun öğrencilerin barış elçileri olarak konumlandığını yansıttı.Mezuniyet Töreninde Filistin Teması Dikkatlerden KaçmadıGZT, törendeki uluslararası atmosferi ve öğrencilerin sembolik jestlerini ön plana çıkardı. Kep fırlatmak yerine Filistin’in direniş simgesi olan karpuz desenli kâğıt uçaklar uçuran öğrenciler, mezuniyetlerini anlamlı bir dayanışma mesajıyla taçlandırdı. Haberde, farklı ülkelerden gelen öğrencilerin ifadelerine yer verilerek Maarif’in öğrenciler üzerinde bıraktığı insani ve vicdani etki öne çıkarıldı. Kosovalı Ennur Pupus’un “Önemli olan ten rengimiz değil, hangi değerlerde buluştuğumuzdur” sözleriyle başlayan bölümde, Etiyopyalı Hamza Yimaj Hussien’in “Sesi duyulmayanların sesi olmak bizim görevimiz” ifadesi özellikle dikkat çekti. GZT, Türkiye Maarif Vakfının yalnızca akademik başarı değil; merhamet, adalet ve toplumsal duyarlılık gibi değerler üzerinden de mezunlarını donattığını aktardı.“İyi İnsanlar Yetiştirmek Vazifemizdir”Demirören Haber Ajansı ise haberinde törendeki atmosferi detaylı biçimde aktarırken, törende yer alan 101 öğrencinin 38 üniversitenin 39 farklı bölümünden mezun olduğunu vurguladı. Başkan Özdil’in, Maarif mezunlarının eğitim tercihlerinde ilk sırada tıbbın, ardından mühendislik ve sosyal bilimlerin geldiğini belirtmesi, öğrencilerin akademik çeşitliliğini gözler önüne serdi. Ajans, Özdil’in “Aklını ve irfanını insanlığın hizmetine sunmaya hazır iyi insanlar yetiştirmeyi temel vazifemiz sayıyoruz” sözleriyle haberine güçlü bir değerler vurgusu ekledi....
Türkiye Maarif Vakfı tarafından, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Etkinlikleri kapsamında "15 Temmuz Milletin Zaferi Demokrasi ve Milli Birlik Paneli" konulu panel düzenlendi. Vakfın genel merkezindeki konferans salonunda yapılan panelin açılış konuşmasını yapan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, 15 Temmuz'da askeriyenin içerisine yerleşmiş olan bir grubun, meşru hükümeti devirmek üzere o gece harekete geçtiklerinin anlaşıldığını söyledi. Milletin demokrasi, hukuk ve özgürlük adına 15 Temmuz'da destansı bir direniş sergilediğini ifade eden Akgün, şöyle konuştu: "Daha önceki darbelerde, 1960'da, 1980'de, hatta 28 Şubat'ta insanlar darbeye karşı sokağa çıkmadılar, direnmediler. Çünkü şu veya bu şekilde ülkede kontrol sağlayan bir güç olacağını anladılar ve en azından psikoloji ona göre hazırlanmıştı. FETÖ'nün, Türkiye'nin çok kritik kurumlarına kendi sahip oldukları eğitim kurumları vasıtasıyla devşirmiş oldukları ideolojik entegrasyona tabii tutarak kendilerine sadakatle bağlı olan grup üzerinden ülkeyi, devleti bütün kurumlarıyla ele geçirmeye çalışan bir grup olduğunu insanlar o gece anladılar. FETÖ yapılanması özetle 17-25 Aralık sonrası dönemde çok tartışılmıştı. Paralel Devlet Yapılanması, PDY diye o zamanlar isimlendiriliyordu ama onların ordu, istihbaratın, polisin ve yargının içerisinde bu kadar güçlü ve örgütlü olduklarını bizler dahil kimse gerçekten anlamamıştı. O gece ancak ortaya çıktı ve anlaşıldı. O günden bugüne hukuki zeminde Türkiye çok ciddi, demokratik ve yargı zemininde bir mücadele zemini yürütüyor." “15 Temmuz Milletin Zaferi” Panelin “15 Temmuz Milletin Zaferi” konulu birinci oturumunu Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Prof. Dr. Askın Asan'ın moderatörlüğünde konuşmacı olarak Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, İbni Haldun Üniversitesi Siyaset Bilim ve Uluslararası İlişkiler Başkanı Doç. Dr. Talha Köse ve Gazeteci-yazar Halime Kökçe’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Aşkın Asan ise 15 Temmuz'un üzerinden tam 4 yıl geçtiğini, 15 Temmuz 2016 tarihinde askeriyenin içerisindeki bir grubun darbe yapmaya çalıştığını, bu grubun arkasında ise FETÖ terör örgütünün olduğunu söyledi. 15 Temmuz'da TBMM'nin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin, Özel Hareket Başkanlığının bombalandığını hatırlatan Asan, şöyle konuştu: "O gece tepemizden jetlerin sesi kesilmedi, ölümü çok yakın hissettiğim zamanlardan biriydi. Korkunç darbe girişimi sonucunda 251 şehit ve 1535 yaralımız oldu. Darbeye karşı milletin tek yürek olup sokaklara çıkıp demokrasisini kurtarması dünyada pek görülmedi. Bu milletin zaferi." 15 Temmuz'daki kahramanlardan geriye sadece tankların üzerindeki fotoğraflarının kalmadığını, Türkiye Cumhuriyeti'nin kaldığını belirten Asan, darbe girişimini nefretle kınadığını vurguladı. "Gezi Parkı olayları başarılı olsaydı darbeye gerek kalmayacaktı" Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, 15 Temmuz şehitlerini rahmetle andığını, gazilere şifa dilediğini ve Cenab-ı Allah'tan bir daha böyle bir kalkışma girişimi olmamasını dilediğini belirtti. Dünyada birçok silahlı, silahsız örgüt olduğunu ama eğitim üzerinden çok boyutlu terör örgütü inşaa etmenin hiçbir yerde olmadığını anlatan Bilgili, "Dershaneler stratejik bir hamleymiş... Bütün operasyonlar bunun üzerine yürütüldü, işin esasıymış. Dershanelerin yüzde 60'ını FETÖ yönetiyordu. Dershane demek sadece sembolik resmi bir kurum değil. İçinde bulunduğumuz bina bir dershaneydi. Bu kat bir örgüt merkeziydi. Farklı bir asansörle, şifreyle bu kata giriliyordu. O günden bugünlere gelindi. FETÖ mecbur kalması darbe yapmayacaktı. Gezi Parkı olayları başarılı olsaydı darbeye gerek kalmayacaktı. Gezi Parkı'nın amacı bu ülkenin lideri olan Tayyip Erdoğan'ı devirmekti." diye konuştu. "15 Temmuz, Türkiye'nin kendi kaderine karar vermesi açısından dönüm noktasıdır" İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Talha Köse, Türkiye'nin 1950'li yıllarda NATO üyesi olmasıyla aslında kendi egemenliğinden birçok şeyi NATO'yu kuran iradeye verdiğini söyledi. Ordunun Türk ordusu olduğunu ama NATO'nun güney kanadı olarak dizayn edildiğini, orduda üst kademedeki kişilerin bu zihin yapısından olduğunu anlatan Köse, "Ekonomimiz, tarım ekonomimiz yapılandırılmış, üniversitelerimiz dünya sistemiyle entegre olarak Amerika'nın, NATO'nun istediği şekilde tasarlanmış, formüle edilmiş." dedi. Türkiye'nin vesayet sisteminin dışına çıkma çabası karşısında 1960 ve 1980 darbelerinin yaşandığını kaydeden Köse, 70 yıllık dönemde küresel sistemle bağlantılı vesayet sisteminin parçası olarak her alanda Türkiye'nin yönetildiğini ifade etti. 2006, 2007'de güçlü bir siyasi irade ortaya çıktıktan sonra vesayeti kırmaya dönük çalışmalar olduğunu belirten Köse, 15 Temmuz'a kadar yaşanan gerilimi vesayeti kırma çabası olarak gördüğünü kaydetti. Uluslararası operasyonların FETÖ üzerinden kurgulandığını anlatan Köse, "15 Temmuz, karanlık bir geceydi ama bütün bu yapının ortaya çıkmasını sağlayan, Türkiye'nin bağımsız bir devlet, ülke olarak ayakta kalabilmesi, kendi kaderine karar vermesi açısından dönüm noktasıdır." ifadelerini kullandı. 15 Temmuz'dan sonra Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı gibi harekatların, ekonomi alanında da doğalgaz ve petrol aramaları gibi çalışmalar yapıldığını vurgulayan Köse, Türk toplumuna nüfuz etmiş bu yapıdan kurtulmanın kolay olmadığını, vesayetten kurtulmak için daha atılacak çok şey olduğunu anlattı. “15 Temmuz’a Giden Yolda Fetö'nün Türkçeyi İstismarı ve Türkiye Maarif Vakfının Türkçe Öğretimi Stratejileri” Panelin “15 Temmuz’a Giden Yolda Fetö'nün Türkçeyi İstismarı ve Türkiye Maarif Vakfının Türkçe Öğretimi Stratejileri” konulu ikinci oturumu da Türkiye Maarif Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Türkben’ın moderatörlüğünde konuşmacı olarak Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Fatih Andı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Develi ve Türkiye Maarif Vakfı Türkçe ve Yabancı Dil Öğretimi Daire Başkanı Doç. Dr. İbrahim Gültekin’in katılımıyla yapıldı. "Tek bir amacımız var Türkçe öğretmektir" Doç. Dr. Gültekin de FETÖ'nün eğitim adı altında çok fazla değeri bozduğunu ve bunların başında en fazla Türkçenin geldiğini kaydetti. FETÖ'nün, Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini en fazla Türkçe üzerinden aldattığını belirten Gültekin, şöyle konuştu: “'FETÖ, Türkçeyi hangi amaçla kullandı?' sorusunun cevaplarından birincisi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nezdinde kendisine güvenilirlilik temelinde bir meşruiyet zemini oluşturmaktı. FETÖ'nün böyle bir meşruiyet zemini yoktu, var gibi gözüküyordu. Türkçe Olimpiyatları bağlamında bunları kullandıklarını söyleyebiliriz. İkinci olarak Türk milleti nezdinde bir sempati kazanmaları gerekiyordu, burada da Türkçeyi kullandılar. Bu millet, ezan, bayrak, dil, Türkçe, vatan deyince akan sular önünde duran millettir. Biz bunu 15 Temmuz'da gördük. Birçok yerde, alanda görmüş olduk. Bu adamlar, Türkçeyi dil olarak kullanarak, onun arka planında söyledikleri şiirler, şarkılar bizim milletimizin romantik, milli duygularına hitap ederek aslında milleti aldatmaya tevessül etmiş oldular. Üçüncü olarak, Türkçe Olimpiyatları vasıtasıyla 'himmet' adı altında topladıkları paraları, bin, bin 500 öğrenciyle, öğretmen, personel ne kadar yurt dışından getirdikleri personelle birlikte bu paraları yurt dışına aktarma imkanı buldular. Bu bahsettiğim onların sözde imamlarından bir tanesinin savunmalarından bir ifadedir. Dördüncü olarak aslında veli ve öğrenci olarak hedef kitlelerine yönelik bir Türkçe kullanma durumları oldu." Maarif Vakfı'nın faaliyetlerini anlatan Gültekin, "Tek bir amacımız var Türkçe öğretmektir. Türkiye'nin geleceğine yatırım yapmak için Türkçe öğretiyoruz. Bizim yetiştirmek istediğimiz bir insan var. İlmini ve irfanını, barış, huzur için kullanacak, kendisi için ailesi için milleti için ve insanlık için kullanacak iyi insanlar yetiştirmek istiyoruz. Türkçe burada bir araçtır. Kendisini, medeniyetini, kültürünü bilen, idrak eden insanlar yetiştirmek istiyoruz. Ülkesiyle Türkiye arasında köprüler kuran insanlar yetiştirmek için Türkçe öğreniyoruz. Bilimsel zeminde Türkçe öğretiyoruz." ifadelerini kullandı. Türkiye'nin yabancı kişilere Türkçe öğretmek için bir müfredatının olmadığını ve bunun için akademisyenlerle bir müfredat oluşturduklarına değinen Gültekin, bu müfredat kapsamında, göstermelik Türkçe öğretmediklerini, okul öncesinden lise son sınıfa kadar Türkçe öğrettiklerini, hedeflerinin B2 Türkçe seviyesi olduğunu belirtti. Öğretim materyalleri hazırladıklarını anlatan Gültekin, model teşkil edecek sertifika programıyla 5 aylık eğitimle nitelikli öğretmenler de yetiştirdiklerini vurguladı. Prof. Dr. Andı, ise “Sanata emanet edemediğimiz için 15 Temmuz’u Allah korusun bir yerden sonra unutulma ihtimali var. Bu büyük bağımsızlık çıkışını, istiklal patlayışını dile getirmeli. Konumuz dil. Aşınmış bir alanda konuşuyoruz gibi geliyor. Dil, çok konuşulmuş, tüketilmiş bir dil havası veriyor. Bizim Akaid kitaplarının bir tanımı vardı. Allah’ın varlığı konusunda bir benzetme var. Dil konusunda asıl hassasiyet. O kadar çok dil konuşulmuştur ki bizim son 1,5 asırdaki modernleşme süreçlerimizde, dilin asıl nerede aranması gerektiği konusunda elbette biz keşfetmiş değiliz, ama bu benim dediğim noktadaki bakış açısı çok fazla öne çıkmamış bir bakış açısıdır. Aslında her medeniyetin bir dildir. Lisan, giyim kuşak, musiki, mimarı, mutfak, yemek kültürü, ticaret hukuku, bahçe, ev düzenimizi… Bir medeniyetimizin dili olarak görüyorsak, bu alanlara yapılan saldırının neyi bozduğunu, neyi yıkmaya çalıştığını görürüz. Temel yanlış, dilin araçsallaştırmasından gelir. Düşüncenin aracı dil. Biz dil vasıtasıyla düşünmeyiz. Biz dille düşünürüz. Dil, bizim varlığı kavrayışımızda, idrak edişimizde çok önemli bir birliktelik. Varlığın yansıma şekillerinden biri de dil.” şeklinde konuştu. Gazeteci yazar Kökçe de FETÖ'nün her alanda örgütlenme işine girdiğini ve en temel özelliğinin öğrenci devşirmek olduğunu belirterek, “Bence Maarif Vakfı’nda bunları konuşuyor olmak çok önemli, bu örgüte karşı en önemli mücadeleyi veren kurumlardan biridir Türkiye Maarif Vakfı” dedi. Prof. Dr. Develi ise Kültür diplomasisi, sizin manevi birikiminizi başka toplumlarla paylaşma ve bu yolla irtibat kurmak olduğuna vurgu yaparak şunları ifade etti: “Ve en etkili yoldur. Biz çok çeşitli yatırım yaparız. Maliyeciler, bir yatırımın bilançosunu o yıl içinde, sonunda hatta her ay görmek isterler. Kültür alanında ise çok daha uzun boylu, yüz yıllar sürecek bir alan var kültür diplomasisinde. Biz yaklaşık 200 senedir yenilgiler yaşayan, kendi medeniyet değerlerinde bir din şemsiyesi altında farklı kültürlerin ortak değerlerinin adıdır medeniyet. Biz İslam dini şemsiyesi altında Arap, Kürt, Türk, Malay, Boşnak gibi toplumların ürettiği değerlerin toplamına İslam medeniyeti diyebiliriz. O medeniyetten 200 yüz yıldır uzaklaştık.” Panele vakfın genel merkezdeki yöneticileri ve bölge uzmanların katılımın yanı sıraca video konferans aracılığıyla yurt dışı personelin katılımıyla gerçekleştirildi. ...
Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde "Milli iradeyi savunmak, geleceği inşa etmek" konulu 4'ncü 15 Temmuz Sempozyumunda “15 Temmuz ve Dış Dünyada Eğitim Seferberliği” konulu sunumunu anlattı. Üsküdar Belediyesi, Marmara Üniversitesi ve 15 Temmuz Derneği tarafından düzenlenen 4'üncü Uluslararası 15 Temmuz Sempozyumu Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi konferans salonunda gerçekleşti. Sempozyuma Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, 15 Temmuz Derneği Başkanı Tarık Şebik, Gazeteci Yazar Nedim Şener, Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Satan, Hukukçular Derneği Genel Başkanı Avukat Cavit Tatlı ve Ortadoğu Uzmanı Dr. Said el-Haj konuşmacı olarak katıldı. Sempozyumda, 15 Temmuz şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu. Sempozyumda konuşan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, FETÖ'cülerin yargılanması ve Ayasofya'nın ibadete açılması hakkında konuştu. Sempozyumda konuşan Prof. Dr. Akgün ise, Türkiye Maarif Vakfının, 17/25 Aralık süreci ardından, siyaset ve devlet aklının eğitim alanının boş bırakılmaması gerektiğine karar vermesinin ardından kurulma sürecinin başladığını anlattı. Türkiye Maarif Vakfının Mütevelli Heyetinin, 7’sinin Cumhurbaşkanı ve 5’inin de Bakanlar Kurulunca atandığını ifade eden Akgün, Türkiye Maarif Vakfı isminin konulmasının eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın fikri olduğunu hatırlattı. Akgün şöyle konuştu: “Yurtdışına gidince bizi güçlü kılan şeyin, şeffaflığımız olduğunu gördük. Dünya’da İngiltere, Fransa, Almanya, Amerika ve diğer bir çok ülkenin Maarif Vakfına benzer kurumları var. TİKA nasıl teknik yardımlar götürüyorsa, YTB nasıl burs veriyorsa, Yunus Emre nasıl Türkçe ve Kültür öğretiyorsa -ki Çin de bu trende dahil oldu ve Çin’in Konfüçyüs Enstitüsünü kurdu- bizim de gizli saklı bir işimiz yok. Türkiye Maarif Vakfı, hem Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetiminde hem de Meclis’in. Pandemiden önce tüm siyasi partilerin temsilcilerinin bulunduğu TBMM’deki komisyona çalışmalarımızı anlattık. Sorulan tüm soruları cevapladık. Yaptığımız işleri aktardık.” dedi. Türkiye Maarif Vakfının sadece FETÖ ile mücadele için kurulmadığına dikkat çeken Akgün, “15 Temmuz’u anmaya devam edeceğiz. Ama ufkumuzu geniş tutuyoruz. 2071’den söz ediyoruz. Bu bölgede düzen kurucu, barış inşa edici, pek çok rolü yerine getiren bir Türkiye var ve bu vizyonla çalışan Türkiye Maarif Vakfı var.” diye konuştu. ...
Türkiye Maarif Vakfının ABD New Jersey eyaletinde bulunan Maarif Okulu, bu yıl ikinci mezunlarını verdi. Ülkede etkisini sürdüren yeni tip koronavirüs (COVID-19) nedeniyle dönem sonunda yapılamayan mezuniyet töreni, veliler, öğretmenler ve öğrencilerin katılımıyla gerçekleşti. Sosyal mesafeye dikkat edilerek sınırlı katılımla düzenlenen törende, öğrenciler ve öğretmenler konuşmalar yaptı. Konuşmaların ardından diplomaları takdim edilen öğrenciler, günün anısına hatıra fotoğrafı çektirdi. Türkiye Maarif Vakfı Ülke Temsilciliğinden yapılan açıklamada, öğrencilere nereden geldiklerini asla unutmamalarını öğütlenerek, “Maarif olarak mezunlarımızla gurur duyuyoruz. Kendilerinin Amerika’da Müslüman toplumun önde gelen liderleri olacaklarına inancımız tam.” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, salgın nedeniyle iptal edilen mezuniyet törenini yapmaktan dolayı mutlu olduklarını belirtilerek, “Mezunlarımızı, bütün zorluklara rağmen bugünü yaşatmadan göndermek istemedik.” denildi. 2017’de New Jersey'de açılan Maarif Okulu'nun mevcut 147 öğrencisi bulunuyor....
Ekvator Ginesi Eğitim Bakanlığı Eğitimsel Gelişim, Tanıtım ve Planlama Genel Müdürü Antonio Eneme başkanlığındaki heyet, ülkedeki Türkiye Maarif Vakfına bağlı Maarif Okullarını ziyaret etti. Heyetin, Ekvator Ginesi Maarif Okulunda tamamlanmak üzere olan yaz kursu hazırlıklarını yerinde incelemek ve bu çalışmaları onay vermek üzere gerçekleştirdikleri ziyarette, kendilerine Maarif Vakfı Ülke Temsilcisi eşlik etti. Okulun kütüphanesini, bilgisayar sınıfını, derslerin verileceği sınıfları yerinde inceleyen heyet, Maarif Okullarının eğitim kalitesinde öncü olduklarını vurgu yaparak tebrik etti. Kurs sürecinde verilecek eğitim materyallerini çok iyi bulduklarını ifade eden Eneme, Maarif Okulları Maloba’da örnek ve Türkiye Maarif Vakfının yenilikçi eğitim sistemi sayesinde ülkedeki diğer kurumlarından örnek alacağını ifade etti. Eneme’ye Ülke Temsilcisi tarafından Maarif Vakfının ülkedeki faaliyetleri hakkında bilgi verildi....
Uluslararası Maarif Arnavutluk-Elbasan Lisesinde kulüp çalışması olarak verilen Proje Hazırlama dersinde öğrenciler, Junior Achievement of Albania tarafından organize edilen yarışma için bir proje geliştirdiler. Maarif Öğrencileri tarafından Latincede “güvende/hayatta/korunan” anlamlarına gelen “Soteria” adlı proje kayıp ya da kaçırılan çocukların sayısının artışını durdurmak için tasarlandı. Öğrenciler tarafından hazırlanan proje, kıyafetlere ya da takılara iliştirilebilen bir çip, akıllı cihazlarda kullanılabilen bir uygulamayla GPS üzerinden etkileşimli çalışıyor. Çipi taşıyan çocuk velisinin yanından belli bir mesafede uzaklaştığında akıllı cihazdaki uygulama sesli bildirim yapacak, çocuğun konumu hakkında velisine bilgi veriyor. Hazırladıkları proje ile Arnavutluk’taki en popüler “TV Skampa” kanalında bir programa davet edilen öğrenciler, Uluslararası Maarif Elbasan Lisesinin desteğiyle hazırladıkları proje detaylarını anlattılar. Ülke genelinde ilk 10’da yer almaya hak kazanan projenin ilerleyen süreçte daha da geliştirileceğini bildiren ülke temsilciliği yetkilileri, proje çalışmalarında yer alan tüm öğrenci ve öğretmenleri tebrik etti....
Türkiye Maarif Vakfı Afganistan’ın kuzeyindeki Mezar-ı Şerif kentinde ilkokul açacak. İlkokul olarak kullanılacak ve daha önce Belh İl Şura Başkanlığı olan binanın Afgan-Türk Maarif Okullarına devri için düzenlenen törene Belh Vali Yardımcısı Muhammed Başir Tevhidi, İl Şura Başkanı Muhammed Afzal Hadid, Türkiye Maarif Vakfı Afganistan Ülke Temsilcisi Şakir Voyvot ve Afgan-Türk Maarif Okulları Mezar-ı Şerif erkek ve kız liseleri yöneticileri katıldı. Törende konuşan Belh Vali Yardımcısı Tevhidi, Türkiye’nin her zaman Afgan halkının yanında yer aldığını söyledi. Türkiye’nin yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını sürecinde Afganistan’a erzak, hijyen ve tıbbi malzeme yardımında bulunduğunu ifade eden Tevhidi, zor günlerde de Afganistan halkının yanında olan Türkiye’ye teşekkür etti. Tevhidi, Türkiye Maarif Vakfının Afganistan halkına verdiği sözleri yerine getirdiğini hatırlatarak Afgan-Türk Maarif Okullarının kısa sürede birçok başarıya imza attığını belirtti. Belh İl Şura Başkanı Hadid, Afganistan’ın kalkınmasının eğitimden geçtiğini ve bu nedenle eğitime yapılan yatırımın en önemli yatırım olduğunu kaydetti. Belh İl Şura Başkanlığının eski binasını, Türkiye Maarif Vakfının yeni açacağı ilkokula tahsis ettiklerini ifade eden Hadid, binanın eğitim yuvası olmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi. Ülke Temsilciliği yetkilileri de Türkiye Maarif Vakfı olarak Afgan halkına verdikleri sözü yerine getirmeye devam ettiklerini belirterek, ilkokul binasının tadilatının yapılmasının ardından en kısa sürede hizmete açılacağını sözlerine ekledi. ...