Haziran 18, 2022
Türkiye Maarif Vakfının geleneksel hale gelen Maarif Söyleşileri’nin konuğu tarihçi akademisyen Prof. Dr. İlber Ortaylı oldu. Programın açılış konuşmasını yapan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Ortaylı’ya teşekkür etti ve eski bir öğrencisi olarak kendisinden çok şey öğrendiğini söyledi. Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın derinlemesine düşünme ve analiz etme konusunda iyi bir yol gösterici olduğunun altını çizen Prof. Dr. Akgün “Hocamız, yalnızca bizim için değil tüm kamuoyunun bilgilenmesi adına hayli önemli çalışmalar yapıyor. Konuşmaya, yazmaya ve anlatmaya devem etmesini diliyorum.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ortaylı, Türkiye Maarif Vakfının devraldığı okullarda eğitim öğretim faaliyetlerini çok daha iyi şekilde sürdüreceğine inandığını vurguladı. “Türk milletinin ve Türk kavminin bir şekilde bir araya gelmesine, Türk dili ve medeniyetinin coğrafyada hak ettiği yeri almasına ihtiyaç var. Çünkü dünya Türkleri bekliyor. Bu bir övünme değil, misyon. Anlasak altında ezilmemiz lazım.” diyen Ortaylı, Türk milletinin İslam medeniyetine mazide sunduğu katkılarla bugün yapılanları kıyaslandığında arada çok büyük farklar olduğunu vurgulayarak; bugünkü alimler beklenen ölçüde olmadığını, yeniden dünyaya söz söyleyecek alimleri yetiştirmemiz gerektiğini, bunun için de yurt içinde ve yurt dışında verdiğimiz eğitimin çok önemli olduğunu aktardı. Prof. Dr. Ortaylı, “Türki Cumhuriyetlerde bile insanlar hâlâ Rusça konuşuyorlar. Tüm bunlar bile siyasi gelişmeleri anlamsız kılıyor.” ifadeleriyle dünyada Türkçe öğreniminin yaygınlaştırılmasının önemine değindi.
“Her duyduğumuza inanmamalıyız”
Türkiye’ye öğrenci merkezli yani hümaniter eğitimin Cumhuriyetle birlikte geldiğini savunan Ortaylı, Cumhuriyet dönemi eğitim sistemini “Hasan Ali Yücel’i sokaktaki filozoflar yanlış anlatmışlar. Milliyetperver, Türk, Müslümanlara karşı saygısı olan biri. Tasavvufa karşı saygısı var. O bakımdan her duyduğunuza inanmayın. Demokrasiye geçtiğimiz vakit sendelemelerimiz oldu. Fakat bu sendelemeler, Hasan Ali Yücel gibi kişileri değersiz kılmaz. Hümanist diyorlar. Adnan Adıvar mesela. Ünlü tarihçi Bernard Lewis ‘Goethe’yi o öğretti bize. Adnan Adıvar, iki dünyanın da üstadıdır.’ dedi.” sözleriyle değerlendirdi.
“İki dünyaya da hakim olmak için iki dünyaya ait dilleri bilmek zorundayız”
İnsanımızı yetiştirmek zorunda olduğumuza işaret eden Ortaylı, “Dini okul istemiyorlar. Bu olmaz. Bugün din adamı yetiştirmeyen bir cemiyet yok. Ama iyisini yapmak gerekir. İmam hatip öğrencileri oldukça zeki. Fakat bazı konularda eksik kalıyorlar. Bazı okullar iyi çıkıyor. İyi liseler kurmak zorundayız. Bizde sosyal bilimler liseleri var. Buralarda bir tane diri dil öğretilecek. İkinci bir dil de öğretilecek. Ölü dillerimiz de öğretilecek. Osmanlıca bir dil değil jargon. Onu öğrenmek için Arapça ve Farsça öğrenmek lazım en azından temel olarak. Batı dilleri için Latince öğrenmek gerekiyor. İki dünyaya da hakim olmak için her iki dünyaya ait dilleri öğrenmek zorundayız.” cümleleriyle liselerde öğrencilere dil öğretmenin önemine temas etti. Tek yönlü yetişen kişilerin münevver olamayacağını kaydeden Ortaylı, bu nedenle yabancı okullarından münevver çıkmayacağını söyledi.
“Donanım bakımından 10 ve 12. yüzyıl Müslümanlarından gerideyiz”
21. yüzyılın Müslümanının sadece donanım bakımından değil anlayış bakımından da 10. 12. yüzyılın Müslümanlarından çok daha geri olduğuna atıfta bulunan Prof. Dr. İlber Ortaylı, Şehristani’nin dinler, mezhepler ve felsefe tarihin ilişkin eseri el-Milel ve’n-Nihal ve İmam-ı Buhari’nin Sahih-i Buhari eserlerinden örnekle, bugünün Müslüman ilim adamlarını kıyaslayarak gelinen noktanın pek de iç açıcı olmadığını ifade etti.
“Çok yönlü liselerin niteliğini ve sayılarını artırmalıyız”
Ülkemizde sosyal bilimler liselerinin niteliklerinin artırılması gerektiğinin altını çizen Prof. Ortaylı, “Dinler tarihi ve medeniyetler tarihi bunların içerisine entegre edilecek. Gezdiğim bütün sosyal bilimler liselerinde öğrencilerin iradesi isteği ve bilgi arayışı hocaların çok önünde. Milli Eğitim Bakanlığı teknik liselerin niteliğini artırmaya yönelik çalışmalar yapıyor. Bunlar elbette önemli. Fakat, çok yönlü liselerin sayısının artırılması gerekiyor. Sadece Türkiye’de de değil, Türklerin bulunduğu Avrupa ülkelerinde de kurmalıyız böyle liseleri.” cümleleriyle sözlerini tamamladı.