Şubat 09, 2021
Başkan Akgün ve Nedim Kaya, Türkiye’nin Azerbaycan’daki kurum temsilcileriyle bir araya geldi. Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral, TİKA Bakü Temsilcisi Teoman Tiryaki, AA Asya Kafkasya Haber Müdürü Tolga Özgenç ve TRT Bakü Temsilcisi Murat Akkoç’un da katıldığı görüşmede Vakıf çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
Daha sonra Akgün ve Kaya, Büyükelçi Özoral ile birlikte Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ve Eğitim Bakanı Emin Emrullayev’i ziyaret ederek, Vakfın bölgedeki faaliyetleri ve Azerbaycan’da açmayı planladığı yeni okul ve diğer eğitim faaliyetlerine yönelik istişareler gerçekleştirdi.
Bakü’deki temaslarını gazetecilere değerlendiren Akgün, 2017’den bu yana Azerbaycan ile eğitim konularını görüştüklerini belirterek, “İki devlet bir millet” söyleminin slogandan ibaret olmadığını, Karabağ’ın azad edilmesinde görüldüğü gibi yeri ve zamanı geldiğinde bu hakikatin fiiliyata döküldüğünü söyledi.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Azerbaycan’daki FETÖ yapılanmasını tasfiye etmesi nedeniyle Azerbaycan yönetimine teşekkür eden Akgün, “Şimdi kendi okullarımızı Azerbaycan’da da açmak ve küresel anlamda sahip olduğumuz kaliteli eğitim birikimini Azerbaycan halkına da taşımak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bu amaçla Azerbaycan Eğitim ve Dışişleri Bakanlıklarıyla görüştüklerini ifade eden Akgün şunları kaydetti:
“Uzunca bir süredir üzerinde çalıştığımız bir anlaşma metni vardı. Gururla ve sevinçle söyleyebilirim ki, bu metinde mutabakat sağladık. İmzası önümüzdeki haftalarda Sayın Eğitim Bakanımızın Türkiye’ye yapacağı ziyarette, Ankara’da atılacak. Anlaşma sonrasında, Azerbaycan’da başta Bakü olmak üzere ilk okulumuzu açacağız. İnşallah Azerbaycan’ı, Maarif Vakfının okulunu açtığı 44. ülke olarak görmek istiyoruz. Bu konuda hazırlıklarımız da devam ediyor.”
Bu anlaşmayla hemen Bakü’de bir ofis açacaklarını bildiren Akgün, “COVID-19 pandemisini de dikkate alarak doğrusu ihtiyatlı davranmak lazım. Ama hedefimiz 2021 yılında Bakü’de Maarif Vakfının ilk okulunu açmaktır.” ifadesini kullandı.
Bakü’de açılacak okulun, anaokulundan liseye kadarki sınıfları kapsayacak K12 düzeyinde olacağına işaret eden Akgün, Azerbaycan ile IT teknolojilerinin kullanımı konusunda öğretmen eğitimi, tecrübe paylaşımı, müfredat geliştirme kursu gibi birçok alanda iş birliği yapacaklarını söyledi.
“İşgalden kurtarılan topraklarda da eğitime katkı sağlamak istiyoruz.”
Karabağ’da çok büyük bir zafer kazanıldığını, tüm Türkiye’nin bu zaferle heyecan yaşadığını dile getiren Akgün, Maarif Vakfının işgalden kurtarılan topraklarda da eğitime katkı sağlamayı amaçladığını bildirdi.
Akgün, “Şunu samimiyetle dile getirdik. Eğer Karabağ’ın yeniden inşasında, oradaki sosyal ve sivil hayatın yeniden kurulmasında, eğitim anlamında bize düşen bir görev varsa her türlü desteğe hazırız. Bu çerçevede onların bize göstereceği yerlerde okul açma konusunda da hazırlığımızı yapıyoruz. Tabii ki siyaseten öncelikli olarak Karabağ’ın güvenlik sorunlardan başlanmalı. Mayınların temizlenmesi, hangi şehirlere ne kadar nüfusun yerleşeceği gibi konularda Azerbaycan hükümetinin şu anda yapmakta olduğu stratejik planlama süreçlerinin tamamlanması belli bir zaman alacaktır. Bunu ifade ettik. Karabağ’ın yeniden inşasında eğitim alanında var olmak istiyoruz. Bütün birikimimizi de orada, kardeşlerimizin gelişmesi ve kalkınması anlamında kullanmaya hazırız.” dedi.
Azerbaycan’ın beklentisi doğrultusunda uluslararası statüde okullar açacaklarını kaydeden Akgün, şunları söyledi:
“Belli başlı uluslararası eğitim sertifikasyonları var. Tabii bunların kazanılması belki zaman alabilir ama biz gerçekten IB ya da Cambridge sertifikası olan ama öncelik olarak Azerbaycan müfredatının esas alındığı bir okul tasarlıyoruz. Bunu şunun için söylüyorum: Maarif Vakfı eğitim stratejisinin temelinde esasen o ülkenin ihtiyaç duyduğu kaliteli insan ihtiyacını karşılama vardır. O ülkenin kendi milli kültür ve geleneği içerisinde devletinin standartlarına uymak vardır ve iş birliği vardır. Biz Maarif Vakfını emperyalist bir ülkenin temsilcisi gibi tasarlamıyoruz. Tam tersine ilişkileri geliştirmek ve okullarımızı o ülkenin gelişme ve kalkınma planlarına hizmet edecek bir yardımcı araç olarak düşünmelerini istiyoruz.”
“Maarif Vakfı, ekonomik gelişme ve kalkınma politikalarının bir parçası olarak da görülmeli.”
Türkiye’nin içe kapanık bir ülke olmadığını, ekonomisiyle, siyasetiyle her zaman dışa açık bir ülke olmak zorunda olduğunu vurgulayan Akgün; “Çünkü ekonomimiz belli bir metaya yani petrole, doğalgaza dayanmıyor. Dünya ile ticaret yaparak, yatırım yaparak ve dünyadan yatırım alarak gelişen, kalkınan bir ülkeyiz. Türkiye’nin 800 milyar dolarlık gayrisafi milli hasılasının yarısı dış dünyayla kurmuş olduğu sağlıklı ilişkilerden oluşuyor. İthalat, ihracat, turizm gelirleri, yatırımlar ve işçi sermaye hareketleri düşünüldüğü zaman, Türk ekonomisinin P-55’i dış dünyayla kurduğu ilişkiler üzerine inşa edilmiş.” değerlendirmesini yaptı.
Akgün, Maarif Vakfının açtığı okullarla, yatırımcılar veya ticaret yapanların ihtiyacı olan ilgili ülkelerin dilini, kültürünü bilen insanları yetiştirdiğine dikkati çekti.
Maarif Vakfının büyük ölçüde ekonomik gelişme ve kalkınma politikalarının bir parçası olarak da görülmesi gerektiğini savunan Akgün, Vakfın 4 yılda geldiği noktayı şöyle anlattı:
“Dünyanın 100 ülkesi ile yakın bir temas içindeyiz. Buralarla eğitim faaliyetlerimizi düzenleyebilmek adına öncelikli olarak mutabakat imzalıyoruz. Yani o ülkelerde Türkiye Maarif Vakfının legal kimliğinin, hukuki statüsünün tamamlanması konusunda iş birliği anlaşmaları imzalıyoruz.
Bu çerçevede altyapısını tamamladığımız 52 ülkede ofisler açtık. Bunların 43’ünde de eğitim kurumlarımız, yani okullarımız, yurtlarımız ve etüt merkezlerimiz var. Buralardaki 332 okulla hizmet veriyoruz. 40 bin küsur öğrencimiz var. Okullara, 15 Temmuz sonrasında, Türkiye’ye devredilen yurt dışındaki FETÖ okullarından 214 okul da dahildir. Dünyanın farklı ülkelerinde FETÖ okullarının devri konusunu da yakından takip ediyoruz.”