Farklı ülkelerden Türkiye’ye gelerek yükseköğrenimlerini tamamlayan Maarif öğrencilerinin mezuniyet töreni, birçok önde gelen haber ajansının gündeminde yer aldı. Bu tören, eğitimin yalnızca bireysel başarılarla sınırlı olmadığını; kültürlerarası diyaloğun, küresel barışın ve ortak değerlerin de taşıyıcısı olduğunu göstererek basının yoğun ilgisini çekti. Törene Anadolu Ajansı, Demirören Haber Ajansı, TRT Haber, TRT World, TRT Kurdi, 24 TV, Bengütürk TV ve Ülke TV muhabir ve ekipleri ve Yeni Şafak Gazetesi muhabiri olmak üzere 17 gazeteci katıldı. Program, 3 basılı gazetede, 8 TV kanalında, 32 internet sitesinde haber oldu. TRT AVAZ ve TRT 2 kanallarında mezuniyet törenine ilişkin haber ve program içeriklerine yer verildi. TRT Afrika ise farklı dillerde gerçekleştirdiği paylaşımlarla, özellikle hedef kitlelerinden mezunlarımıza dair özel bir dosya hazırladı.Ajanslar, Türkiye Maarif Vakfının 55 ülkede ulaştığı 70 bin öğrenciyle uluslararası ölçekteki etkisini, törendeki konuşmalar ve rakamlarla birlikte detaylı biçimde aktardı. Mezuniyetin, sıradan bir kutlamadan öte, evrensel değerlere ve dayanışmaya vurgu yapan bir içerikle tasarlanmış olması basının ilgisini artırdı. Anadolu Ajansı, TMV’nin eğitim modelini "dayatmacılıktan uzak, yerel ihtiyaçlara duyarlı ve evrensel değerlere açık" olarak tanımladı. Özdil’in, “Sizler yalnızca başarılı öğrenciler değil, aynı zamanda ortak değerlerimizi taşıyan güvenilir gönül köprülerimizsiniz” şeklindeki sözleri, mezun öğrencilerin barış elçileri olarak konumlandığını yansıttı.Mezuniyet Töreninde Filistin Teması Dikkatlerden KaçmadıGZT, törendeki uluslararası atmosferi ve öğrencilerin sembolik jestlerini ön plana çıkardı. Kep fırlatmak yerine Filistin’in direniş simgesi olan karpuz desenli kâğıt uçaklar uçuran öğrenciler, mezuniyetlerini anlamlı bir dayanışma mesajıyla taçlandırdı. Haberde, farklı ülkelerden gelen öğrencilerin ifadelerine yer verilerek Maarif’in öğrenciler üzerinde bıraktığı insani ve vicdani etki öne çıkarıldı. Kosovalı Ennur Pupus’un “Önemli olan ten rengimiz değil, hangi değerlerde buluştuğumuzdur” sözleriyle başlayan bölümde, Etiyopyalı Hamza Yimaj Hussien’in “Sesi duyulmayanların sesi olmak bizim görevimiz” ifadesi özellikle dikkat çekti. GZT, Türkiye Maarif Vakfının yalnızca akademik başarı değil; merhamet, adalet ve toplumsal duyarlılık gibi değerler üzerinden de mezunlarını donattığını aktardı.“İyi İnsanlar Yetiştirmek Vazifemizdir”Demirören Haber Ajansı ise haberinde törendeki atmosferi detaylı biçimde aktarırken, törende yer alan 101 öğrencinin 38 üniversitenin 39 farklı bölümünden mezun olduğunu vurguladı. Başkan Özdil’in, Maarif mezunlarının eğitim tercihlerinde ilk sırada tıbbın, ardından mühendislik ve sosyal bilimlerin geldiğini belirtmesi, öğrencilerin akademik çeşitliliğini gözler önüne serdi. Ajans, Özdil’in “Aklını ve irfanını insanlığın hizmetine sunmaya hazır iyi insanlar yetiştirmeyi temel vazifemiz sayıyoruz” sözleriyle haberine güçlü bir değerler vurgusu ekledi....
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan merkezli Erkin Too gazetesi için Türk-Kırgız ilişkilerine dair kaleme aldığı makalede, Türkiye Maarif Vakfı çalışmalarına dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırgızistan'daki Erkin Too gazetesi için Türk-Kırgız ilişkilerine dair, "Ata Yurdu Kırgızistan'la Çok Yönlü Bağlarımızı Güçlendiriyoruz" başlıklı bir değerlendirme kaleme aldı. "SON DERECE VERİMLİ GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİRDİK" Gazetenin hem manşetinde hem de iç sayfasında geniş şekilde yer alan makalesinde Erdoğan, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov'un ilk yurt dışı ziyaretlerinden birini nisan ayında Türkiye'ye yaptığını hatırlattı. Erdoğan, söz konusu ziyarette geniş bir heyetle dış politikadan ekonomiye kapsamlı ve son derece verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirterek, bu ziyaretten kısa bir süre sonra kendisinin de Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi, Türkiye-Kırgızistan İş Forumu ve 6. Türk Konseyi Zirvesi gibi büyük önem atfettikleri programlara katılmak üzere Kırgızistan'da bulunacak olmasının heyecanını duyduğunu kaydetti. "BİZİ AYRILMAZ DOSTLAR KILMAYA DEVAM EDECEKTİR" Makalesinde, "Bozkır bilgelerinin diyarı Kırgızistan'la ortak kültürümüzün harcıyla ördüğümüz bağlarımız, geçmişte olduğu gibi gelecekte de bizi ayrılmaz dostlar kılmaya devam edecektir." ifadesini kullanan Erdoğan, Türkiye'nin gönlünde Kırgızistan'ın ayrı bir yeri olduğunu vurguladı. Başkan Erdoğan, Kırgızistan'ın bağımsızlığını ilk Türkiye'nin tanıdığını ve iki ülkenin siyasi, ekonomik ve askeri olmak üzere pek çok alanda sağlam ve uzun soluklu iş birlikleri kurduğunu belirtti. Sağlam temeller üzerine kurulu bu ittifakın İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve Türk Keneşi gibi gittikçe güçlü ve etkin örgütler bünyesinde de devam ettiğine işaret eden Erdoğan, Türk Konseyi Zirvesi'nin 6'ncısını Kırgızistan'ın ev sahipliğinde Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan ve Türkmenistan'la gerçekleştirmelerinin dünyaya verdikleri güçlü bir mesaj olacağını vurguladı. "TÜRK DÜNYASI POTANSİYELİNİN HAKKINI VERMELİ" Başkan Erdoğan, küresel ekonomik ağırlık merkezinin ciddi bir eksen kayması yaşadığına işaret ederek, 70 milyonluk nüfusu, geniş yatırım olanakları ve yetişmiş insan kaynağının yanı sıra yıllık 350 milyar dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasılası ile Orta Asya'nın önemi gittikçe artan bir coğrafya olduğuna dikkat çekti. Makalesinde, Türk dünyasının potansiyelinin, gücünün ve bağlarının hakkını veren bir ekonomik performans sergilemesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "KARARLILIĞIMIZI GÖSTERMELİYİZ" "Uluslararası ticaretin dolar boyunduruğundan kurtarılması için stratejik adımlar planladığımız şu dönemde, etkin iş birlikleriyle kararlılığımızı göstermeliyiz. Bazı ülkelerle halihazırda uygulamaya koyduğumuz uluslararası ticareti, yerli para birimleriyle yapma hususunun Kırgızistan ve Türkiye açısından da verimli sonuçlar doğuracağına eminim. Kırgızistan ile imzaladığımız ticaret ve yatırımı kolaylaştıran karşılıklı anlaşmaların daha yüksek hacimli ekonomik çıktılar ortaya koyması ve ülkelerimizi güçlendirmesi gerekiyor. Nitekim Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nde ele alacağımız konular neticesinde yürürlüğe koyacağımız yeni anlaşmaların, bu amaca hizmet edeceğine inancım tam." "İLİŞKİLERİMİZİ SADECE EKONOMİ ÜZERİNE TESİS ETMİYORUZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihi bağlara dayanan iki ülke ilişkilerinin sadece siyasi ve ekonomik kazanımlar üzerine tesis edilmediğinin altını çizerek, Türkiye'nin ata yurduna verdiği değeri, çok yönlü ve her biri ayrı önemli alanda kurdukları ortaklıklarda görmenin mümkün olduğunu belirtti. Bu ziyareti sırasında Kırgızistan'ın ev sahipliği yapacağı 3. Dünya Göçebe Oyunları'nın açılış törenine katılacağına değinen Erdoğan, ana sponsorluklarından birini de Türk Hava Yolları'nın üstlendiğini, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Anadolu Ajansı (AA) ve TRT gibi kurumların da paydaş olarak yer almasının ortak medeniyete ve kültüre birlikte sahip çıktıklarının göstergesi olduğunu bildirdi. Erdoğan, halihazırda yaklaşık bin 700 Kırgız öğrenciyi Türkiye'de ağırladıklarını, bunun dışında bugüne kadar 4 bin 375 Kırgız gencine Türkiye bursları kapsamında eğitim verdiklerini de aktardı. Başkan Erdoğan, Türkiye Maarif Vakfı'nın, Kırgızistan'da yapılanması için sürdürdükleri temasların meyvelerini yakında alacaklarını da belirtti. "FETÖ TÜM DÜNYA İÇİN BİR TEHDİT" Cumhurbaşkanı Erdoğan, makalesinde, 15 Temmuz hain darbe girişiminin arkasındaki Fetullahçı Terör Örgütü'nün sadece Türkiye değil, tüm dünya için bir tehdit olduğunu vurguladı. FETÖ'nün, DEAŞ ya da PKK/YPG gibi küresel bir tehdit olduğunu belirten Erdoğan, "Küresel terör tehdidi karşısında halklarımızın güvenliğini sağlamak için el ele vererek mücadele etmek zorundayız." değerlendirmesinde bulundu. Makalesinde, Türkiye'nin daha güçlü ve etkin yönetim anlayışıyla 2023 ve 2071 hedeflerine ulaşmasında önemli katkı sağlayacak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtiğini anlatan Erdoğan, bu dönüm noktasıyla dış politikada da küresel sistemin zincirlerini kıracak yeni açılım stratejileri yürütmeye başladıklarını ifade etti. Erdoğan, eşitsizliğin ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü küresel sistemin, insani değerleri göz ardı eden ve artık tahammül sınırlarını aşan sorunlarına karşı Türkiye'nin gerçek dost ve müttefikleriyle el ele verip çözümler üreteceğini bildirdi. "İŞ İNSANLARINA ÜLKEMİZİN KAPILARINI AÇIYORUZ" Hem terörün Türkiye sınırlarından sızmasının önüne geçmek için mücadele verdiklerini hem de müttefiklerine askeri tecrübe aktarımında bulunduklarını belirten Erdoğan, makalesine şöyle devam etti:"Öte yandan hem yurt dışındaki yatırımlarımızı artırarak sürdürüyoruz hem de Türkiye'deki avantajlı yatırım ortamından istifade etmek isteyen iş insanlarına ülkemizin kapılarını açıyoruz. İş birliği yaptığımız her ülkeyle münasebetlerimizi karşılıklı kazan-kazan ilkesine dayandırmak başlıca hedefimiz. Bu bağlamda Kırgızistan'la da azami ortak fayda yaratmak üzere geniş bir alanda değerlendirebileceğimiz pek çok fırsat var. Enerjiden savunmaya, gayrimenkulden ulaşıma, sağlıktan eğitime karşılıklı ticaret ve yatırımlarımızı artıracak aksiyonları hızla almamız gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı Ceenbekov'un yakın geçmişteki ziyaretinde gerek ikili gerekse heyetler arası görüşmelerde vardığımız mutabakatları, önümüzdeki günlerde karşılıklı iş birliği anlaşmalarıyla somut adımlara dönüştüreceğiz."...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, beraberinde Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün'ün de bulunduğu heyet ile Kırgızistan'da resmi temaslarda bulundu. Devlet Konukevi'nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) toplantısı sonrasında ortak basın toplantısı düzenledi. Burada konuşan Erdoğan, mevkidaşı Ceenbekov ile ikili ve heyetlerarası görüşmeleri farklı bir olgunluk içerisinde yürüttüklerini, geleceğe yönelik atılacak adımları siyasi, askeri, ekonomik, ticari ve kültürel alanlarda değerlendirme fırsatı bulduklarını söyledi. Erdoğan, son olarak 2014'te düzenledikleri "Türkiye-Kırgızistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi"nin 4'üncü toplantısını da yaptıklarını da belirtti. Bu çerçevede Türkiye-Kırgızistan ilişkilerinin hak ettiği seviyeye ulaşması için ileriki dönemde her alanda yoğun çalışmalar yapacaklarını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: "Bugün ayrıca ekonomi, ticaret, kültür ve eğitim olmak üzere ikili gündemlerde yer alan diğer konuları da değerlendirme fırsatımız oldu. Yarın Çolpan Ata'da yapılacak 3. Dünya Göçebe Oyunları'nın açılış törenine katılacak olmaktan da ayrıca bahtiyarlık duyuyorum. Ortak kültürel ve tarihi değerlerimizin yaşatılmasına büyük katkı sağlayan bu oyunların dördüncüsüne 2020 yılında ev sahipliği yapmayı planladığımızı ve bugün de bunu teyit ettiğimizi Sayın Başkan ile burada ifade etmek isterim. İnşallah ev sahibi biz olacağız." "Her alanda güçlü bağların tesis edilmesi gerekmektedir" Erdoğan, Kırgızistan ile ilişkilerin önemli bir boyutunu da Türk Konseyi'nin oluşturacağına işaret ederek, "Pazartesi günü Çolpan Ata'da yapılacak Türk Konseyi Zirvesi'ne diğer üye ülke devlet başkanlarıyla katılarak önemli kararlar alacağız." dedi. Gerek Kırgızistan ile gerekse Konsey üyesi diğer ülkelerle ticareti geliştirmenin yollarını arayacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye ve Kırgızistan'ın ekonomik olarak da potansiyellerini hayata geçirmeleri şarttır. Zira ekonomik ilişkilerle desteklenmeyen her iş birliği bir süre sonra zayıflamaya mahkumdur. Bilhassa dost ve kardeş ülkeler arasına münasebetlerin perçinlenmesi için kültürden turizme, ticaretten eğitime kadar her alanda güçlü bağların tesis edilmesi gerekmektedir." değerlendirmesinde bulundu. Başkan Erdoğan, birikimlerini dost ve kardeş ülkelerle paylaşmak durumunda olduklarının altını çizerek, sağlıkta, eğitimde, ulaşımda, enerjide ve müteahhitlik sektöründe Türkiye'nin, dünya ülkeleri arasında ikinci sırada yer almasının gücünün göstergesi olduğunu vurguladı. Birikimleri Kırgızistan ile özellikle paylaşmayı arzu ettiklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ulaşımda altyapı ve üst yapı konularında birlikte yapabileceğimiz çok şeyler var. Onun için yarınki iş konseyi toplantısını çok önemsiyorum. Gerek şahsım olarak bu toplantıya katılacak iş adamlarına, şirketlere, holdinglere mesajlarımızı vereceğiz. Sayın Başkan da bu konuda gerekli mesajları verecek. İş adamlarımızın önünü, onların ufkunu buralarda derinleştirecek olursak inanıyorum ki çok kısa zamanda bizim de elde ettiğimiz bu tür birikimleri, 'yap-işlet-devret' gibi sistemleri inşallah Kırgızistan'a da taşımış oluruz." "FETÖ, mevcut olduğu tüm ülkeler için büyük bir tehdit teşkil ediyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevkidaşıyla görüşmelerinde Kırgızistan'daki FETÖ varlığıyla mücadele edilmesinin, başlıca gündem maddesini oluşturduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "15 Temmuz tarihinde bir darbe girişiminde bulunan FETÖ, mevcut olduğu tüm ülkeler için büyük bir tehdit teşkil ediyor. Ülkemiz son dönemde attığı kararlı adımlarla bu terör örgütünün belini kırmayı başarmıştır. Demokrasimize kasteden, Meclisimizi ve Cumhurbaşkanlığı Külliyemizi bombalayan, 251 vatandaşımızı şehit eden bu terör örgütünü ülkemiz ve kardeşlerimiz için de tehdit unsuru olmaktan çıkartacağız. Bu kapsamda bugünkü görüşmelerimizde FETÖ ile mücadele konusunda atılabilecek müşterek adımları da değerlendirdik. Zira biz kardeşsek biz çektiğimizi kardeşlerimizin çekmesini istemeyiz. Çünkü biz darbe yedik, aynı darbeyi Kırgızistan yesin istemeyiz. Bunlar askeriyeye sızarlar, polis teşkilatına sızarlar, devletin bütün mekanizmalarının içine sızarlar ve oralardan da aynı darbeyi burada da yaparlar. İki tarafın da bu terör örgütüyle mücadele bağlamında atılacağı adımlarla FETÖ meselesini gündemimizden çıkararak, olumlu gündeme yoğunlaşmak konusunda ben inanıyorum ki Kırgızistan'ın da kazanımları daha da artacaktır." "Maarif Vakfını çok önemsiyoruz" Erdoğan, deneyimleriyle her zaman için Kırgızistan'ın ve Kırgızların yanında bulunacaklarını ifade ederek, "Bu bakımdan da Maarif Vakfını çok önemsiyoruz. Maarif Vakfı ve Kırgızistan Milli Eğitim Bakanlığının müşterek yapacağı çalışmalarla süratle buradaki sıkıntıyı gidermek ve böylece burada özellikle el ele vermek suretiyle bu dayanışmayı göstermemizin faydalı olacağına inanıyorum. Ortak geçmişimizden güç alan Türkiye-Kırgızistan ilişkilerini geleceğe daha da güçlendirerek taşıyacağımızdan eminim." diye konuştu. 12 anlaşma imzalandı İki ülke arasında farklı alanlarda 12 anlaşma imzalandı. Bu kapsamda Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün ile Kırgız Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakanı Gulmira Kudayberdiyeva arasında mutabakat zaptı imzalandı. ...
Moritanya Maarif Okullarında üniversiteye yerleştirme sonuçları öğrencilerle velilerini mutlu etti. YÖS (Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı) sonuçlarının açıklanmasıyla beraber, Moritanya Maarif Okullarından mezun olan öğrenciler ve aileleri Türk üniversitelerini kazanma sevincini hepbirlikte yaşadılar. Moritanya Direktörlüğü tarafından organize edilen yemekli törene Türkiye Cumhuriyeti Nuakşot Büyükelçisi Mehmet Bilir, Türkiye Diyanet Vakfı Nouakchott Din İşleri Müşaviri Mehmet Fatih Aydın, Moritanya Maarif Okulları eğitim ve idari kadrosunun yanı sıra üniversiteye yerleşen öğrenciler ile velileri katıldı. Ülke Direktörü Adil Tanış bir sürpriz yaparak kazanan öğrencileri ve bölümlerini açıkladı. Haberle sevince boğulan öğrenciler ve velileri Türkiye'ye ve Maarif Okullarına duydukları minnettarlığı ifade ettiler. Moritanya Maarif Okulları bu yıl 23 mezun vermiş, Baccalauréat (Bac) sınavlarında yüzde 95 oranında başarı sağlamıştı. Açıklanan YÖS sonuçlarına göre ise mezun öğrencilerden 13'ü Türk üniversitelerine kayıt hakkı kazanarak bir başka başarıya da imza atmış oldular....
Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Milliyet Gazetesi köşe yazarı Abdullah Karakuş'a verdiği röportajda, Türkiye Maarif Vakfın küresel alanda büyümesini anlattı. Gazeteci Karakuş, Prof. Dr. Akgün ile yaptığı röportajı köşesinde şu şekilde yer verdi: Türkiye’nin adını kullanarak yurt dışı eğitim ağı kuran FETÖ ile mücadele için kurulan Türkiye Maarif Vakfı iki yıl içinde 90 ülke ile temasa geçti. FETÖ ile iltisaklı 104 okulu devralan ve yurt dışında 140 okulu bulunan vakıf, gurbetçi çocukların FETÖ’nün tuzağına düşmemesi için projeler geliştiriyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özel talimatıyla FETÖ’nün Türkiye’nin adını kullanarak oluşturduğu yurt dışı yapılanmasının eğitim ayağıyla mücadele için kurulan Maarif Vakfı’nın Başkanı Birol Akgün ile yeni çalışmalarını ve bugüne kadar yaptıklarını konuştum. Yurtdışında FETÖ ile iliş kili okulları devralmak veya yeni okullar açmak için 90 ülke ile yakın temas içinde olduklarını belirten Akgün, “Yurt dışında toplamda Maarif Vakfı’nın 140 okulu oldu. FETÖ ile iltisaklı 104 okulu devraldık. Ayrıca yurt dışındaki ailelerin FETÖ ile ilişkili okullara güveni de sarsıldı. Aileler artık Çocuklarını Türkiye ile kavgalı bir grubun okuluna göndermiyorlar” dedi. Almanya, ABD, Fransa, Avusturya ve İngiltere başta olmak üzere Türklerin yoğun olarak yaşadığı bazı ülkelerde FETÖ’nün tuzağına düşülmemesi için yeni bir proje hayata geçireceklerini açıklayan Akgün, “Türklerin yoğun olduğu yerlerde özellikle etüt merkezleri, kültür merkezleri, ders çalışma merkezleri açarak oralardaki Türk ailelerinin çocuklarının eğitimlerine katkıda bulunacağız. Onların özellikle Batı’daki göçmen ailelerin çocuklarının üniversitelere, kaliteli, nitelikli üniversitelere yönlendirilmesi konusunda hazırlık yapmak hem de ailelerde bu bilinci ve duyarlılığı geliştirmek istiyoruz. Ailelere rehberlik edeceğiz” dedi. Akgün, Maarif Vakfı’nın yurt dışında eğitim alanında yaptıklarını, FETÖ ile mücadele konusunda gelinen son durumu ve geleceğe ilişkin projelerini Milliyet’e şöyle anlattı: Güven zayıfladı - Yurtdışında FETÖ ile mücadelenizde gelinen nokta nedir? Kuruluşumuzdan bu yana artık iki yıl geçti. Bu süre zarfında Maarif Vakfı olarak 90 ülke ile yakın temasa geçtik, sürekli görüşüyoruz. Bunların içerisinde 28 ülke ile ya devir teslim ya da yeni okul açma konusunda ön mutabakat anlaşması imzaladık. Fiilen de 16 ülkede FETÖ iltisaklı okulları devraldık. 104 okul Maarif Vakfına geçti. Bunun dışında da biz yeni okullar açtık. 29 ülkede 36 yeni okul açtık. Toplam Maarifin yurt dışındaki okul sayısı ise FETÖ’den devirler dahil 140’a ulaştı. Geçen hafta ciddi hareket oldu. Fildişinden okulları aldık. En son da Demokratik Kongo’daki okulları aldık. 4 okul vardı orada. Vatandaşın bunlara güveni kalmadı. FETÖ’nün okullarından mezun olanlar Türkiye’ye üniversite okumak için gelemiyorlar. Çalışmak istediklerinde oturum izni alamıyorlar. Halk Türkiye’nin meşru hükümetiyle, devlet başkanıyla kavgalı olan bir gurubun okuluna kendi öğrencisini göndermek istemiyor. Bu en önemli başarı. Türkiye son iki yıldır yaptığı çalışmalarla kamuoyunu kendi lehine çevirdi. Ailelerin FETÖ ile ilişkili okullara güveni sarsıldı. Okul demek ailenin çocuklarının geleceği demek. Türkiye ile kavgalı bir grup denince bütün ailelerle çok büyük bir tedirginlik ve güven sıkıntısı ortaya çıktı. - Yurtdışında yeni taktikleri var mı, bunlara karşı neler yapıyorsunuz? Özellikle 2 yıldır Maarif Vakfı ve Türk Dışişleri Bakanlığı’nın yoğun çalışmalarıyla uluslararası alanda siyasi-psikolojik ortam Türkiye’nin lehine değişti. 24 Haziran da bu işin miladı oldu. Onun için bu defa da FETÖ ayakta kalmak için çok farklı taktikler geliştiriyor. Bunların başında çifte vatandaş olan ve genelde kendilerine yakın olan yabancı ülke (örneğin ABD gibi) vatandaşı birisine okulları devretmek, yerelde birilerine devretmek, ilgili devlete yakın olan bir işadamına devretmek gibi taktikleri vardı. Her defasında Türkiye belli bir ülkenin vatandaşı olunca siyasi olarak ilgili ülkeleri uyardığı için karşı ülke nezdinde zor durumda kalıyorlardı. Onun için şimdi herhangi bir ülkeye ait gibi görülmeyen çok uluslu şirketler üzerinden okulları kurtarmak ve isimlerinin değiştirerek ayakta kalma taktiği gütmeye başladılar. Ancak bu konularla ilgili olarak da Türkiye’nin ilgili aktörlere bu konuda uyarılar yapmasıyla strateji işlememeye başladı. Artık FETÖ ile iltisaklı olduğu bilinen bu tür okullar sıcak kor haline geldi. Örneğin Arnavutluk, Kırgızistan, Azerbaycan gibi ülkelerde, buralarda halklar Türkiye’ye çok yakın. Türkiye ile kavga eden şiddete bulaşmış ve şaibeli hale gelmiş okullara öğrenci göndermek istemiyorlar aileler. İlgi azaldı. Böylece öğrencileri azalıyor. Kaliteli öğretmen de bulamıyorlar. Mali bakımdan zora giriyorlar. Çözüm bulmaya çalıştıklarında da eskiden olduğu gibi kolay çözüm bulamıyorlar. 2 yıl içerisinde kısır döngüye doğru girmeye başladılar. Sürdürülebilir bir yapı olmaktan çıkmaya başladı. - Güvensizlikle ilgili ülkelerden gelen örnekler neler? Azerbaycan’da hükümet 2014’te bu okulları kendi kontrolüne aldı. Bir Vakfa devretti. Ancak bu okullarda okuyan sayısı 3 binden 1500’lere düştü. Şimdi mali olarak sürdürülemez noktaya geldiler. Mali bakımdan sürdürülememeleri nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığına bu okulların kapatılması ve öğrencilerin devlet okullarına aktarılması konusunda dilekçe verdiler birkaç hafta önce. Şu anda onların tabelaları indiriliyor, tamamen kapatıyorlar okulları. Niye? Çünkü Azeriler ‘Tek millet, iki devlet’ anlayışını yürekten benimsiyorlar ve Türkiye’yle kavgalı olan bir yapıyı orada barındırmak istemiyorlar. Propaganda belki bir iki yıl daha ayakta tuttu ama bu da artık sürdürülemez hâle geldi. Şu anda benzer süreçler aslında Arnavutluk, Makedonya, Bosna Hersek gibi ülkelerde de var, bu coğrafyalarda da yaşanıyor. Pakistan’da da benzer şekilde hükümet kayyum atayarak kendi kontrolüne aldı ve öğretmenleri uzaklaştırdı. Fakat bütün bunlar kamuoyundu duyulduğu ve yayıldığı için de şu anda aynı akıbeti yaşıyorlar, yani öğrencilerin azalması, okulların kan kaybı devam ediyor. Hiçbir vatandaş siyasi açıdan şaibeli olan bir okula kendi canı ciğeri olan çocuğunu göndermez, gönderemez. Şimdi, bizim de Türkiye Maarif Vakfı olarak en büyük artımız buradan geliyor. 'Gizli ajandamız yok' - Maarif Vakfı’nın amacı ne? Biz kamu adına, devlet adına yurt dışında eğitim işini yapıyoruz. Türkiye, Maarif Vakfı vasıtasıyla dünyaya hem eğitim ihracı yapıyor hem de eğitim yoluyla halklar arasındaki ilişkilerin gelişmesine katkı sağlıyor. Bizim artımız bu anlamda güven telkin etmemiz. Zira bu devletin bir kurumu, herhangi bir gizli ajandamız yok. Bir ülkede okullarımızı açarken ilgili siyasi aktörlerle doğrudan temas kurup resmi anlaşmalar yaparak ilerliyoruz ve onların millî eğitim bakanlıklarıyla yakından çalışıyoruz. Maarif Vakfı olarak istiyoruz ki ilmini ve irfanını insanlığın iyiliği için kullanacak olan iyi ve güzel insanlar yetişsin, dünyada huzur olsun, gelişme olsun; böylece dünya barışına hizmet edelim. Eğitim açısından iyilik hareketine katkıda bulunuyoruz. FETÖ’nün yaptığı şey eğitimi suistimal etmekti, biz şimdi Türkiye’yi tüm dünyada hak ettiği şekilde temsil etmeye çalışıyoruz. ‘Uluslararası eğitim danışmanlığı veriyoruz’ - Uluslararası eğitim danışmanlığı da mı yapıyorsunuz? Türkiye’deki pek çok üniversitenin yapmış olduğu yabancı öğrenci seçme ve kabul sınavları var. Biz İstanbul Üniversitesi başta olmak üzere yurt dışında YÖS sınavı yapan üniversitelerle protokoller yaptık, onlar bize talepte bulundular ve bizim ofislerimizin bulunduğu her yerde YÖS sınavlarını biz yapıyoruz. Aynı zamanda öğrenciye doğal bir danışmanlık hizmeti de veriyoruz. Türkiye’de her üniversite istediği yabancı öğrenciyi kendisi alabiliyor, merkezi bir sınav yapılmıyor. Ama elimizde yurt dışındaki öğrencilere hemen başvuru olarak kullanabileceğimiz materyaller yok. Şimdi biz bunları da üniversitelerin web sayfalarından veya yazışarak toplayıp, yabancı öğrencilerin öğrenci kabul kriterlerini, sistemlerini, yönergelerini derliyoruz. Bir anlamda doğal bir şekilde aslında uluslararası eğitim danışmanlığı hizmeti de vermiş oluyoruz. Tabii aslında yurt dışına açıldığınız zaman uluslararası eğitim camiasıyla networkümüz gelişiyor. Farklı ülkelerdeki farklı eğitim felsefesi, metodolojisi, okul sistemleri, sınav sistemleri dâhil olmak üzere pek çok şeyi öğreniyoruz. Bu bir bilgi birikimi demek. Onu da bir şekilde Türkiye’ye aktarmaya çalışıyoruz. - Eğitimin geliştirilmesine yönelik başka neler yapıyorsunuz? Özellikle güçlü okullarımızın bulunduğu ülkelerde eğitim fuarları düzenleyip Türkiye’deki üniversiteleri de oraya davet ediyoruz. Bu konuda çok ciddi bir talep var. Eğitim alanı çok ciddi bir pazar dünyada hizmet sektörü olarak. Türkiye’nin de biliyorsunuz, hem hükümet programlarında hem kalkınma planlarında Türkiye’deki eğitimin uluslararasılaştırılması politikası var resmî olarak. Dünyayı tanımadan, rekabet ettiğiniz farklı ülkelerin eğitim modellerini bilmeden daha iyi, kaliteli, nitelikli hizmet sunamazsınız. Ben iki yönlü olarak yani hem Türkiye’deki eğitimle ilgili birikimi dünyaya taşımak hem de dünyadaki eğitimle ilgili tecrübeyi Türkiye’ye taşıma anlamında Maarif Vakfı’nın tam anlamıyla eğitim alanında dünyaya açılan bir pencere vazifesi gördüğünü, iyi bir iletişim kanalı olduğunu düşünüyorum. ‘44 ülkede ofisimiz var’ - Yeni projeleriniz neler? Biz başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere ülkemiz adına yurt dışında faaliyet gösteren TİKA, Yunus Emre Vakfı ve YTB gibi kurumlarla çok yakın çalışıyoruz. İhtiyaçlara göre stratejiler geliştiriyoruz. Bu çerçevede örneğin Türklerin yoğun olduğu ülkelerde etüt merkezleri, kültür merkezleri, ders çalışma merkezleri açarak oralardaki Türk ailelerinin çocuklarının eğitimlerine katkıda bulunmak, onların özellikle Batı’daki göçmen ailelerin çocuklarının üniversitelere yerleştirilmesine yardımcı olmak ve onların nitelikli üniversitelerde eğitim almaları konusunda duyarlılık oluşturmak istiyoruz. Bu konularda uzun zamandır çalıştaylar yaparak çalışma yol ve yöntemlerimizi geliştirmek için yoğun çaba harcadık. - Hangi ülkelerde açacaksınız bu merkezleri? Amerika da dahil birçok yerde etüt merkezleri açmak istiyoruz. Almanya, Fransa, Avusturya ve İngiltere’de de açacağız. Bunlar etüt ve kültür merkezleri olacak. Çünkü bu konuda ihtiyaç olduğu ortaya çıktı ve özellikle Almanya gibi ülkelerde önemli konulardan biri ailelere rehberlik etmek aslında. Çünkü çocuklar yönlendirilemiyor, aileler bilinçsiz geliyor. Bunlara takviye dersler vermek hem de kültür ve dil bakımından da takviyelerde bulunmak istiyoruz. Onların Türkiye’yle olan aidiyetlerini sağlayacak destek çok önemli. Hafta sonları da güzel Türkçemizi öğreteceğiz. Bu anlamda Türkiye’nin kültür merkezleri yok maalesef. ‘Stratejik bir kurumuz’ - Eğitim alanında Türkiye’ye ilgi nasıl? Türkiye son zamanlarda uluslararası eğitimin merkezlerinden biri haline geldi. 125 bin civarında yabancı öğrenci var Türkiye’deki üniversitelerde. Türkiye her bakımdan dünyada yükselen bir trend. Eğitim alanında da son zamanlarda inanılmaz bir ilgi var. Fakat bu konuda Türkiye’nin eğitim alt yapısını, eğitim sistemini yurt dışına tanıtan, anlatan kurumlarımız yok. Dolayısıyla bizim şu anda Maarif Vakfı olarak 44 ülkede ofisimiz ve temsilciliğimiz var. Bunlar normal büyükelçiliğin dışında kendi bağımsız adresleri olan yerler. Belki de Dışişleri Bakanlığından sonra en fazla temsilcilikler bizde. Çünkü biz stratejik bir kurumuz. Örgün ve yaygın eğitimin dışında Türkiye’nin yurt dışında tanıtımı konusunda da görev üstleniyoruz. Zira biz doğrudan insana dokunuyoruz. Bu çerçevede oradaki ofisler, aynı zamanda Türkiye’de eğitim almak isteyen veya Türkiye’de o ülkeye gidip de dil öğrenmek isteyenler için de bir uluslararası eğitim ajansı gibi hizmet veriyoruz....
Türkiye Maarif Vakfı'nın Afganistan'ın Şibirgan kentindeki okullarında yeni eğitim ve öğretim yılı dolayısıyla açılış programı düzenlendi. Afganistan’da Türkiye Maarif Vakfı'na bağlı, içerisinde yurtları bulunan kız ve erkek liselerindeki 422 öğrenci, yeni eğitim ve öğretim yılına başladı. Yeni eğitim yılı dolayısıyla açılış töreni gerçekleştirildi. Programa, Türkiye Maarif Vakfı Afganistan Direktörü Mucip Uludağ, Şibirgan İl Milli Eğitim Müdürü Abdulhay Yeşin, okul müdürleri, öğretmenler ve Afganistanlı idareciler katıldı. Afganistan’da yeni eğitim-öğretim yılına başlayan okullarla ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Afganistan'daki FETÖ okullarının Maarif Vakfı'na devredilmesiyle bu okullardaki eğitim kalitesinin artırılacağını söyledi. Afganistan'daki Türkiye Maarif Vakfı'na devredilen okullardan 2 lise ve 2 yurdun faaliyete geçtiğini diğer okullar ile ilgili çalışmaların devam ettiğine dikkat çeken Akgün, “Okullarımızda 218'i Kız Lisesi ve 204'ü Erkek Lisesi olmak üzere toplam 422 öğrencimiz ile eğitim öğretime başlandı. Afganistan’daki okullarımızda şehit ve gazi çocuklarına ayrı kontenjan verilecek. Türkiye Maarif Vakfı’na devredilen okullara Afgan halkı büyük bir ilgi gösterdi ve çocuklarını okullara kaydetmeye devam ediyor. Okullarda öğrencilerden alınan ücretlerde indirim yapacağız ve buradan elde edilen paraları yine Afganistan eğitim kurumlarına harcanacak.” diye konuştu. Akgün, FETÖ okullarının devredilmesi konusunda kolaylık ve destek sunan Afgan yetkililere de teşekkür etti. Ülkedeki Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) ait 12 okul ve 3 dershane, Türkiye ve Afganistan arasında Şubat 2018'de imzalanan mutabakat zaptıyla Türkiye Maarif Vakfı'na devredilmişti....
Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki Fetullahçı Terör Örgütü ile iltisaklı okullar, Türkiye Maarif Vakfı'na devredildi. Türkiye Maarif Vakfı'ndan (TMV) yapılan açıklamaya göre, Başkent Kinşasa'daki FETÖ ile iltisaklı olan ve bünyesinde anaokulu, ilkokul, ortaokul ile lise eğitim kademeleri bulunan bin 200 öğrenci kapasiteli eğitim kampüsünün devri, Kongo Milli Eğitim Bakanlığı ve TMV yetkililerinin katılımıyla düzenlenen törenle yapıldı. Açıklamada görüşlerine yer verilen TMV Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Türkiye ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti arasındaki kardeşlik köprüsünün temellerinin atılmış olduğuna ve bu temeli güçlendirmek için eğitim alanındaki iş birliğinin önemine vurgu yaptı. Akgün, "Bugün itibarıyla başkent Kinşasa'daki FETÖ iltisaklı 4 okulun, Türkiye Maarif Vakfı'na devir işlemleri gerçekleştirildi. Demokratik Kongo halkına en iyi ve kaliteli eğitimi götürmek için tüm ekibimizle canla başla çalışacağız. Okullarımızın Türkiye misyonunu en iyi şekilde temsil ederek ülkenin eğitimine katkı sağlayacağına inanıyorum. Eğitim iki ülke arasındaki ilişkilerin uzun dönemde en kalıcı ayağını oluşturacaktır. Demokratik Kongo Cumhuriyeti yetkililerine, Vakfımıza verdikleri destekten dolayı çok teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı. "15 Afrika ülkesinden 104 okul devralmış olduk" TMV'nin Afrika'dan sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Büyükelçi Dr. Hasan Yavuz ise Türkiye'nin Afrika'ya olan desteğinin son yıllarda artarak devam ettiğine dikkati çekti. Yavuz, şunları kaydetti: "FETÖ'den Gine, Somali, Sudan, Kamerun, Mali, Moritanya, Nijer, Tunus, Senegal, Çad, Gabon, Burundi ve Fildişi Sahili'nin de aralarında bulunduğu 15 Afrika ülkesinden 104 okul devralmış olduk. Bu okullarımızda 11 bin 121 öğrenci eğitim görüyor. Son aldığımız okullarımızı da hızlıca restorasyondan geçirerek, öğrencilerimizi mağdur etmeden eğitimlerini sürdürmelerini sağlayacağız. Okullarımız daha modern bir şekilde Demokratik Kongo'da eğitim vermeye devam edecek." Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki FETÖ iltisaklı okulların Türkiye Maarif Vakfı'na devredilmesini öngören anlaşma, 18 Temmuz 2018'de imzalanmıştı....