Mart 15, 2022
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) öncülüğünde; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, İletişim Başkanlığı, Ankara Bilim Üniversitesi ve Erciyes Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu’nda alanının uzmanı isimler bir araya geldi. Forumun açılış konuşmalarını RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yaptı. Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün; RTÜK Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen ve Büyükelçi Dr. İsmail Hakkı Musa, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş ile Diplomasi Vakfı Direktörü Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin’in de konuşmacı olduğu İslam Karşıtlığıyla Mücadelede Kültürel Diplomasi başlıklı oturumda konuşmasını gerçekleştirdi.
İslamofobi ile mücadelede kültürel diplomasinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Birol Akgün, son 30 yılda uluslararası sistemde medeniyet ve kültür temellerinin kutuplaşma üzerine inşa edildiğine ve siyasi analizlerin teorik çerçevesi olarak buralara dayalı açıklamalar etkili olmaya başladığına vurgu yaptı. Samuel Huntington’un Medeniyetler Çatışması tezine atıfta bulunan Akgün, bu teorinin referans alınarak İslam ve Müslümanlarla ilgili her şeyin ötekileştirildiği bir dünya oluşturulduğunu aktardı. Müslüman toplulukların tarihte hiç olmadığı kadar gayr-ı müslim ülkelerde yaşadıklarına değinen Prof. Dr. Akgün, “Hindistan’dan Amerika’ya kadar Müslüman olmayan toplumlarda bir nevi İslam karşıtlığının temeli oluşturuluyor.” dedi.
“Avrupa İslam medeniyetinin pratiğine göre sınıfta kalmıştır. Farklılıklara karşı muamelede bizim medeniyetimiz tarihin sınamasından geçmiştir. İnsan hakları gibi evrensel değerlerin yeryüzüne yayılması, Batı’nın son yüzyılda sergilediği iki yüzlü tavır ile hatırlanır. 90’lı yıllarda Francis Fukuyama ‘Herkes bir gün liberal demokrasiyi kabul edecek.’ dedi. Hepimiz destekledik.1990’larda Ukrayna dahil pek çok ülkenin komünizmden, liberal demokrasiye geçiş için duyduğu heyecan, İslam dünyası ve Ortadoğu için neden korkuya yol açtı?” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Birol Akgün, zenofobik yaklaşımlarla entelektüel ve değersel olarak İslam dünyasına, yabancıları da içerecek şekilde Batı’ya entegre olmaya dirençli olan toplumlara karşı inanılmaz bir sertleşme oluşturulduğunun altını çizdi.
Bugün Avrupa’da emlak ararken, iş ararken çok büyük standartların bulunduğuna işaret eden Akgün, “Bir Müslüman olarak iş başvurusu yaptığınızda çağrılmama ihtimaliniz diğer din ve inançlara mensup kişilere kıyasla dört kat daha yüksek.” sözleriyle Batı’nın İslamofobik yaklaşımda geldiği noktayı gözler önüne serdi. İslamofobi ile zenofobinin birlikte düşünülmesi gerektiğini savunan Prof. Dr. Akgün, Müslümanların Batı’da bir güvenlik problemi imiş gibi gösterilerek baskı altına alındıklarını söyleyerek konuşmasını sorunun çözümüne ilişkin şu cümlelerle tamamladı: “Bireysel olarak bizlerin de İslam’ı doğru temsil etme yükümlülüğümüz var. Bütün suçu karşı tarafta aramamalıyız. Tüm dünyada Müslümanlar olarak İslam’ı temsil yükümlülüğümüzün gereğini yerine getirirsek, en azından üzerimizdeki sorumluluktan kurtulmuş oluruz.”