Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan temasları kapsamından Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi'ni ziyaret etti.Burada konuşan Erdoğan, ata yurdu Kırgız Cumhuriyeti'nde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.Türkiye-Kırgızistan işbirliğinin sürekliliğinin en önemli güvencesinin, eğitim öğretim alanındaki projeler olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:"Türkiye olarak Kırgız gençlerinin daha aydınlık bir gelecek kurmalarına destek olmak amacıyla eğitim öğretim sahasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede Kırgızistan'ın bağımsızlığının hemen ardından 1992 yılında imzaladığımız Eğitim Anlaşması kapsamında ortak okulumuz Türk Kırgız Anadolu Lisesi ve Anadolu Kız Meslek Lisesini eğitime açtık. 1995 yılında ise Manas Üniversitemizin temellerini attık. 2022 yılında Türkiye Maarif Vakfı okulumuzun açılması ile Kırgızistan'da eğitime verdiğimiz desteği bir kez daha teyit ettik. Gelinen aşamada ortak liselerimizde 400, Bişkek Türk okulumuzda 1200, TÖMER Türkçe kurslarımızda 3 bin 100 öğrencimiz var. Kısa süre önce açılmasına rağmen Türkiye Maarif okulumuzda 1500 öğrenciye ulaştık. Manas Üniversitesinde ise yaklaşık 7 bin genç kardeşimiz yükseköğrenim görüyor. Yani farklı seviyelerde toplamda 13 bini aşkın öğrenciye doğrudan destek sağlıyoruz."Erdoğan, bugüne kadar Türkiye bursları vasıtasıyla binlerce Kırgız öğrenciye Türkiye'de eğitim fırsatı sunduklarını vurgulayarak, "Tüm bu gayretlerimizle Kırgız kardeşlerimizin beşeri, akademik ve kültürel sermayesinin güçlenmesine ciddi katkıda bulunduk. İnsana yaptığımız yatırımların asla boşa gitmediğini ve gitmeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz." değerlendirmesinde bulundu....
Türkiye’nin yurt dışında dünyaya açılan penceresi Türkiye Maarif Vakfı, dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdiği faaliyetlerle iyi insan yetiştirme misyonunun gereğini başarıyla yerşne getiriyor. İcra ettiği sosyal faaliyetlerle de farkındalık oluşturmaya devam ediyor. 15 Temmuz 2016’da yapılan hain darbe girişiminin 7. yıl dönümünde Vakfın genel merkezinde 15 Temmuz Bağlamında Sivil Toplumun Önemi paneli gerçekleştirildi. Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Başkan Vekili Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Yönetim Kurulu üyeleri ve Vakıf çalışanlarının izlediği, Siyaset Bilimci Dr. Murat Yılmaz’ın moderatörlüğünü yaptığı panele Yenişafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu ve 15 Temmuz gazileri Emine Aydınbelge ile Fikri Erol konuşmacı olarak katıldı.Panelin açılış konuşmasını yapan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Türkiye’nin büyük bir yıkım, işgal ve iç savaşın eşiğinden döndüğünü belirterek, “Daha ilk saatlerde sosyal medyada başlayan yayınlar kalbi bu topraklar için atan vatanseverler ve hamiyet sahipleri için endişe verici bir durumdu. 12 Eylül, 28 Şubat, 2007 e-muhtıra ve son olarak 15 temmuzu gördük. Cuntacı gelenek bitmiyordu, ama o gün kahramanlık gösterenler bu defa liderlik ederek milletin ve sivil toplumun iradesine sahip çıktılar.” ifadelerini kullandı. “Her zafer elbette zayiat bırakır”15 Temmuz’un Türkiye’deki darbe geleneğini bitiren bir olay olduğuna vurgu yapan Akgün, “Kimse eline silahı alarak ‘ülkede yönetimi ele geçireceğim’ diyemez. O gece millet, silahlara ‘dur’ diyerek demokrasisine, liderine ve kaderine sahip çıkmıştır. O gece hayatını kaybeden 251 şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum.” dedi. Türkiye Maarif Vakfının 15 Temmuz’dan 1 ay önce kurulduğunun altını çizen Prof. Dr. Akgün, “15 Temmuz’dan sonra en çok mücadelemizi bu hain yapının yurt dışı ayağına karşı yürüttük. Dışişleri Bakanlığımızla birlikte bu mücadeleyi sürdürdük. Geçtiğimiz 7 sene içerisinde bu okullar ya kapatıldı, ya millileştirildi, ya 3. şahıslara devredildi ya da Türkiye Maarif Vakfı bünyesine alındı. Bugün 51 ülkede 440 okuluyla dünyanın farklı milletlerinden oluşan 52 bin öğrenciye eğitim veriyoruz. Artık Türk okulları deyince FETÖ okulları değil Maarif Okulları biliniyor. Türkiye Maarif Vakfı, bugün Türkiye menşeili küresel bir eğitim kurumu haline gelmiştir.” diye konuştu. “Dış vesayet gelmiş olsaydı durumumuz Ukrayna benzeri bir duruma dönüşmüş olurdu”Prof. Dr. Birol Akgün’ün yaptığı açılış konuşmasının ardından başlayan panelin moderatörlüğünü yapan Dr. Murat Yılmaz, başarılı ve seçilmiş siyasetçilerin gayretleri ve liderliği ile halkımızın gayretleri sayesinde silahla siyasete yön verme geleneğine son verildiğine değinerek “Türkiye 15 Temmuz öncesinde mücadeleye başlamıştı ve sonrasında da devam etti. Darbeler geleneğini sona erdirecek sivilleşme çabalarının daha önce konuşulan birçok noktası 15 Temmuz’dan sonra hayata geçirildi. Bu gecenin eğitim vesilesi ve sivil toplum yoluyla gelecek nesillere aktarılması lazım. Burada eğitim bakanlığına ve YÖK’e büyük görev düşüyor.” ifadelerini kullandı. Darbelerin tesir edici ve bozucu bir yönü olduğunun da altını çizen Yılmaz “FETÖ’cü darbeciler Genelkurmay’ın kütüphanesinden önceki darbelerle ilgili kitapları almışlar. Millet o gece sadece bir darbeyi engellemedi. O örgütü, örgütün arkasındaki yabancı istihbari örgütleri engelleri ve önlerine set çekti. Bu darbe sadece içeride bir vesayet getirmiyor, dışarıdan da getiriyor. Eğer dış vesayet gelmiş olsaydı durumumuz Ukrayna benzeri bir duruma dönüşmüş olurdu.” dedi.“FETÖ, her kötülüğünü eğitimi aracı kılarak yapıyor”Yenişafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu, “Maarif çatısı altında 15 Temmuz’u konuşmak son derece kıymetli. FETÖ, gerçek yüzünü göstermeye başladığı andan itibaren görmeye başladığım şey şu: Bu örgütün temeli eğitim ile başlıyor. Bu sebeple uluslararası bir eğitim markası haline gelen Maarif çatısı altında bu konuyu konuşmak son derece önemli. FETÖ, her kötülüğünü eğitimi aracı kılarak yapıyor. Bu mücadelede ilerleme sağlayabilmek için eğitim alanını çok iyi bilmek zorundayız. Bu var olan bir geçmişin ve yapının üzerine bu örgüt faaliyetlerini yaptığını görüyoruz. 1800’lerin başında Osmanlı coğrafyasına gelen Amerikan misyoner yapısının neredeyse kopyasıdır FETÖ. 1800’lerin başında Osmanlı’ya gelerek eğitim yoluyla gayrimüslim tebayı eğiterek bu tebaayı ayrılıkçı hareketlere yönlendiren bir yapı vardı. FETÖ ile bu yapı arasında ciddi bir benzerlik görüyoruz. Bunlarla mücadele etmek için eğitim alanını çok iyi kullanmalıyız. Bu alanda Maarif Vakfının yaptığı çalışmalar ve üstlendiği misyon nedeniyle sizlere çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu.“15 Temmuz ruhu demek Çanakkale ruhu demektir”15 Temmuz gazilerinden Emine Aydınbelge, “Akşam haberi aldığımda eşimle beraber Kolej’den Kızılay’a geldik. Sonra Genelkurmay başkanını çıkaramasınlar diye Genelkurmay’a gittik. İstiklal Marşı okuduk. Ama hiç umurlarında olmadı ve insanlara kurşun sıkmaya başladılar. Meclisimizi bombaladılar ve beni en çok üzen ve şaşırtan durum buydu.” derken, Fikri Erol da “Türkiye Maarif Vakfı başkanı yöneticileri ve personeline misafirperverliği için teşekkür ediyoruz. Anadolu insanı belki alim değildir. Çeşitli gerekçelerle okumamıştır okutulmamıştır. Ama Anadolu insanının mayasında arif olma özelliği var. Biz istiyoruz ki Anadolu insanı hem alim hem arif olsun. Arif dediğimiz insanlar, 15 Temmuz gecesinden sonra okumaya ve devlet kadrolarında yer almaya başladılar. Önceden Anadolu çocuğu devlet kurumunda yoktu. Dolayısıyla vesayet odakları tek kutuptu. Şimdi arif Anadolu insanı devlet kurumlarına yer almaya başlayınca rahatsız olmaya başladılar. 60 ve 80 darbelerinde tepki göstermemize engel olan odaklar, bu sefer iradesine sahip çıkan milleti görünce bunu hazmedemediler. 15 Temmuz ruhu demek Çanakkale ruhu demektir. Türkiye’nin sadece Türkiye’den ibaret olmadığının şuurunda olmak demektir.” ifadelerini kullandı.Hediye takdiminin ardından panel sona erdi. ...
İlmini ve irfanını insanlığın barış ve huzuru için kullanacak iyi insanlar yetiştirme amacıyla 2016’da başladığı yolculuğunda emin adımlarla ilerleyen Türkiye Maarif Vakfı, geliştirdiği uluslararası IM (Uluslararası Maarif) Programı ve Türkçenin uluslararası alanda öğretimine ilişkin hazırladığı eğitim materyalleriyle önemli çalışmalara imza atıyor. Bu kapsamda hazırlanan, dünyanın dört bir yanındaki eğitim kurumlarında Türkçe öğretiminde kullanılmak üzere geliştirilen ve “Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Programı”nı esas alan müfredat temelli yardımcı okuma kitap setlerini öğrencileriyle buluşturuyor. Türkçe ve Yabancı Dil Öğretimi Daire Başkanlığı tarafından, program temelli ve özgün olarak hazırlanan Yardımcı Okuma Kitap Setleri; K12 düzeyinde olma özelliğiyle alanında bir ilki daha gerçekleştiriyor. Okul öncesinde dokuz, ilkokulda on altı, ortaokulda yirmi ve lise kademesinde on olmak üzere toplam elli beş kitaptan oluşan yardımcı okuma kitap setleri, öğrencilere Türkçeyi eğlenerek öğrenebilecekleri bir zemin hazırlıyor. Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Programı’nın kazanımları doğrultusunda söz varlığı ve iletişimsel işlevler esas alınarak hazırlanan kitaplar, uzman görüşü alınarak oluşturulan hikâye yazım kılavuzlarından hareketle ve editör onayından geçerek yayınlandı. Karakter seçimleri; kitapların dil ve anlatım özellikleri, iletişim ve pedagojik unsurları, biçimsel özellikleri, içerikleri ve kitaplarda kullanılan görsel unsurlar, Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Programı’ndaki okuma becerisi kazanımlarıyla ilişkilendirilerek ele alındı. Yardımcı Okuma Kitap Setleri, dil öğretimi ile kültürel etkileşimi sağlamayı da hedefliyor. Bu setler dünyanın farklı coğrafyalarında eğitim gören K12 düzeyindeki öğrencilere dokunarak Türkçenin ve Türk kültür hazinesinin öğrencilere eğlenceli bir şekilde sunumuna katkı sağlamaya devam edecek....
Türkiye Maarif Vakfı tarafından düzenli olarak gerçekleştirilen Maarif Söyleşileri’nde medeniyetimizin en önemli köşe taşlarından Yunus Emre konuşuldu. Yunus Emre hakkında değerli çalışmalara imza atan Dr. Mustafa Tatcı’nın konuk olduğu söyleşiye Türkiye Maarif Vakfı Başkan Vekili ve Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Türkben, daire başkanları ve çalışanlar katıldı.“Arifler aşk ve irfan kanatlarıyla uçarlar” Türk tarihinde pek çok şahsiyetin kimliğimizi inşa etmede önemli etkileri olduğunun altını çizen Mustafa Tatcı, “Doğu Türklerinin sahasında en önemli şahsiyet Ahmet Yesevi hazretleridir. 1166’da, 125 yaşında vefat etmiş. Batı’da da Yunus Emre’dir. 1321’de vefat etmiş. Türkler, 10. asırda Karahanlılar döneminde İslam’ı kabul etti. Bugün Çin sınırlarında olan bölgelere İslam orduları gelip gitti. Tarihte o döneme kadar ufak tefek kavgalar da var. Türklerin İslam’ı kabulünde mutasavvıfların önemli katkısı bulunuyor. Bu insanlar Hz. Ahmet Yesevi’ye zemin hazırladılar. Peki Yesevi kimdir? Bu sorunun cevabını en net şekilde kitap yani Kur’an-ı Kerim ve sünnet yani Hz. Peygamber’in yaşadıklarıdır. Uzantıları ise aşk ve irfandır. Arifler iki kanatla uçarlar; aşk ve irfan.” ifadelerini kullandı. “Bugün Kazan’da, Anadolu’da İslam yaşanıyorsa bunu Ahmet Yesevi’ye borçluyuz” O dönemde Ahmet Yesevi hazretlerinin bulunduğu coğrafyanın sonsuz bir sahra olduğuna dikkat çeken Tatcı, “Gökle yer adeta birleşmiş gibi. İnsanların birbirleriyle irtibatlı olmadığı bir alan. Yüzlerce yıl öncesini düşünün, vasıta yok. Binek olarak at ve deve bulunuyor. Dolayısıyla insanların birbirleriyle irtibatı söz konusu değil. Böyle bir ortamda Yesevi hazretleri annesiz ve babasız büyümüş, ablası onu okusun diye Buhara’ya ve Semerkand’a göndermiş. Yusuf Hemedani hazretlerinin yanına gidiyor. Arapça ve Farsça ağırlıklı bir dilde eğitim alıyor. O bölgedeki insanların Arapça ve Farsça’yı anlamasının imkânı yok. Ahmet Yesevi hazretleri bu bölgede adeta devrim yaparak ilk defa Kur’an ve sünnet bilgisini Yesi’de Türkçe vazediyor. Buradan bakarsak, Hz. Yesevi’nin ilk özelliği doğru İslam’ı, ikinci özelliği ise Türkçe İslam’ı anlatması.” dedi. Ahmet Yesevi’nin aksiyoner İslam’ı da temsil ettiğini vurgulayan Dr. Tatcı, bu sayede bugün Kazan’da İslam’ın bayrağı dalgalanıyorsa, Anadolu’da İslam’ı yaşayabiliyorsak bunu Yesevi hazretlerine borçlu olduğumuza temas etti. “Yunus Emre önceki gelenlerin sonuncusu sonraki gelenlerin ilkidir” Batı’da ise İslam’ın yayılmasının en önemli aktörlerinden birinin Yunus Emre olduğunu dile getiren Mustafa Tatcı, Yunus Emre’yi “Bu bizden önde gelenler, manayı pinhan kılanlar, Ben anadan doğmuş gibi geldim ki uryan eyleyem.” dizesinden hareketle önceki gelenlerin sonuncusu, sonradan gelenlerin ilkincisi olarak tanımladı. Ahmet Yesevi, Maruf-u Kerhi, İbrahim Ethem, Rabia-i Adeviyye gibi isimlerin Yunus Emre’ye zemin hazırladıklarını aktaran Tatcı, Hz. Yunus’un da kendinden sonra gelenlere yol gösterici olduğuna dikkat çekti.“Bugün Yunus bize açılmıyor” Yunus Emre’nin manayı gizleyenlerden değil, açanlardan olduğuna söyleyen Dr. Tatcı; “Milli Kütüphaneye gittim Yunus’u araştırdım, 700 küsur yıllık dönemden 2000 Yunus yetişmiş. Ancak maalesef biz 2001. Yunus’u yetiştirememişiz. Yunus gözleriyle gören, kulağıyla duyan, ağzıyla konuşan insanlara ihtiyaç var. Dolayısıyla Yunus açılmıyor bize.” ifadelerini kullandı. “Yunus, dilimizi Allah’ın, Kur’an’ın ve Rasulullah Efendimiz’in rengine boyayan kişidir” İslam dünyasında herkesin Hz. Peygamber’in kılık kıyafetine odaklandığına değinen Tatcı, sözlerini şöyle tamamladı: “Ancak derununda ne vardı kimse ilgilenmiyor. Yunus Emre bizim şeriat, tarikat, hakikat ve marifet dilimizdir. ‘Suretten gel sıfata, onda mana bulasın…’ diyor Yunus Emre. Bu suret aleminde şahıslara, yüzlere takılırsak manadan mahrum kalacağımızı söylüyor. Hadis-i kutsi’de şöyle buyruluyor: ‘Ben bana nafile ile yaklaşan kişinin gören gözü, işiten kulağı yürüyen ayağı olurum.’ Yunus, dilimizi Allah’ın, Kur’an’ın ve Rasulullah Efendimiz’in rengine boyayan kişidir. Yunus’un kullandığı kelimeler artık sıradan değil. Çok basit gelen kavramların arkasında yedi mertebe geçmiş Yunus var.” Soru cevap bölümüyle söyleşi sona erdi. ...
Türkiye’nin eğitimde dünyaya açılan penceresi Türkiye Maarif Vakfı, iyi insan yetiştirme gayesiyle başladığı yolculuğuna yeni başarılara imza atarak devam ediyor. 51 ülkedeki 440 okulda eğitim gören 52 bin öğrencisiyle eğitimde dünya markası haline gelen Vakıf, 2023 Mezuniyet törenini Sabancı Öğretmenevi’nde yapılan törenle gerçekleştirdi. Açılış konuşmasını Vakıf Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün’ün yaptığı programa Mütevelli Heyeti Üyeleri Selim Cerrah, Mahmut Özdil, Ömer Faruk Terzi, Yönetim Kurulu Üyesi İpek Coşkun Armağan, veliler ve Türkiye Maarif Vakfı çalışanları katıldı. “Seyyahlar ve alimler ilim havzalarında yetiştiler”Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, “Uluslararası alanda eğitim alan birisi olarak uluslararası eğitimin sizlere olan katkısını ömrünüz boyunca hissedeceğinizi söylemeliyim. Tarihe damga vuran bilim ve siyaset adamlarının eğitim sürecinde çok farklı havzalardan ve bölgelerden beslendiğini görüyoruz. İbn-i Haldun mesela, bütün coğrafyalarda bulundu. Geriye büyük eserler bırakan seyyahlar ve alimler ilim havzalarında yetiştiler. İbn-i Battuta sadece seyahat etmemiş, aynı zamanda ilim meclislerinde de bulunmuştu. Nobel Ödüllü Türk asıllı bilim adamımız Aziz Sancar uluslararası eğitim aldı. Bu insanlar farklı mekânlardan ve insanlardan beslenerek bakış açılarını geliştirdiler. Sizler de aldığınız eğitimlerle farklı bakış açıları elde edeceksiniz.” dedi. “Mottomuz iyi insan yetiştirmek”Türkiye dünyanın en kritik coğrafyalarından biri olduğuna değinen Prof. Dr. Akgün, “Bu topraklar, Türklerin Selçuklu ve Osmanlı geleneğiyle son 1500 yıllık İslam tarihinin belki bin yılına damgasını vurmuş büyük bir medeniyetin taşıyıcısı olan bir canlı müzedir. Bu topraklarda Mevlana'nın dediği gibi, insan sevgisinden başka bir şey görmezsiniz. Yunus Emre'nin dediği gibi, yetmiş iki buçuk milleti bir bilmek bizim geleneğimizdir. Bu ilimde de böyle, sosyal ilişkilerde de böyle, kültürde de böyle. İstanbul medeniyet ve kültürün taşıyıcısı bir şehir. Türkiye’nin her yeri farklı bir tarihi ve kültürel mirasın taşıyıcısı. Konya, Bursa, Edirne ve Ankara da böyle. Türkiye’nin gelişmesi, kalkınmasına katkı sunan bu şehirler sizlere çok şey kazandıracak.” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin uluslararası eğitim kurumu olan Maarif öğrencisi olmanın da kişiye çok şey kazandıracağının altını çizen Akgün, “Dünyanın neresine giderseniz gidin Maarif mezunlarıyla karşılaşacaksınız. Bu oldukça önemli bir şey. Vizyonumuz stratejik planda da belirtildiği gibi ilmini ve irfanını insanlığın barış ve huzuru için kullanacak iyi insanları yetiştirmek. Mottomuz iyi insan yetiştirmektir. Hep bu amaçla çalışmalarımızı yürütüyoruz.” diyerek Maarif Okullarından mezun olmanın ne anlama geldiğini aktardı.“Her birimiz büyük Maarif ailesinin birer ferdiyiz”Bu toprakların büyük bir medeniyetin taşıyıcısı olduğuna değinen Prof. Dr. Akgün, sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkeler arası ilişkilerde önemli görevler alacaksınız. Diplomat olacaksınız, akademisyen olacaksınız, mühendis, tüccar, akademisyen, öğretmen gibi farklı görevler üstleneceksiniz. Ne yaparsanız yapın amacınız bu ilişkiyi bu medeniyet izlerini ülkenize taşımak olmalı. Bu gerçekleşirse Maarif Vakfı olarak vazifemizi yapmış oluruz. Biz diyoruz ki bir Maarif mezunu öncelikle yerli ve milli zihinle yetişir. Kendi ülkesini sever, kendi birikimini teknolojik anlamda, dil anlamında ya da kültürel anlamdaki birikimini önce kendi insanına hizmet etmek, kendi ülkesini, milletini kalkındırmak için kullanır. Anadolu irfan geleneği Hz. Mevlana’nın Yunus’un Yesevi Hazretlerinin insan odaklı bakışıdır. Geleceğe ilişkin bir medeniyet tasavvurundan söz edeceksek, şiarımız insanı yaşatmak ve insanlar arasında barış ve adaleti tesis etmektir. Eğitim bunun bir parçasıdır. Yunus Emre’nin dediği gibi gelin tanış olalım. Maarif Vakfı 51 ülkede açtığı 440 okulda 52 bin öğrencisiyle bu davanın taşıyıcısı haline gelmiştir. Sizler de bize katılacaksınız ve beraberce yeni tohumlar atacak yeni öncülükleri başlatacağız. Önemli olan bu görevi hakkıyla yerine getirebilmektir. Maarif mezunu, kendi ülkesini sever kendi birikimini kendi insanına hizmet etmede kullanır. Buna inanırsanız küresel dünyadan kopmadan; özgür olmayı deneyerek, zihinsel olarak farklı dünyalara teslim olmadan kendi milletinize hizmet edersiniz. Buna inanırsak hep birlikte daha adil bir dünyanın kurulması için çalışırız. Hepinizi tebrik ediyorum. Aileniz ve milletinize selamlarımızı iletin ve büyük bir ailenin ferdi olduğunuzu unutmayın. Başarılar diliyorum.”“Türkiye Maarif Vakfının çocukları olarak Maarif’in yolculuğuna katkı sağlayacağız”Prof. Dr. Birol Akgün’ün ardından söz alan mezun öğrencilerden Maliha Temori, Türkiye Maarif Vakfının Afganistan okulundan mezun olan biri olmaktan gurur duyduğunu dile getirerek, “Burada mezunlar adına konuşmak önemli bir sorumluluk. Türkiye Maarif Vakfı dünyanın dört bir yanında eğitim faaliyetlerini sürdürüyor. Afganistan’dan Türkiye’ye üniversite eğitimim için geldiğimde yeni deneyimler kazandım, yeni kültürler tanıdım. Türkiye Maarif Vakfı sadece bir eğitim kurumu değil, aynı zamanda bir aile. Hepimizi birleştiren ortak bir hedef var: Gelişme ve ilerleme. Maarif Okulları bize sadece akademik değil evrensel değerlerle donatılmış bir eğitim sundu. Buradan mezun olan öğrenciler olarak Türkiye Maarif Vakfına minnettarız. Türkiye Maarif Vakfının çocukları olarak bu yolculuğa katkılar sağlayacağız. Ailelerimize, öğretmenlerimize, sınıf arkadaşlarımıza ve Türkiye Maarif Vakfının tüm personellerine teşekkür ediyorum. Bize inandınız ve cesaret verdiniz. Sizler olmadan bu başarı olmazdı. Sevgili mezunlar umut dolu bir geleceğe doğru yürürken birlikte çalışalım ve dünyaya anlamlı işlere yapalım.” sözleriyle duygularını ifade etti. Temori, konuşmasının ardından mezuniyet kütüğüne hatıra çivisi çaktı.“Aldığımız eğitim ve edindiğimiz deneyimlerle dünyaya farklı bakış açısı sunmaya hazırız.”Temori’den sonra söz alan Nematullah Rahimi ise, “Hem mezun hem de inşallah Türkiye Maarif Vakfı öğretmeni olarak huzurlarınızdayım. Türkiye Maarif Vakfı, yıllarca öğrencilere sadece kaliteli bir eğitim değil, eğlenceli programlarla kapsamlı bir eğitim sunuyor. Vakfın öğretmen adayları eğitim programı sadece kaliteli eğitim değil aynı zamanda dostluklar kazanmamıza ve kardeşlik duygusunu geliştirmemize yardımcı oldu. Tarihi mekanları keşfetmek ve kültürel etkinliklere katılmak bizlere farklı deneyimler kazandırdı. Bugün buradan mezun olan öğrencileri tebrik ediyorum. Aldığımız eğitim ve edindiğimiz deneyimlerle dünyaya farklı bakış açısı sunmaya hazırız. Ailelerimiz ve Türkiye Maarif Vakfının tüm çalışanlarına teşekkür ediyorum. Siz olmadan bu başarı merdivenini tırmanmak mümkün olmazdı. Sevgili mezun arkadaşlarım geleceğimiz sizlerin elinde. Sizler birer ışık olarak geleceğin nesillerine ilham vereceksiniz. Öğretmenler geleceğin inşasında önemli rol oynuyorlar. Bu vazifeyi yaparken değerlerimizle sevgi dolu bir ortam oluşturmalıyız. Hepinize tekrar başarılar diliyorum.” dedi.Flama teslim merasiminin sonrasında mezuniyet nişanı ve hediye takdiminin ardından program sona erdi. ...
Ülkemizin yurt dışına açılan penceresi Türkiye Maarif Vakfı, uluslararası alanda gerçekleştirdiği faaliyetler ve elde ettiği başarılarla adından söz ettiriyor. Bugüne kadar 51 ülkedeki 447 eğitim kurumunda iyi insan yetiştirme gayesiyle çalışmalarını sürdüren Vakıf, gelen talepler ve hazırlanan stratejik planlar çerçevesinde mesleki ve teknik eğitim liselerine dair hedeflerini de belirledi.Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, özellikle Afrika ülkelerinden meslek lisesi eğitimi noktasında çok büyük bir talebin olduğunu belirtti. “Yeni hedefimiz veya açılımımız olarak şunu söyleyebilirim, özellikle Afrika’daki ülkelerde çok talep edilen şey meslek lisesi eğitimi. Türkiye Maarif Vakfı olarak, müktesebatımız, birikimimiz şimdiye kadarki tecrübemiz büyük ölçüde genel akademik eğitim veren liseler açmak. Bu konuda da gerçekten uluslararası alanda kendimizi rekabete açacak düzeye geldik. Bu önemli bir başarı.” diyen Akgün, Afrika toplumunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere ve Türkiye'ye olan çok yönlü ekonomik, askeri, siyasi ilişkilere de destek olmak amacıyla bölge halkının taleplerini de yerine getirmek istediklerini vurgulayarak “Bu çerçevede örneğin Nijer'de ilk defa bir mesleki ve teknik eğitim lisesi açıyoruz. Türkiye'deki TUSAŞ’la iş birliği halinde bu sene orada bir mesleki ve teknik eğitim lisesi açacağız.” diye konuştu. Akgün, Maarif Vakfı olarak Nijer'deki öğrencilerin ülke ihtiyaçları çerçevesinde yetiştirilmeleri amacıyla 2023-2024 eğitim öğretim döneminde "Maarif Çok Programlı Mesleki ve Teknik Lise" açılması süreçlerinin büyük ölçüde tamamlandığını ifade etti. Kurulması planlanan meslek lisesinin ihtiyaçlar çerçevesinde her yıl yeni bölüm ve programlar ekleyerek zenginleştirileceğini vurgulayan Akgün, bu kapsamda açılacak ilk bölümün, “Elektro Mekanik” olacağı bilgisini verdi. Bu bölümün Türkiye’nin mesleki eğitim alanındaki tecrübe ve birikimleri ile TUSAŞ’ın operasyonel ve sektörel tecrübesinin birleşmesiyle oluşturulduğunu kaydeden Akgün, şunları söyledi: “Elektro Mekanik bölümü altında, Makine Teknolojisi, Elektrik Teknolojisi ve Bilişim Teknolojileri programlarına öğrenci kabul edilecek olup belirlenmiş dersler, atölyeler, proje ve staj programları ile eylülde eğitim öğretime başlanacak.” Togo’da Spor Meslek Lisesi Açılacak Prof. Dr. Akgün, ayrıca Togo hükümetinin talebi üzerine ise bu ülkede bir spor meslek lisesi açacaklarını aktardı. Ülkelerin gelişmesinde ve kalkınmasında sanayileşme, teknoloji ve güçlü ekonominin yanında sporun da son derece önemli hale geldiğini ve Afrika’dan bu alanda talepler olduğunu ifade eden Akgün, Togo’da 2023-2024 eğitim öğretim döneminde Maarif Spor Merkezi açacaklarını, bu merkezde ortaokul ve lise kademelerine hitap edecek takım ve bireysel sporlarda toplam 6 branşta eğitim verileceğini söyledi. Akgün, Togo'da kurulacak Maarif Spor Merkezi’nde daha nitelikli eğitim vermek üzere Türkiye Süper Ligi'nden spor kulüpleri, spor akademileri ve spor bilimleri fakültesi bulunan üniversitelerle iş birliği, tecrübe paylaşımı, teknik destek, farklı spor aktivitelerinin düzenlenmesi gibi ortak faaliyetleri kapsayan protokoller yapılmasının planlandığını ifade etti. Mali’de Turizm ve Otelcilik Lisesi Açılıyor Batı Afrika’da yer alan Mali’den de turizm ve otelcilik alanında özellikle hizmet sektörüne yönelik nitelikli insan gücü oluşturmak için bir meslek lisesi talebi geldiğini belirten Akgün, şöyle devam etti: “Mali’de hizmet sektöründe özellikle turizm ve otelcilik alanında ihtiyaç vardı. Bize bu konuda talep geldi. Biz de bir turizm ve otelcilik meslek lisesi açılması için program hazırladık, bu sene orada açıyoruz. Bazı yerlerde özellikle Türk hastanelerinin, sağlık sektörünün güçlü olduğu yerler bulunuyor. Örneğin Arnavutluk gibi ya da Afrika’da başka ülkeler de bizden sağlık meslek lisesi açmamızı istiyorlar. Onunla ilgili de ciddi hazırlıklarımız var.” Akgün, sağlık meslek liselerinin açılması konusunda talep gelen Arnavutluk, Nijer ve Çad’da da bu kapsamda meslek liseleri açılması için adımlar atılacağı bilgisini verdi. Bazı ülkelerden de tarım alanına ilişkin meslek liseleri açılmasının talep edildiğini ifade eden Akgün, şunları kaydetti: “Biz hepsini karşılayamıyoruz ama bu konuda çalışma yapan STK’lar da dahil, iş birliği yaparak o ülkelerdeki mesleki eğitimde de var olmak istiyoruz. Bu konuda tabii en büyük destekçimiz Milli Eğitim Bakanlığı. Çünkü Türkiye’nin mesleki eğitim alanında çok ciddi bir birikimi oluştu. Altyapısı ve insan gücü var. Bu, o ülkelerdeki Afrika’da ve benzer ülkelerde yatırımcı iş adamları bulunuyor. Onların ihtiyacı olan nitelikli mesleki eğitim almış, teknik donanım sahibi gençlere ihtiyaç var. Buralarda da biz çok yönlü eğitim iş birliğine girmeye çalışıyoruz.” Suriye’nin Kuzeyindeki Azez ve Çobanbey’de Meslek Liseleri Açıldı Akgün, Suriye’de de ihtiyaç duyulan nitelikli insan gücünü yetiştirmek için adımlar attıklarını belirterek, Suriye’nin kuzeyindeki Azez ve Çobanbey’de meslek liseleri açtıklarını söyledi. “Suriye'nin kuzeyindeki, ihtiyaç duyulan nitelikli insan gücü yetiştirmek üzere Azez ve Çobanbey’de başta oradaki Türkmenlere hitap etmek üzere fen ve teknoloji liseleri açtık. Bunlar yatılı okullarımız, bu sene üçüncü yılına giriyorlar. Ama çok başarılı, gayet güzel gidiyor. Bir sene hazırlık programı var. Hem kendi ana dillerinde yani Arapça, İngilizce ve Türkçe bir hazırlık arkasından fen ve teknoloji alanında lise eğitimi alıyorlar.” diyen Akgün, bölgede meslek lisesi açılmasına dair projenin önemine vurgu yaparak, bölge insanının yetiştirilmesi ve geleceğe yatırım anlamında flaş bir proje olduğunu ifade etti. ...
Uluslararası alanda gerçekleştirdiği faaliyetlerle dünyanın en büyük 5. eğitim kurumu haline gelen Türkiye Maarif Vakfı, Katar Üniversitesi ile imzaladığı iş birliği protokolüyle öğrencilere Katar’da eğitim alma sağlıyor. İmzalanan protokol kapsamında, 30 öğrenciye Katar Üniversitesi tarafından lisans eğitimi için tam burs verilecek. 2021-2022 eğitim öğretim yılında başlayan burs programı, 2023-2024 eğitim öğretim yılında da devam edecek. Programa başvuracak öğrencilerin lise diploma notunun 100 üzerinden en az 85 olması, B1 düzeyinde Arapça bilmeleri, üniversitelerin burs vereceği bölümler için belirlediği kriterleri sağlamış olmaları, 22 yaşından gün almamış olmaları, sabıka kaydının bulunmaması ve burs sözleşmesini imzalayarak eğitime kesintisiz bir şekilde devam etme taahhüdünde bulunmaları gerekiyor. Öğrencilerin burs programına kabul edildikleri takdirde; tam zamanlı ve kesintisiz bir şekilde akademik başarı kriterini sağlayarak okulu belirtilen sürede bitirmeleri, Katar Üniversitesi bünyesinde öğrenci istihdamı dışında bir yerden burs almamaları veya ücretli bir işte çalışmamaları, Katar Üniversitesince belirlenen kurallara uymaları, yasalara saygı göstermeleri, ülkedeki kurallara ve kültüre uygun olarak profesyonel davranışlar sergilemeleri, herhangi bir kronik sağlık sorunlarının bulunmaması ve tercih ettikleri bölümler için Katar Üniversitesinin belirlediği koşulları sağlamaları gibi yükümlülükleri bulunuyor. Burs kapsamında öğrencilere; üniversite eğitimleri için tam burs, üniversite yurdunda ücretsiz konaklama, aylık 500 Katar riyali, sağlık sigortası ve yılda bir kez ekonomi sınıfında gidiş-dönüş uçak bileti tahsis edilecek. Öğrenciler Fen-Edebiyat Fakültesinden Arap Dili, Siyaset ve Planlama Geliştirme, Tarih, Uluslararası İlişkiler, Medya, Psikoloji, Sosyal Hizmetler ve Sosyoloji; İslami İlimler Fakültesinden İslami Araştırmalar, Akaid ve Davet Çalışmaları, Fıkıh ve Ulusal Fıkıh, Kuran ve Sünnet; İktisadi Bilimler Fakültesinden Muhasebe, İktisat, İşletme ve Pazarlama; Eğitim Fakültesinden Özel Eğitim, Beden Eğitimi ve Bilimsel eğitim bölümleriyle Hukuk Fakültesine başvuru yapabilecekler. Başvuru için tıklayın....