Haber Sayfası Banner Görseli

Haberler

  • Kasım 06, 2024 Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Türkiye Maarif okulumuzda 1500 öğrenciye ulaştık”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan temasları kapsamından Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi'ni ziyaret etti.Burada konuşan Erdoğan, ata yurdu Kırgız Cumhuriyeti'nde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.Türkiye-Kırgızistan işbirliğinin sürekliliğinin en önemli güvencesinin, eğitim öğretim alanındaki projeler olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:"Türkiye olarak Kırgız gençlerinin daha aydınlık bir gelecek kurmalarına destek olmak amacıyla eğitim öğretim sahasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede Kırgızistan'ın bağımsızlığının hemen ardından 1992 yılında imzaladığımız Eğitim Anlaşması kapsamında ortak okulumuz Türk Kırgız Anadolu Lisesi ve Anadolu Kız Meslek Lisesini eğitime açtık. 1995 yılında ise Manas Üniversitemizin temellerini attık. 2022 yılında Türkiye Maarif Vakfı okulumuzun açılması ile Kırgızistan'da eğitime verdiğimiz desteği bir kez daha teyit ettik. Gelinen aşamada ortak liselerimizde 400, Bişkek Türk okulumuzda 1200, TÖMER Türkçe kurslarımızda 3 bin 100 öğrencimiz var. Kısa süre önce açılmasına rağmen Türkiye Maarif okulumuzda 1500 öğrenciye ulaştık. Manas Üniversitesinde ise yaklaşık 7 bin genç kardeşimiz yükseköğrenim görüyor. Yani farklı seviyelerde toplamda 13 bini aşkın öğrenciye doğrudan destek sağlıyoruz."Erdoğan, bugüne kadar Türkiye bursları vasıtasıyla binlerce Kırgız öğrenciye Türkiye'de eğitim fırsatı sunduklarını vurgulayarak, "Tüm bu gayretlerimizle Kırgız kardeşlerimizin beşeri, akademik ve kültürel sermayesinin güçlenmesine ciddi katkıda bulunduk. İnsana yaptığımız yatırımların asla boşa gitmediğini ve gitmeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz." değerlendirmesinde bulundu....

  • Temmuz 10, 2019 Afganista’daki Maarif Okullarında Fuat Sezgin anıldı

    Afganistan'ın kuzeyinde bulunan Mezar-ı Şerif kentindeki Maarif Okulları'nda Prof. Dr. Fuat Sezgin'i anma töreni düzenlendi. Türkiye Maarif Vakfı Mezar-ı Şerif Erkek Lisesi ile Belh Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkçe – Özbekçe Bölümü'nün ortaklaşa düzenlediği anma törenine Afgan ve Türk yetkililer katıldı. Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan törende, İslam bilim tarihi araştırmacısı Prof. Dr. Fuat Sezgin ile Timur İmparatorluğu hükümdarı ve şair Sultan Hüseyin Baykara'nın biyografileri okundu. Törende konuşan Belh Üniversitesi Türkçe – Özbekçe Bölüm Başkanı Ziya Kaysari, yılların, sınırların gönüllere zincir vuramadığını belirterek, Türkiye Maarif Vakfı nezdinde Türk milletine teşekkürlerini iletti. Kaysari, Türkiye Maarif Vakfı'nın Afganistan'daki faaliyetlerinin genişleyerek artmasının Afganistan halkına umut olduğunu söyledi. Türkiye Maarif Vakfı Afgan-Türk Maarif Okulları Mezar-ı Şerif Erkek Lisesi Müdürü Ahmet Sami Demir de Afganistan ile Türkiye geçmişten günümüze güçlü bir dostluk bağının olduğunu vurguladı. Türkiye Maarif Vakfı'nın Afganistan ve dünyadaki faaliyetleri hakkında bilgi veren Demir, "Bir elimizde Kur'an, bir elimizde ilim kitaplarıyla ümidi kırılan insanlığa bu topraklardan ışık saçacak nesilleri yetiştireceğiz" dedi. Bilimler tarihi alanında dünyanın sayılı otoritelerinden olan ve geçen sene vefat eden Fuat Sezgin anısına Türkiye'de bu yıl, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himaye ve öncülüğünde "Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı" ilan edilmişti. ...

  • Temmuz 08, 2019 Emine Erdoğan’dan, Maarif Okullarına ziyaret

      Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna'da bulunan Türkiye Maarif Vakfı Okullarını ziyaret etti. Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Zirve Toplantısı'na katılmak ve resmi temaslarda bulunmak Saraybosna'da bulunan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretine refakat eden Emine Erdoğan ve beraberindeki Bosna Hersek Devlet Konseyi Başkanı'nın eşi Vildana Caferoviç Saraybosna'da faaliyet gösteren Türkiye Maarif Vakfı’na ait Maarif Okullarını birlikte ziyaret ettiler. Okulda Sayın Erdoğan’ı karşılayan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, vakıfın ülkedeki çalışmaları hakkında bilgi verdi. Daha sonra heyet, okulda öğrenci ve öğretmenlerle bir araya gelerek fotoğraf çekip sohbet ettiler. Erdoğan beraberindekilerle birlikte, Boşnak kadınlar tarafından hazırlanan el sanatları ve resim sergisini ziyaret etti. Erdoğan, twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Saraybosna'da Bosna Hersek Devlet Konseyi Başkanı'nın eşi Vildana Caferoviç ile Türkiye’nin gururu maarif okullarını ziyaret ettik faaliyetleri hakkında bilgi aldık. Ayrıca el sanatları merkezinde Boşnak kardeşlerimizin el emeği ürünleri görmekten memnuniyet duydum" ifadelerine yer verdi. ...

  • Temmuz 06, 2019 Türkiye Maarif Vakfı 2023 Stratejisi İçin Kampa Girdi

    “2023 Hedefi: Kurumsal Kalite Kültürü ve Finansal Yeterlilik” Türkiye’nin Uluslararası eğitimde dünyaya açılan marka kurumu olan Maarif Vakfı, 2016’daki kuruluşunun ardından 34 ülkede yürüttüğü eğitim faaliyetlerini yaygınlaştırmak, kurumsal kalite hedeflerini gerçekleştirmek için 2020-2023 Stratejik Plan Çalışmasını Kızılcahamam’da iki günlük bir çalıştay ile ele aldı. Türkiye’nin uluslararası eğitimde dünyaya açılan penceresi olan ve 2016’da TBMM’de 6721 Sayılı yasayla kurularak faaliyete geçen Türkiye Maarif Vakfı, 2020-2023 Stratejik Plan Çalışması için iki günlük kampa girdi. Vakfın Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerinden oluşan ve Başkan Prof. Dr. Birol Akgün’ün başkanlığında toplanan Vakfın yönetim organları 2020-2023 stratejik plan çalışmasında dört temel strateji belirledi. Buna göre stratejiler; “Kurum kültürü ve kalitenin geliştirilmesi, Finansal yeterliliğin sağlanması, İnsan kaynağının güçlendirilmesi ve Eğitimde uluslararası bir marka olunması” alt başlıkları ile öne çıkarıldı. İlk üç yılında kuruluş ağırlıklı çalışmalar yürüten Türkiye Maarif Vakfı, ülkenin dünyadaki varlık ve genel hedefleri kapsamında önümüzdeki dört yıllık stratejik planını “Kurumsal Kalite Kültürü ve Finansal Yeterlilik” olarak belirledi. Kalite-Kapatise-Kaynak başlıkları çerçevesinde çalıştayda “Verimlilik-Etkinlik-Sürdürülebilirlik” kriterlerine yönelik alt başlıklar tek tek ele alındı. Vakıf, 6721 Sayılı Kanununun 1. Maddesindeki “Yurtdışında insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak örgün ve yaygın eğitim hizmetleri verme” amacına yönelik 2017-2019 Stratejik Planındaki gerçekleşme durumlarını ele aldı. Geçmişin değerlendirmesiyle beraber 2023’e dönük dört yıllık stratejik planını çıkardı. Buna göre TMV son üç yılda dünyanın 100 ülkesi ile aktif temasa geçti. 2019 Temmuz ayına kadar 34 ülkede, 280 okulda 33 bin öğrencisi ile Türkiye’nin uluslararası eğitime açılan kapısı oldu. Ayrıca Türkçe’nin örgün eğitim kurumlarında öğretilmesi de Maarif Vakfı’nın stratejik planında önemli yer tuttu. Planda etkin Türkçe öğretimi sağlanarak Türkçenin uluslararası ölçekte tercih edilir diller arasında olmasının önemine vurgu yapıldı. Vakfın 2023 Stratejik plan çalışmasına Mütevelli Heyeti, Yönetim ve Denetim Kurulu ile ilgili Vakıf çalışanları katıldı. ...

  • Temmuz 05, 2019 Sierra Leone Maarif Okulları’nda Karne Heyecanı

    Sierra Leone Uluslararası Maarif Anasınıfı ve İlkokul öğrencileri 2018-2019 eğitim yılı sona ermesiyle birlikte karne töreni düzenlendi.  Okullarda tertiplenen törene Türkiye’nin Freetown Büyükelçisi Deha Erpek, Türkiye Maarif Vakfı Sierra Leone Direktörü Hurşit Büyükmatur’un yanı sıra bürokratlar ve veliler katıldı. Törende konuşma yapan Büyükelçi Erpek, modern bir eğitim kurumu olarak Maarif Okulları’nın kısa sürede kaliteli ve başarılı eğitimde kendini ispatladığını ifade etti. Erpek, Maarif Sierra Leone Okulu’nda görev yapan öğretmen ve yöneticileri özverili çalışmaları nedeniyle tebrik etti. Ülke Direktörü Hurşit Büyükmatur da başarılı bir eğitim öğretim sezonu geçirdiklerini belirterek, Maarif Okulları’ndan gelecek eğitim öğretim sezonunda yeniliklerle öğrencilerin başarısını daha ileriye götürecek farklı çalışmalar başlattıklarını söyledi. Ardından büyükelçi Erpek, katılımcılarla birlikte öğrencilere karnelerini dağıttı. Öğrencilerle birlikte karne heyecanını yaşayan veliler ise Türkiye Maarif Vakfı yetkililerine teşekkür ettiler. ...

  • Temmuz 05, 2019 Afganistan'da 5 Okul Daha Türkiye Maarif Vakfı’na Devredildi

    Afganistan'ın başkenti Kabil ve Kandahar vilayetinde FETÖ 5 okulu daha Türkiye Maarif Vakfı'na devredildi. Afganistan İslam Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Eğitim Bakanlıkları arasında 2018 yılında imzalanan Afgan-Türk Okulları’nın yönetiminin Türkiye Maarif Vakfı’na devrine dair anlaşmaya istinaden, Afganistan’daki Afgan-Türk Kabil Ariana Erkek Lisesi, Kabil Kız Lisesi, Kabil Dâru’l-Ulûm Lisesi, Kabil Bereket Uluslararası Lisesi ve Kandahar İlkokulu’nun Türkiye Maarif Vakfı’na devri 5 Temmuz 2019 tarihinde gerçekleşti. Böylelikle, iki ülke arasında 26 Şubat 2018 tarihinde imzalanan ve Birleşmiş Milletler Sekretaryası tarafından geçtiğimiz günlerde tescil edilen Uluslararası Anlaşmaya göre, ülkedeki 13 FETÖ iltisaklı okulun Türkiye Maarif Vakfı’na devri tamamlanmış oldu....

  • Temmuz 04, 2019 Türkiye Maarif Vakfı’nda 15 Temmuz Paneli

    15 Temmuz darbe girişiminin 3. yıl dönümü vesilesiyle Türkiye Maarif Vakfı Genel Merkezi’nde “15 Temmuz’u Anlamak” başlığıyla bir panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Doç. Dr. Cahit Bağcı’nın üstlendiği panele, Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdurrahman Babacan ve SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Muhittin Ataman katıldı. Panelin açılışında konuşan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, 15 Temmuz’un, siyasi açıdan Türkiye adına çok önemli bir dönüm noktası olduğunu belirterek, hain darbe girişiminin ne anlama geldiğinin her geçen gün daha iyi anlaşılmaya başlandığının altını çizdi. Akgün, o gece büyük bir travma yaşandığına işaret ederek, “Bu hakikaten siyasi bir travmaydı ama, şiddetin siyasi iktidarı değiştirme yönünde nasıl kullanılabildiğini göstermesi bakımından son derece acılı bir olaydı” diye konuştu. Vatandaş tarafından ortaya konulan iradenin Kuva-i Milliye ruhunun tezahüründen başka bir şey olmadığını vurgulayan Akgün, “O gece darbe yapmaya kalkan, demokratik yolla seçilmiş olan siyasi iradeyi iş başından uzaklaştırmak için şiddet kullanan insanların arkasındaki yapı; yıllarca siyasetle ilişkisinin olmadığını, eğitimi ve insan yetiştirmeyi öncelediğini söyledi. Ve güya bu hedefi gerçekleştirebilmek uğruna dünyanın farklı ülkelerinde sözde iyi niyetle okullar açtı” ifadelerini kullandı. Akgün, Türkiye Maarif Vakfı olarak yurt dışında bulunan FETÖ iltisaklı pek çok okulun, tekrar asıl sahibi olan millete teslim edilmesi hususunda gayret gösterdiklerini anlattı. Vakfın icraatlarından da bahseden Akgün, Türkiye Maarif Vakfı’nın çok kısa bir sürede dünyanın 34 ülkesinde, son derece açık, şeffaf, herhangi bir gizli ajanda barındırmayan eğitim çalışmaları yürüttüğünü, 100 ülke ile temas halinde olduğunu, dünyadaki eğitim trendlerini de yakından takip ettiğini dile getirdi. “15 Temmuz’un pek çok açıdan incelenmesi gerekiyor” Panelde ilk konuşmayı yapan Prof. Dr. Atilla Yayla, darbe girişiminin Türkiye’nin siyasi tarihinin en mühim olaylarından biri olduğuna değinerek, şu değerlendirmede bulundu: “15 Temmuz pek çok açıdan önem taşıyor. Dolayısıyla tafsilatlı bir şekilde incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye bunu yavaş yavaş yapıyor. Ama atılması gereken daha çok adım var. 15 Temmuz bir darbe teşebbüsüydü. Ve fakat, Türkiye tarihinin gördüğü belki de en korkunç, en sinsi darbe teşebbüslerinden biriydi. Pek çok faktörün bir araya gelmesi sayesinde püskürtüldü ve Türkiye tarihinin en önemli olaylarından biri olarak tarihe geçti. 15 Temmuz’un diğer darbelerde ve darbe girişimlerinden hem ortak hem de farklı yönleri bulunuyor. Onu diğerlerinden farklı kılan en önemli unsur, ordu dışından idare edilmiş olması. FETÖ dediğimiz örgüt, ordudaki kaba ve basit mantıkla işleyen bir darbe teşebbüsü gerçekleştirmedi. Aslında FETÖ’nün amacı bir iktidar değişikliği yapmaktan ziyade, Türkiye’de hakimiyeti tesis ederek belki de yepyeni bir sistem inşa etmek ve kendi kafalarına göre bir toplum oluşturmaktı. Buna uygun bir örgütlenme içerine girmişlerdi” Prof. Dr. Yayla’nın ardından söz alan Doç. Dr. Abdurrahman Babacan da 15 Temmuz darbe girişimi öncesindeki süreci anlatarak, olan biteni bir işgal hazırlığı planının en son aşaması olarak yorumladı. Babacan, “FETÖ, devletin kılcal damarlarına kadar işlemiş. Ancak sosyolojideki karşılıkları çok sınırlı. Dolayısıyla ‘Biz devleti ele geçirelim, buradan bir sivil toplum, bir sermaye yapısı dizayn edebiliriz' düşüncesindeydi. Hatırlayalım, 25 Aralık’ta kendilerine sivil alanda rakip olabilecek başka aktörlerin ve iş insanlarının üstüne gittiler. Dolayısıyla devleti ele geçireceklerdi ve sonra da hem sermayenin, hem akademik ve entelektüel kitlenin, hem sivil toplumun, hem de medya dünyasının tahakkümünü ellerine geçireceklerdi. Olayın bence asıl fotoğrafını görmek için buralara bakmak lazım” dedi. “Batı yerli ve milli bir hükümet istemiyor” Doç. Dr. Babacan’ın ardından konuşan Prof. Dr. Muhittin Ataman, 15 Temmuz’da yaşananların askeri darbenin çok ötesinde bir olay olduğunu dile getirerek, gün geçtikçe de bunun ne kadar farklı ve karmaşık bir hadise olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Ataman, “Batı medyası darbenin gerçekleştiğinin, Türkiye’de hükümetin düştüğünün yaygarasını yaptı. Bu, temennilerin hakikatmiş gibi yansıtılmasından başka bir şey değildi. Darbe girişimi bastırıldıktan sonra da söz konusu tavırda herhangi bir değişiklik yaşanmadı. Türkiye’nin sanki darbe sonrası demokrasiye geçeceği yönünde yayınlar yapmayı sürdürdüler. Halbuki askeri darbenin demokrasinin katledilişi olduğunu, demokratik yollarla iktidara gelmiş bir hükümetin zorla değiştirilmesi teşebbüsünü tersine çevirerek, tersinden okumaya çalıştılar. Bu yaklaşım, onların ne kadar az dürüst olduğunu gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu. Batı’nın yerli ve milli bir hükümet istemediğini, Türkiye’nin Ankara’dan değil, başka bir merkez üzerinden yönetilmesi için çabaladığını ortaya koyan bir yaklaşım sergilediğini ifade eden Prof. Dr. Ataman, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Öyle anlaşılıyor ki bu önümüzdeki gün ve yıllarda bu karşıtlık devam edecek. Ya o hiyerarşik, geleneksek ast-üst ilişkisi şeklinde cereyan eden süreç vukuu bulacak ya da eşitler arasında ilişkiler kurulmuş olacak. Bugünden baktığımız zaman ABD ile yaşadığımız; mesela S-400 sorunu, F-35 uçak krizi gibi konularda Batılıların alışık olmadığı bir söylem söz konusu. Yani Türkiye onlarla eşit bir taraf, muhatap, aktör olarak masaya oturmak istediğini söylüyor ama onlar son zamanlara kadar, neredeyse 20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca devam eden süreçte o hiyerarşik ilişkiyi, kendilerine bağımlı bir Türkiye yönetimini istiyorlar. Zaten iki taraf arasındaki ilişkilerin böylesine gerilmesinin bana göre en temel nedeni de budur. Yani ya yeni Türkiye'nin bu siyasal üslubunu kabul edecekler veya bu gerilim giderek, artarak devam edecek. İnşallah ülkemizin aleyhine olmaz ama Batılı aktörler, Türkiye’yi bir kopuşa zorluyor.” ...