Mart 25, 2020
Yurt Dışındaki Maarif Okulları’nda görev alacak öğretmenlerin eğitim programı kapsamında Türkiye Maarif Vakfı Genel Merkezinde düzenlenen söyleşide Prof. Dr. Kenan Gürsoy, medeniyet ve kültür kavramlarının tanımını, hayatımızdaki yerlerini ve önemini belirtti. Bu kavramlar arasındaki ilişkiye, kavramların altında yatan derin anlamlarına ve Türkiye olarak bizim bugün neler yapmamız gerektiğine değinerek medeniyet kavramını ele alan Prof. Dr. Gürsoy, bu kavram ile ilgili söyle konuştu: “Medeniyet, bilimi ve felsefesiyle bir zemindir. Medeniyet iletişim ve etkileşim ile insanlığı bir arada tutar. Ancak tek bir medeniyetle bu birlik sağlanamaz. Batı medeniyetini tek medeniyet olarak görmek yanlıştır. Bazı medeniyetlerin kendine has, kendine özgü bir insan tipi vardır. Bunu her zaman dile getirmezler. Ancak yaptıkları faaliyetlerde bunu görürüz.”
Medeniyet kavramından sonra medeniyetler çatışmasına değinen Gürsoy bu kavramı çok sevmediğimizi ama onun ortaya çıkmasıyla birlikte bizim bu kavram üzerinde düşünmeye başladığımızı söyledi. Daha sonra kültürlerin ve medeniyetlerin farkını belirten Gürsoy, medeniyetin kültürlerin toplamı olduğunu, müştereklerin birleşmesini içerdiğini ve bunlar olmadığı zaman o medeniyetin sadece kültürler kadar kalıcı olacağını ifade etti. Her medeniyetin kendi dışındaki, kendinden ayrı olan medeniyetlere bir çağrısının olduğunu belirten Prof. Dr. Gürsoy, geçmiş dönemde yapılan çalışmalarla bu konuyu örneklendirdi. Sadece kendimizi ve kendi medeniyetimizi değil, bütün olarak herkesi düşünmemiz gerektiğini ifade eden Gürsoy, kendimize ve kendi değerlerimize gereken önemi vermemiz gerektiğini ve bize yakışanın kendi değerlerimizle biz olmak olduğunun altını çizdi.
Daha sonra Batı ile olan ilişkimize değinen Gürsoy, uzun süredir Batı ile temas halinde olduğumuzu, Batı toplumuna yöneldiğimizi ama asla Batılı olmadığımızı vurguladı.
Bugün Türkiye olarak neler yapmamız gerektiğini anlatan Gürsoy, hiçbir kötü amaç taşımaksızın kültürümüzü koruyarak, diğer kültürleri tanıma ve onlara ayna tutma görevimiz olduğunu belirtti. Misyon sahibi olduğumuzu ama asla misyoner olmadığımızı vurgulayan Gürsoy, Türkçe’nin emperyalist olma gibi bir amaç içinde hiç olmadığını bu dilin Yunus’un dili ve temiz bir dil olduğunu belirtti. Ayrıca kültürel diplomasinin olması için o dilin özelliklerini bilmek ve o dili iyi bir şekilde tanımak gerektiğini belirten Gürsoy aslında kültürel diplomasinin bir yumuşak güç olduğunu ifade etti.
Gürsoy konuşmasını başarılı bir tarihimizin olduğunu, geçmişten günümüze kadar sıkıntıya düştüğümüz zamanlarda yenilmeden yenilendiğimizi belirterek ve problemimizin herkesi kucaklayabilecek olma gerçeğimizden uzaklaşmamız olduğunu vurgulayarak sonlandırdı.