Yeni nesil bir program olarak Çanakkale zaferinin öyküsünü anlatmalıyız.
Yeni nesil bir program olarak Çanakkale zaferinin öyküsünü anlatmalıyız.

Yeni nesil bir program olarak Çanakkale zaferinin öyküsünü anlatmalıyız.

Mart 18, 2022



18 Mart 1915’te dünyanın en büyük donanmasına karşı kazanılan Çanakkale Deniz Zaferi, 107. yıl dönümünde Türkiye Maarif Vakfı Genel Merkezinde düzenlenen panelde konuşuldu. Moderatörlüğünü Vakfın Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili’nin yaptığı panele, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Samsakçı konuşmacı olarak katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, “Milletleri millet yapan, zor günlerde gösterdikleri büyük dayanışma ve kahramanlık hikayeleridir.” diyerek sözlerine başladı. Tarihimizin de geleceğe bırakılacak pek çok büyük kahramanlık hikayeleriyle dolu olduğunu söyleyen Akgün, Çanakkale Zaferi’nin bir imparatorluğun en son direnişinin sembolü olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Akgün Türkiye’nin içerisinde bulunduğumuz dönemde de şahitlik ettiğimiz gibi, kuruluşundan 100 yıl sonra dünyanın en önemli merkezlerinden biri haline gelmesinin altında da bu kahramanlık ruhunun yattığına değinerek “Hak ve hakikat uğruna, siyasi istiklalin nasıl kurulacağını Çanakkale Zaferi göstermiştir.” ifadelerini kullandı. Türkiye Maarif Vakfının yurt dışına gönderdiği öğretmenlerinin de bu ruha sahip olmalarını arzuladıklarına temas eden Akgün, “Önce yerli ve mili olmak, önce kendi değerlerine ve milletine sadık olmak… Ardından da fenle, edebiyatla, sanatla, teknolojiyle ve dünyayla entegre olmak… Öğretmenlerimizden beklediğimiz bu.” dedi.

Panele moderatörlük yapan Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Çanakkale’ye bir müfredat olarak bakmamız; birincisi savaş tarihi açısından, ikincisi, kültürel ve manevi yönü açısından, üçüncüsü de eğitim açısından değerlendirip bir kazanım haline getirmemiz gerektiğini vurguladı.

Bilgili’nin ardından söz alan Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Çanakkale Savaşı’nı Sami Paşazade Sezai’nin sözüne atıf yaparak tarif etti: “Çanakkale savunması ‘üç mucizeler’ savaşıdır: Hâli kurtardı. Mazinin ‘hamaset ve azametini’ geri getirdi. Vatanımızı bir ‘ebedî vatan’ yaptı.” Türk milletinin en önemli özelliğinin zor zamanlarda direnç göstermesi olduğunu belirten Afyoncu, Çanakkale Zaferi’yle 1768’den itibaren süregelen yenilgilere son verildiğini, yarım milyondan fazla insanın savaştığı çok dar bir bölgede, 250 bin civarı şehit, kayıp ve yaralı olduğunu söyleyerek “Şayet Çanakkale Savaşları’nı kazanmasaydık Milli Mücadele’de başarılı olsak bile Doğu Anadolu’yu kurtarmakta zorlanacaktık” cümleleriyle savaşın önemine vurgu yaptı. Prof. Dr. Afyoncu, Çanakkale Zaferi’nin hakkıyla tanıtılması için yapılması gerekenleri şu cümlelerle aktardı: “Sosyal medya çağında, Çanakkale’de yaşananların kısa videolar halinde gençlere sunulması lazım. Kitap, roman yine yazılır, araştırmalar yapılır. Ancak bugünün şartlarında iletişim kurmak istiyorsanız, sosyal medyada kısa ve sıkıcı olmayacak şekilde Çanakkale’yi gençlere anlatmamız lazım.”

Prof. Dr. Mehmet Samsakçı ise, Çanakkale Zaferi’ni edebi metinler açısından değerlendirdi. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un pek çok değeri kapsayan şiirlerinde Çanakkale’nin oldukça anlamlı şekilde anlatıldığını ifade eden Samsakçı, ilk askeri ve siyasi röportajın Ruşen Eşref’in Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal’le yaptığını, Çanakkale’ye ilişkin o dönemde kaleme alınanlarla ciddi bir literatür oluştuğunu söyledi. Çanakkale ile ilgili ilk makalenin de 5 Haziran 1915’te Sabah Gazetesi’nde yayımlanan Temizlenen Leke başlıklı yazı olduğunu aktaran Prof. Samsakçı, yazının şu cümlelerle bittiğini vurguladı: “Çanakkale zaferi, Balkan Muharebesi’nin milletin alnına vurduğu lekeyi temizledi. Biz bundan dolayı bilhassa sevinçliyiz.” 35. Osmanlı Padişahı Sultan Mehmed Reşad’ın Çanakkale Gazeli’nden, Yahya Kemal’in manzumesinden, Yusuf Ziya’nın Çanakkale eserinden ve Mehmet Akif’in Safahat’ından örnekler veren Prof. Dr. Mehmet Samsakçı, konuşmasını Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanında anlattığı şu metaforla tamamladı: “Bir ayağımızın daha uzun bir yere basması için diğer ayağımızın sağlam yere basması lazımdır.” O sağlam yer bizim tarihimizdir.

Çanakkale Deniz Zaferleri’nin genel çerçevesinin çizildiği panel soru cevap bölümüyle son buldu.