Kasım 05, 2022
Bu yıl ikincisi düzenlenen İstanbul Eğitim Zirvesi’nin son panelinde Eğitimde Alternatif Arayışlar konusu konuşuldu. İstanbul Medeniyet Üniversitesinden yetişkin eğitimi doçenti Ömer Avcı’nın moderatörlüğünde yapılan panelde EdX İş Geliştirme Başkanı John Schwartz, Coursera for Campus Küresel Başkanı Scott Shireman, Marmara Üniversitesinden Psikiyatri profesörü Kemal Sayar, Peshawar Üniversitesinden eğitim sosyolojisi uzmanı ve öğretmen eğitimi profesörü Syed Munir Ahmad ve Afrika Kalkınma Üniversitesinden Kader Kaneye konuştu.
Soru-cevap şeklinde gerçekleşen panelde, pandemi sonrası döneme ilişkin pandemi dönemindeki bazı uygulamaların ihtiyaçları ne kadar karşılayabileceği tartışıldı. John Schwartz çevrimiçi eğitim birçok yönden olumlu seçenekler sunabileceğini söyleyerek, çevrimiçi veya yüz yüze eğitim birbirinin alternatifi olmadığının altını çizdi.
Yeteneklerin eşit dağıtıldığı ancak fırsatlar için aynı şeyin söylenemeyeceğini savunan Scott Shireman, “Pandemi sonrası artık fırsatların eşit dağıldığı bir sürece giriyoruz. Eğitimde başlayan köklü değişimlerden birinin de bu değişimle gerçekleşeceğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Kemal Sayar, pandemide bu kadar uzun süre organik eğitimden uzak kalmanın öğrencileri çok olumsuz şekilde etkilediğini vurgulayarak, “Oyun ve ekran bağımlılığı gelişti. Ekran bağımlılığının iyileşmesi çok uzun zaman alacak. Okullar dijital içeriği sınırlı olarak kullanmaları. Öğrencileri sahaya çıkararak bir tür detoks sürecinden geçirmeli. Aileler çocukların ruhsal dayanıklılığını artırmak için, çocukların daha fazla ruhsal ihtiyaçlarını gidermek için onlara daha fazla zaman ayırarak göz temasını artırmalıdır. Beynimizde ahlak alanıyla görme alanı birbirine çok yakın. Gözlerinin içine baktığımız bir insana kötülük yapamayız.” şeklinde konuştu.
Geleceğin eğitimi nasıl olmalı sorusu teknik bir soru değil, manevi bir soru olduğunu söyleyen Sayar, “Yüz yıldır terapi görüyoruz, yüz yıldır hukuk teamülleri uygulanıyor ama dünya kötüye gidiyor. Okulda ne yapmalıyız? Asıl soru bu olmalı. Bilgiyi bir sopa olarak değil, dünyadaki çeşitliliği artıracak, empati ve sezgi melekelerini geliştirecek bir kaldıraç olarak kullanabilir miyiz? Eğitim miğfer değiştirdikçe hayatı değil, egolarımızı tahakküm altına alarak daha güzel bir dünya oluşumuna katkı sağlayabilir.” diyerek bilginin gücünü ve hangi amaçla kullanıldığında nelere mal olacağını aktardı.
Okulun temel hedefinin çok iyi meslek sahibi etmek değil, ahlakı, medeniyeti artırarak dünyayı daha yaşanabilir bir yer kılmak olması gerektiğini söyleyen Sayar, sözlerini şöyle tamamladı: “Eğitimin temeli ‘biz dünyaya nasıl çocuklar bırakacağız?’ olmalı. Dijitalleşmenin doğru bilgiyi yanlış bilgiden ayırmak gibi bir zorluğu ortaya çıkardığını söylemeliyiz. Günümüz toplumunda öğretmenin önümüzdeki bilge adamdan yanımızdaki kılavuza evrildiğini görüyoruz. Eğitim ancak eleştirel bir bilinçle gerçekleştirebilir. Eğitim bize sorular sorup uygarlıkların suçlarını da düşündürebildiği ölçüde faydalıdır. Eğitimde kendimize değer katmanın tek yolu başkalarına değer katmaktır.”
Panel konuşmacıların sorulara verdikleri cevapla tamamlandı.